6.Bölüm

28 3 0
                                    

Güneşin direk üstüme gelmesi, Istanbul trafiğinin vazgeçilmez sesi ve birkaç neşeli sesle açtım gözlerimi. Kumsalda sarılarak yere uzanmıştık, kokusu beni mayhoşlaştırınca yummuştum gözlerimi. Ve Barış hala uyuyordu.

Kendime gelince gözlerimi ovuşturup Barış'ın karnına dirsek attım.

"Ananı..si! Ah! Kızım düzgün uyandırsana!"
diye bağırdı karnını tutarak. Çantamı kendine yastık yapmış ayı!

Çantamı hızlıca başının altından çekip telefonumu çıkardım. Bizimkinler, annem ve babam çok merak etmiş olmalılar ki 92 cevapsız arama ve 28 mesaj ve 34 sesli mesaj vardı. Ne kadar değerliyim be!

Rehberden 'Annem'in üzerine tıklayıp açmasını bekledim.
Sanki bekliyormuş gibi çalar çalmaz açtı telefonunu.
"Kızım neredesiniz siz? Emre yok, sen yoksun, çocuklar yok! Nerdesiniz siz? Gece gelmediniz, sabaha karşı gelirsiniz dedik uyuduk! Bir baktık yatağınızda yoksunuz? Başınıza bir işler geldi diye ödümüz koptu! Polisler heryerde sizi arıyor!"

Polis mi? Aha şimdi sıçtık!

"Anne biz hep beraber bara gittik parti sonrası, orada sabahladık. Polisleri ara 'bulduk, ilgilendiğiniz için teşekkür ederiz' falan de."

"Neredesiniz şuan. Baban gelsin alsın sizi."

"Anne Emre ve Serkan'ın arabası var gerek yok. Ara çabuk polisleri."
Cevap vermesine dahi izin vermeden aramayı sonlandırdım.

Sonra 'Sarışın Bela'M' a basıp Emre'yi aradım.

"Nerdesiniz lan siz!"
Öyle bir kükredi ki. Aradığıma pişman oldum o an.

"Emre annemgil polislere haber vermiş, saklanın. Biz sahildeyiz. Club'ta buluşalım. Anlatıcam herşeyi söz veriyorum ama şimdi saklanın. Lütfen." dedikten sonra telefonu çantama geri fırlattım.

"Barış, kalk çabuk! Araba nerede?"

"Noldu ki? Polis falan."

"Ya boşver şimdi, uzun hikaye. Hadi çabuk!"

Ayağımda ki topukluları çıkartıp elime aldım.

"Şurda ki büfenin yanında."

Kalkıp üzerini silkeledi. Sonra koşar adım yürümeye..

***

Bizim Club'ta buluştuktan sonra biraz azar işittik. Ama olanları anlattım. Emre ve Merve hala o kadar sert bakıyor ki bana. Cerem, Nazlı, Serkan ve Barış.. Hepsi bir sohbet içindeler.

Emre aniden oturduğu bar taburesinden kalkıp bileğimden tutarak çekiştirmeye başladı.

"Biz eve gidiyoruz! Sizde polislere yakalanmadan eve gidin!"

Emre'nin sert ve tok sesi uyarılarda bulunurken beni hala çekiştiriyordu. Rahatsız olsamda sesimi çıkartmadım. Sinirlensemde hatta kriz geçirmek üzere olsam bile sustum. İçimde koptu çığlıklarım.

"Kemerini bağla!"

Gene sustum ve dediğini yaptım.

"Hala anlatmadığın şeyler var! Gözlerinden belli oluyor! Sökül!"

"Ne anlatmamı bekliyorsun? Hayır, ne diyebilirim ben sana?"

Oh be! Bağırınca rahatlıyor insan!

"Bana onunla aranda birşey olmadığını söyle! Ya da nasıl bir ilişkiniz olduğunu! Erotik mi yoksa sade bir ilişki mi?"

Belli belirsiz bir tebessüm oluştu yüzümde. Belli belirsiz ama ard ardına yanaklarımdan dökülen yaşlar geldi hemen ardından.

Papatya'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin