MERHABA!! ŞAŞIRDINIZ DEĞİL Mİ? BENDE ... UZUN ZAMANDIR YAZMIYORDUM AMA KENDİMİ ANCA TOPLAYABİLDİM ÖDEVLERİM FALAN AZALDI BENDE RUHSAL OLARAK İYİ OLDUM SONRA DEDİM NEDEN YAZMIYORUM. ASLINDA HAFTA İÇİ GELECEKTİ AMA SINAVLAR BOZDU BUGÜNE KISMETMİŞ :D İLGİNİZDEN DOLAYI TEŞEKKÜRLER :D 42 BİN KİŞİ OLDUK! VOV CANINA! YORUM BEKLİYORUM BOL BOL SİZİ SEVİYORUUUM.
YORUM YAPAN MELEKLERİM;
tugceeekls
nutellalalalala
muzo_38710
directrusher_
deniz922
Waffle4Tori
lovaticc_
HarrySBeyza
ilaydakaraylan
zaharrys
ezgigencerstyles
candan1D
buse_695
JustCantLetHerGo123
StylesEmine
Yorumlarınıza cevap yazamadım özür dileriimm :( Bu bölüm yazacağım =)Gözlerimi kapattım. Nico gittikten sonra zaman gözlerimi kapatıp kollarımı birbirine sarıp uyuklamakla geçmişti. Kendimi yorgun hissediyordum. Belki bişeyler atıştırmalıydım ama benim yemeğe ihtiyacım bile yoktu. Ben yemeden yaşayabilirdim. Ben insan bile değildim. Türümün son örneğiydim. Ve bir tür yem gibi bişeydim. Güçsüzdüm ve sağlıksızdım. Ayrıca aşk acısı çekiyordum. Porsche. Onu o kadar fazla seviyordum ki... Onsuz yaşayamazdım. Ona bu olmaması gerekirdi. O yaşamalıydı ve biz mutlu olmalıydık. Bu lanet yerden kurtulmalıydık. Normal olmalıydık. Normalliğe özeneceğimi hiç düşünmemiştim.
Bir öksürük krizinden sonra uykum açılmış bir şekilde gözlerimi tamamen açtım. Ayaklarımdaki zincirler çıkabilmiş olsaydı şanslı sayılabilirdim ama hala ayaklarımı hapsediyordu ve çıkarmaya çalışınca acı veriyordu. Garipti.
Küçükken sihrin olduğuna bile inanmazken şimdi farklı bir boyutta hapis edilmiştim. Hem de öldürülmek için. Başımı bir kez arkaya vurdum. Bişeyler düşünmeliydim ve burada çıkmalıydım. Düşünemiyordum. O kadar karışıktım ki… Porsche… ona bişey olduğunu düşünmek bana acı veriyordu ve öfkelendiriyordu. Bu öfke tüm dünyadaki insanları öldürmeme yetecek kadar fazlaydı.
Gri dört duvarın arasındaki küçücük pencere dikkatimi çekti. Küçücük olmasına rağmen içeri ışığın girmesini engelleyen korkuluklar vardı. Garipti. Bu anormal yerde normal şeyler de vardı ama sorun ayaklarım zincirliydi. Yürüyemiyordum. Yani o pencereye gidip dışarı bakamazdım.
Kapı açıldı. Gıcırtı kulaklarımı rahatsız ederken içeri bir kız girdi. Kanatları arkasını görmemi engellerken beyaz kanatlarının önündeki esmer bedeni çok hoş gözüküyordu. Siyah saçları sol omzundan dökülüyordu. Bakımlıydı. Dudaklarını kıvırdı ve beni süzdü. Katerinanın kardeşi olma ihtimali var mıydı acaba? Bu bakışlar fazla rahatsız ediciydi.
Elinde tuttuğu kıyafetleri diğer eline aldığı zaman farkedebildim. Tüm melekler böyle miydi? Yani bu Porsche sorgulamamı sağlıyordu. Burası hurilerle doluyken benle işi neydi?
“Tamam bana öyle bakma.” Dedi sonunda gülerek çenesindeki gamzesi belirginleşti. “Diana?” diye sordu.
Başımı salladım. Aslında onaylıyor muydum yalanlıyor muydum bilmiyordum ama sadece salladım. O daha çok gülümsedi ve kanatları bir anda yok oldu ve o an ben kanatlarının arkasındaki şeyi gördüm.
“Porsche..” dedim alt çenem titremeye başlarken. Bok gibiydim ve aşık olduğum şey karşımda duruyordu ve burada seksi melekler doluydu.
Kolumla gözlerimi kapatırken bana doğru hızlı adımlar duydum. İki kol beni sardı.”git buradan.” Dedim.
Beni bırakmayacakmış gibi sardı, çenesi başımın üstündeydi. Vücudu yavaşça gevşiyordu. “Neden?” diye sordu fısıltıyla.
“Çok çirkinim.”
Mükemmel kahkahası odada yankılanırken beni kendisinden uzaklaştırdı ve kolumu gözlerimden çekip çenemin altına uzun parmaklarını yerleştirdi. Gülümseyen dudakları benimkiler uzun bir öpücük bıraktı. Vücudumdan bir elektrik akımı geçti. Kollarımı boynuna doladım ve başımı boynuna yasladım.
“Sen her halinle güzelsin.” Diye fısıldadı. Sözleri kalbime dokunurken konuyu değiştirdim. Sanırım iki gün hakkında konuşacak çok şey vardı ve ben çirkinliğim üzerine bir tartışmaya girmek istemiyordum.
“Sana bişey oldu diye çok korktum.”
“Sen olmadan öleceğimi ya da yaşayabileceğimi düşünme.”
Dudaklarım titredi. Güvende olduğum yere biraz daha sıvıştım. Vaktim varken kokusunu daha fazla depolamalıydım. Onun hala iyi kokması iyi bişeydi ve temiz olması. Başımı yüzünü görmek için kaldırdığım da bana bakan yeşil gözler gördüm. Gülümsedi.
“En azından birimiz temiz.” Dedim omuz silkerken. Kıkırdadı.
“Birazdan sende temiz olabileceksin.” Dedi arkadaki ses. Topuklu ayakkabı sesleri duydum. Yanımızda durdu ve bana kıyafetleri uzattı. Gözlerim refleks olarak Harry’e döndü. Bana gülerek başını salladı.
“Teşekkürler.” Dedim kıyafetleri alırken. Gülerek başını salladı.
“Yarım saatimiz var ve konuşacak çok şeyimiz var.” Dedi Harry’e bakarak Harry beni kollarından ayırarak ayağı kalktı.
“Konuşmamız gerekenler var.”
“Y-yani sonra gidecek misin?”
Gözlerini kapatırken “evet.” Dedi. Bu beni üzdü. Keşke hiç gelmeseydi. Diye düşündüm. Buradan kurtulana kadar-ki kurtulabilecek miydik bilmiyorum- her zaman gelmesini bekleyecektim.
Elimdeki bluzle, pantolona baktım. Harry arkaya doğru yürürken esmer kız yanıma geldi ve tişörtü kollarımdan çıkarmama yardım etti.
“Peki sen kimsin?” diye sordum. O tişörtün üstündeki silik kan izlerine bakarken “Akathi.” Dedi “Kurtulmanıza yardım edecek melek.”
***
Akathi kirli tişörtümü kenara attı ve bana pantolonu uzattı. Gözlerim Harry’e kaydı. Bu kızı nereden bulmuştu bilmiyordum ama ondan uzak dursa iyi olurdu. Pantolonu elime aldım ama ayağı bile kalkamazken bunları nasıl giyecektim. Akathi bakışlarımdan anlamış olacak ki “Ah.” Diye mırıldandı ve cebinden bir anahtar çıkarıp ayağımdaki zincirlerin kilidine soktu. Kilit yok olurken onun yüzünü inceliyordum. Sanırım kilidimi açmayı başaran bir melek bizi istediği gibi kurtarabilirdi.
“Bu anahtarı nasıl buldun?” dedim uyuşmuş ayaklarımın üstünde yükselirken. “Aptal kardeşimden almak pekte zor olmadı.”
“Sen Nico’nun kardeşi misin?” dedim hayretle. Bakıcım hakkında adından başka bişey öğrenebilmem güzeldi.
Güldü “Yakışıklılığına kapılma tam bir aptaldır.”
Kıkırdadım.
“Hey! Orada ne oluyor? Nico’ da kim?” dedi başını bana döndürürken.
“Bakıcım.” Dedim o gözlerini vücudumda gezdirirken pantolonumu aşağı indirdim.Yeni pantolonu giyerken Akathi Harry’e bir bakış attı. Harry umursamadı ve yanımdaki duvara sırtını dayayarak oturdu.Gözleri bacaklarımda gezdi ve kurşun izlerinin üzerinde takılı kaldı. Pantolonumu çabucak yukarı çektim.Yeşil gözlerinde eskisi gibi nefret yoktu ya da başka bir his. Boştu ve bu can sıkıcıydı. Küçük hapishanenin için dolandım. Bacaklarımı açmam iyi olurdu.
“Buraya nasıl yakalanmadan girdiniz?”
Akathi omuz silkti. “Benden şüphelenmezler ailem önemli insanlar.”
Kaşlarımı çattım “Neden bize yardım ediyorsun ki?”
Harry lafa atıldı. “Neden yardım ettiği önemli değil yardım etmesi önemli.”
Bu kısaca sus demekti ama beynimin içinde sorular dönüyordu.
“Sen nerede kalıyorsun?”
“Bir odada.”
Demek ona VIP bir oda ayarlamışlardı bense bu kokuşmuş yerde sürünüp gidiyordum. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Kendimi daha iyi hissediyordum. Harry bana sırıtarak bakarken ona tarafa yürüdüm bükülmüş dizlerinin arasına oturdum ve ellerini tuttum.
“Burada olman tehlikeli.”
“Seni görmezsem olmazdı.”
Gözlerim yanmaya başladı. “Buradan n-nasıl kurtulacağız?”
“Şşh.” Diye beni kendine çekti. Gözyaşlarım göğsüne damlıyordu. Akathi kenara geçmiş büyük bir soğukkanlılıkla bizi izliyordu. Biliyordum bu işte bilmediğim şeyler vardı ama sanırım bu konuyu açmamalıydım. Zamanı gelince ortaya çıkacağını biliyordum.
Onu sıkıca sardım. Korkuyordum.
Ciğerlerim ağlamanın acısıyla acırken bunu onlara söylemeli miydim bilmiyordum ama yakında buradan çıkabileceğimizi düşünürsek biraz daha dayanabilirdim. Akathi ayağını yere vurdu. Dikkatleri üstüne çekti. Sinirli gibi gözüküyordu. Birbirine kollarını bağlamıştı.
“Plan kurmalıyız, vakit azalıyor.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Fısıltısı (Harry Styles Fanfic)
FanfictionKötüyü ve iyiyi oynayan bir melek. Geçmişinden habersiz bir kız. Onları bekleyen amansız maceralar sizlerle. Her şey bir araba yangınıyla başladı. Sonra ikisi de uzun zamandır aradıkları aşkı buldu ama önlerinde büyük bir engel var. Bu engel ne...