harryninbukleleri
ZehraGlsn136
muzo_38710
tugceeekls
Esraidil
Melektaskule
BestHoran
Melenna987
Demmree
GOSHWOW
DoaAkren
buse_695
lovaticjonatic20
Foreign__Girl
Yorumlar için teşekkürler bebişleer :*
Hepinizi öptüüüm
SINIR; +230 READ, +12YORUM, +45 VOTE
İYİ OKUMALARSimsiyah duvarları olan evi inceledim. Duvarlarda beyaz kenarlıklı, Tanrıların resmi olan tablolar vardı. Göz alıcı gözüküyorlardı. Perdelerin koyu kahverengi olması can sıkıcıydı ama sevmiştim.
Ayrıca ürkütücü gözüküyordu, ürpermemi sağlamıştı.
"iyi misin?" dedi ellerini omzuma koyarken Harry.
Birkaç adım attım ve ellerinin omzumdan çekilmesini sağladım.
"Burası muhteşem!" diye bağırdım.
Iki koltuğun, yemek masasının bulunduğu salonda sesim yankılandı."Alışma sadece birkaç gün buradayız." dedi o benim kadar hoşlanmış gözükmüyordu.
"Sonra nereye gideceğiz?"
"Onu o zaman düşünürüz. Ayin bir saat sonra biz seni bırakıp kapıda bekleyeceğiz."
"Tamam bunu başarabilirim." dedim aslında içimden tekrarladığımı düşünmüştüm ama Porsche da bunu duymuş kıkırdamıştı.
Mike evi dolaşıryordu sanırım... Ortalıkta görünmediğine göre kesin öyleydi. Harry parmaklarını Zeus'un olduğu tabloda gezdirdi. Onu incelerken şimdi yeşile dönmüş gözlerinin ne kadar dikkatle süzdüğünü gördüm. Gözlerini zaten hep sevmiştim.
Dikkat çekmek için öksürdüm. Bana gülerek baktı. "İnsanoğlu Zeus'u seviyor." dedi.
"Ama seni sevmiyor."
Kahkaha attı. Neresi komikti anlayamamıştım. "Etki altıma almadan insanları kendime aşık edebiliyorum. Çok becerikliğim." dedi göz kırparak. "Aynı Zeus gibi."
Umursamadım ve daha demin incelediği Zeus resmine geldim, altında Zeus yazmasa kimse onun zeus olduğunu bilmeyeceğini adım gibi biliyordum.
"Hiç benzemiyor."
"Hıh. Sanki onu gördün." dedim onun bu bilmiş tavrına.
Omuz silkti. "Başımız beladan kurtulursa beraber görmeye gidebiliriz."
Ona inanmadım. Ona bu konuda inanmak saçmalıktı. Ben Tek Tanrı inancına sahiptim... Zeus'un hikayesi enterasandı ama inanmıyordum. Mike hala ortalıkta yoktu.
"Bugün güzeldi." dedi arkamda nefesini hissediyordum. "Porsche." dedim "Bugünü unut çünkü ben öyle yapacağım.""Peki." dedi sonra aniden iki kol beni sardı.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Arkadaşıma sarılıyorum."
***
Bazen tüm cesaretini yakınlarından aldığını sanarsın. Halbuki yakınlarımız sadece içimizdeki cesareti uyandırmakla yükümlüdür. Cesaret içimizde uyuyan bir ayıdır. Uyandığında herkesi ürkütür ve bazen istemeden de olsa yakınlarımıza zarar verir. Cesaretsiz bir insan düşünemiyorum. Cesaret olmazsa eminim ki yaşadıklarımın yarısını bile yaşamazdım ve her şeyden vazgeçerdim. İlk gördüğüm andan beri hoşlandığım ama kimseye söylemediğim Porsche! Cesaretim olmasaydı onu bir daha görmezdim ve başım belaya girmezdi. Ah! Kimi kandırıyorum cesaret tam bir bela! Adı da Porsche.
"Hazır mısın?" diye sordu Mike.
Gitmek istemiyordum ama bunu söylesem korkak olacaktım. Lanet gurur!Başımı salladım ve bana verdikleri pelerinin şapkasını kafama geçirdim.
"Ürkütücü." dedi gülerek.
"Bu ev kadar değil."Porsche iğrenç beyzbol şapkasıyla salona girdi "Burayı muhteşem bulduğunu söylemiştin."
Mike kıkırdadı.
"Yalancı Diana!"
Kaşlarımı çattım.
"asıl yalancı olan sizsiniz."
Porsche beni duymamış gibi konuştu "Hazır mısınız?"Mike bana baktı. "Hazır mısın?"
"Hadi gidelim ve orayı dağıtalım!"
Herkes birden gülmeye başladı. Tanrım! İkisi de çatlaktı ama bir sorun vardı ben onlardan daha fazla çatlaktım.
***Araba kilisenin önünde durdu. Hazır değildim. Ön koltukta oturan Mike bana döndü ve gülümsedi. Bu gülümsemenin anlamını biliyordum, her şey geçecek. Hayır! Geçmeyecek... Ayin korkutucuydu.. Lunapark gibi eğlenceli bir yer değildi, orada ruhlarda vardı. Tüm canlıların ve toprağın altındakilerin...
"Endişelenme" dedi Mike. Ne kadar saçma bişey dediğinin herkes farkındaydı ama çaktırmadım. Başımım salladım ve "Ben endişelenmiyorum, başınıza seni beklerken bişey gelir diye korkuyorum." dedim gözlerimi kırpıştırırken. Mike sırıttı ama kızgın adamımız kaşları çatık vaziyette bana döndü.
"Yanlış bir şey hissedersen dışarı çık ve ne olursa olsun kimseye mistral olduğunu söyleme." dedi onun bu koruyucu haline sırıttım.
"Peki Porsche."Arabanın kapısını açarak dışarı çıktım. Karşımda kocaman bir kilise görüyordum. Ürkütücü bir kilise. Duvarları griydi. Eskiden beyaz olduğu çok belliydi. Kilise yolları ne kadar çiçeklerle süslense bile kilisenin ürkütücü görünüşünü kapatamıyordu. İlk adımı atıp arkama döndüm. Onlarda arabadan çıkmışlardı.
"Görüşürüz." dedim ve onlardan da aynı şeyi duymak için bekledim. Ona benzer bişeyler gevelediler.Biraz yürüdüm. Kilisenin tam önündeydim, arkama döndüm.Mike ve Harry bana bakıyorlardı. Mike gülümsedi ve kafa salladı. Önüme döndüm ve bir an içime bir ses yayıldı: Seni seviyorum Diana.
Harry'e yanıt vermedim ve yürümeye devam ettim. Duymadığımı farz etmesi daha iyiydi çünkü ona iki de bir seni sevmiyorum demek can sıkıcıydı.
Kiliseye giren kalabalıkla birlikte bende içeri geçtim. Topluluk ortada duran benim gibi pelerin giymiş insanın etrafında yuvarlak şeklini almıştı. İnsanın yanında yuvarlak bir süs havuzu vardı. Havuzun üstünde bebek melek, meleğin ağzından akan kırmrızı sıvı...İrkildim. Bu iğrençti. Melek bebekti ve ağzından kırmızı bişey akıyordu. Kana benziyordu. Bu vahşiceydi.‘Kan evlat. Kan... Ölülerin kurumamış kanı.’ dedi yanımda dikilen kadın. Pürüzlü bir sesi vardı. Bir tutam beyaz saçı pelerinden önüne düşmüştü.
Titredim. Aklımı mı okumuştu? Buradan çıkmalıydım. Hemen! Böyle ürkütücü bir yerde daha fazla duramazdım.
"Kan!" diye bağırdı ortada duran kişi "Tanrı'nın kurbanlarının kanı için."Etrafta bir dua yayılmaya başladı. Herkes ezbere biliyormuş gibi söylüyorlardı. Alt dudağım titremeye başladığında onu durdurmak için ısırdım. Ne yapacağımı billiyordum.
"Ölülerin kanı için tapın.." Duada belli yerleri anlıyordum. Anladığım yerler kanımı donduruyordu.
Ben ölmüştüm... Ölülerin kanı!Arkamı döndüm. Buradan çıkmalıydım. Hemen çıkmalıydım. İnsanların arasından hızla sıyrılmaya başladım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Kendimi iyi hissetmiyordum. En acısı nefret yerini korkuyu bırukmıştı. Çıkışı bulumıyordum.
Kolumu buruşmuş bir el tuttu. Vücudum yaşlı diye tahmin ettiğim vücuda döndü.
"Sen kutsanmalısın. Sen kirlisin!"
Pürüzlü sesi kulağıma ulaştığında küçük bir çığlık attım. Kimse duymamıştı çünkü dua sesimi bastıracak kadar güçlü hale gelmişti."Sen kovulmuş meleklerin yandaşısın." dedi kolumu çekmeye çalışıyordum ama yaşlı beden güçlüydü. Başımı korkuyla iki yana salladım.
‘O çok kişiyi üzdü. Herkesi üzdü.’ diye devam etti.
"B-bırak." dedim kolumu çekerken dediklerini anlamıyordum, anlayamazdım.Dua yavaşça sona erdiğinde derin bir nefes aldım ama el sıkıcı hala kolumdaydı. Kolumu kurtarmaya çalışırkın bir ses yayıldı.
‘KAÇIN KOVULMUŞ MELEKLER!’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğin Fısıltısı (Harry Styles Fanfic)
FanfictionKötüyü ve iyiyi oynayan bir melek. Geçmişinden habersiz bir kız. Onları bekleyen amansız maceralar sizlerle. Her şey bir araba yangınıyla başladı. Sonra ikisi de uzun zamandır aradıkları aşkı buldu ama önlerinde büyük bir engel var. Bu engel ne...