HEY HEY BU BİR MİKE BÖLÜMÜ HABERİNİZ OLSUUN. MİKEN HİKAYESİ ANLATILIYOR.
GSZeynepKlMicol
ZehraGlsn136
tugceeekls
mrsstytom
buse_695
Demmree
CupcakeHazza1D
Nutellalalalalala
directrusher_
Aydan_
elifone
hezeyan18
Hannah_izabel
HarrySBeyza
Melisazkl
ezgigencerstyles
SenanurYlmaz0
muzo_38710
lovaticc_
biberlidondurma
TheSweetWitch
Foreign__Girl
deniz922
ŞOK ŞOK EN FAZLA YORUMU ALAN GEÇEN BÖLÜMDÜ OVV. ÜSTEKİ MELEKLERİMİ TEŞEKKÜR EDERİM.
BİLİYORUM GEÇ GELDİ AMA ROFİLİMDE BİR AÇIKLAMA YAPTIM BU YÜZDEN BURADA YAPMAYACAĞIM.
IMM TEŞEKKÜR EDERİM. YİNE BOL BOL YORUM GELİRSE MUTLU OLURUM.
BU HAFTA VE HAFTAYA SINAVLARIM VA YİNE BİR GECİKME OLABİLR :dMike 1886,
Zaman kavramı kayıp bir gezegen ve her adımda bir melek... Melekler üstün varlıklardır; düşüncelerinizi okuyabilir, güçlülerdir, iyi olmak bizim için sadece gösteriştir. İnsanların inandıkları gibi iyi olmamıza gerek yoktur. Konsey önünde iyi olsan bu seni kurtarır. Gerçek iyilik her zaman bir meleğe zarar verir.
Oturduğum altın kenarlıklı sandalyede kıpırdandım. Babamla yakın dostu Troy her zaman ki gibi samimi sohbetlerine devam ediyorlardı. Onlardan biraz uzakta oturduğum için şanslıydım önümdeki deftere bişeyler karalıyordum. Tamam bu saygısızcaydı, belki de ama ben babamın samimi dostlarına inanan bir insan olamamıştım. Onlar kötüydü. Hem de fazlasıyla ama iyi olmaları gerekirdi. Yüce Konseyin kapısının yanındaki tabelada şöye yazar “Her melek her salisede iyi olmak zorundadır.” Bu bir kuraldır ve burada kurallara uymadığın zaman ağır bir bedeli vardır ya da sadece göz korkutulur. Belki de bu kural önemsenmiyor çünkü burada bu kurala hiç uyulmuyor.
“Mike Anderson!” dedi Troy. Gülümsemesindeki sahteliği tek ben gördüğüm için şanslıydı. Benim farkettiklerimi diğer meleklerde farketseler sanırım hiç dostu olmazdı.
“Troy Doward, nasılsınız?” dedim bu soruyu on beş dakika önce bana sormuştu ve geri dönüş cevabı olarak iyi olduğunu söylemişti.
“Mutlu.” Dedi ardından dilinin ucundaki sözleri özgürleştirdi “Konseye girmek için sınavlara girecekmişsin öyle mi?”
Hayret ettim. Bu özel bir soruydu, melekler bunu birbirine sormak için çekinirlerdi. Babam nasıl olmuştu da bbunu söyleyebilmişti? Babam kendinden emin gülüp göğüsünü kabartırken bek sandalyeme biraz daha sindim.
“Hala bu konu üzerinde düşünüyorum.”
Troy cevabını alamamıştı, sakalını okşadı sonra babam konuştu.
“Troy’dan çekinmene gerek yok. Biz bir aileyiz evlat.”
Bu konuyu uzatmak istemiyordum. Biz aile falan değildik. Babam nasıl olurdu da Troy’un ona kurduğu komploları görmezdi. Hiçbir şey söylemedim ve izin alarak masadan kalktım.
---
Melekler doğmaz.Melekler yaratılır. Tüm özellikleri onlara verilir. Melekler aşık olur, birbirlerine, insanlara, hayvanlara, bitkilere ve uzaylılara hatta ve hatta Tanrılara... Melekler duygularını tüm canlılardan daha yoğun yaşar. Onlar sevdikleri canlılar için cennetten atılmayı bile göze alırlar.
Babam ve annem Times gölünün etrafında dolaşırlarken yaratılmışım ben, Evrenin Tanrısı ben parmak kadarken annemin saçlarının arasına yollamış beni... Annem sevinmiş, babam daha fazla sevinmiş çünkü sevgili eşinin onu gerçekten sevdiğini öğrenmiş. İki melek gerçekten birbirlerine sevmezlerse onlara evlat verilmez. Fakat iki melek birbirlerine sırılsıklam aşık olduklarında Tanrı onlara küçük bir melek yollar.
Ben onlar için uğur olmuşum, annem tüm iyi özelliklerini vermiş bana... Babam ise tüm cesaretini koymuş yüreğime. Her melek kendinden bişeyler katar yavrusuna, bu yüzden melekler doğmaz, yaratılır.
Bulutların üzerinde otururken Nico geldi. Işıl ışıl bir gülümsemeye sahipti. Tüm dişi melekler onu beğenirdi, onun kendinde gördüğü tek kusuru aşağı mevkide olmasıydı. Buradaki ayak işlerini onun ailesi sahiplenirdi, hakları sınırlıydı mesela asla konseye giremezlerdi.
“Baban seni Ulu Çamın orada bekliyor.” Dedi samimi konuşması beni rahatsız etmemişti. “Beraber uçanları yakalayacakmışsınız.”
“Teşekkürler.” Dedim ayağı kalkarken. Söylememesini tercih ederdim. Uçanlar; ışıl ışıl parlayan simli varlıklardır, onları öldürmek ise vahşet. Tabi bende bu vahşetin içindeyim.
---
Babas ve Troy Ulu ağacın altında konuyurlarken yine Karl’ı görmek benim moralimi bozmuştu. Babam nasıl olurduda onun gerçek yüzünü göremezdi. Beni farketmediler. O sıra babam yürümeye başladı bende yavaşlamaya ... Karl soğuk suratıyla arkasından bakıyordu. Biraz sonra babamın ayrılmasından istifade bir adam yanına yanaştı. Onlara doğru ilerliyordum ama beni görmüyorlardı. İri yarı adam konuştu “ Plan hazır efendim, Mike Anderson birkaç saat sonra ölecek.”
Troy kahkaha attı “Babasıyla birlikte.”
İliklerime kadar titredim. Babam! Ölmek! Ah! Felaket. Babama bunu anlatmalıydım, onlar bizi öldürecekti. Her şey bir plandı. Arkaya doğru koştum. Babamı bulup ona anlatacaklarım vardı.
Önümüzdeki birkaç saatim babamı aramakla geçti ama onu bulamadım ve yüreğimi bir telaş kapladı. Onlar bizden güçlüydü ve bizi öldürttüklerine kimse inanmazdı. Bacaklarım korkuyla titredi. Çok toydum. Neler yapacağımı bile bilmiyordum. Babanmın ölmüş olabileceği ihtimalliyle boğuşuyordum. Korkuyordum. Onu öldürebilirlerdi. Bu gezegende öldürmek çok farklıydı, bizde ölümden sonra bir yaşam yoktu. Yok oluyordun ve bir daha kimsecikleri göremiyordun.
Koştum. Ormanın içine doğru... Birkaç saattir bu bl yeşillikli alanda babamı “canlı” bir şekilde arıyordum.
Yanımdan Uçan geçti irkilip geri kaçtım. Kaçmamla yüzüme sıçrayan kan bir oldu. Korkuyla yerimde zıplarken kahkaha sesleri duyuldu.
Babam ve Troy -elindeki oku- ile gülüyordu. Nefesim hızlanmıştı.
“Nerelerdesin sen evlat?” dedi babam hızla babamın yanına gittim.
“Gitmeliyiz baba.”
“Hey daha Uçan şenliği bitmedi.” Dedi Troy kahkahalarına babamda eşlik etti.
Babamın koluna yapıştım. Bu adama bu kadar çok güvenmemeliydi.
“Gitmeliyiz.” Dedim Troy gülümsemeye devam ediyordu. İkimizin yan yana olması planı için doğru yoldu. Babamın kolunu bıraktım.
“Neyin var senin Mike?”
“Annem... Sanırım rahatsızlanmış.”
Yalandan nefret ediyordum ama bunu yapmak zorundaydım, buradan gitmeliydik. Troy umursamaz şekilde sırt çantasından bir ok çıkardı ve babamla benim aramıza doğru nişan aldı. Korkuyla titredim. Bu kadar açık olamazdı değil mi? Babam oldukça rahat bir şekilde ona sırıtıyordu. Oku atmadan bir saniye önce babama doğru tuttu ve ok yaydan kaydı. Hızla babamın üstüne atladım ve okun üstümüzden geçmesini seyrettim.
“Ah! Lanet olsun! Çok özür dilerim Klaus!” dedi Troy. Babamla kendimizi düzeltmeye çalışırken babam önemsiz olduğuyla alakalı bişeyler söylüyordu ama ben sakin olamıyordum, bağırdım ve üstüne atladım. Sağ yumruğumu yüzüne geçirdim ve bağırdım.
“Seni pislik! Bilerek yaptın! Bizi öldürmeye çalışıyordun! “
Omuzlarımdan çekildim, babam yüzüme doğru bir yumruk attı.
“Baba bilerek yaptı! Onları duydum!”
“Ne münasebet! Bay Troy onun adına çok üzgünüm.”
Troy ayağı kaldırıldı, ne ara etrafımızı bu kadar adam bir anda sarmıştı.
“Bunun cezası kanatlarının koparılmasıdır ve caezasını çekecek!” diye kükredi.
Babamu baktım. Hayretle kaşları yukarı çıkmıştı.
“Baba.” Dedim “ Bana inan bizi öldürme planları kuruyordu.”
Babam hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp giderken zihnime ses yayıldı “Önceden senin için dünyada yer ayırmıştım.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Fısıltısı (Harry Styles Fanfic)
FanficKötüyü ve iyiyi oynayan bir melek. Geçmişinden habersiz bir kız. Onları bekleyen amansız maceralar sizlerle. Her şey bir araba yangınıyla başladı. Sonra ikisi de uzun zamandır aradıkları aşkı buldu ama önlerinde büyük bir engel var. Bu engel ne...