18. Bölüm

12 2 2
                                    

Duştan çıkıp üzerime kot pantalon ve beyaz salaş ve düz bir tişöt geçirip mutfağa indim. Tam tamına 1 ay geçmişti ve yarın Barboros&Bade takımını çökerticektik. Bunun için Kaangilden yardım alacaktık. Kendileri teklif etmişti. Saçlarımdan düşmekte olan saç havlusunu kafamı öne eğerek tekrardan saçlarımı sardım ve yürümeye devam ettim. Herkes uyuyordu, müştemelattan da kimse gelemediği için kendime atıştırmalık birşeyler koyup yemeye başladım.

Neredeyse Göktuğ'u gördüğümden beri okula gitmiyordum ve atılmıştım. Aslında para verirsek okula geri alınabilirdim ama hem okula gitmek istemiyordum hemde şirket iflas ettiği için para veremezdik. Emre'nin bahsettiği çok para teklif eden adamla toplantımız vardı birkaç gün sonra. O toplantının güzel geçmesini dileyip bitirdiğim kahvaltıyı toparlayıp odama geri döndüm. Emre hâlâ uyuyordu, oda haklı sabahın 7'sinde kim uyanırdı ki?

Dolabın karşısına geçip üzerimde ki tişötten kurtuldum. Havalar esmeye çoktan başlamıştı bile, kış geliyordu. En sevdiğim mevsimdi kış. Annem işe gitmediği zamanlar evin önünde bana kardan kurabiyeler yapardı, bende onları beğenmez gerçeklerini isterdim. 'Malzeme alacak paramız yok, bunla idare et. Ama yeme olur mu?' diye sorduğunu hatırladım.

Kafamı iki yana sallayıp beyaz fazla ince olmayan örgü bir kazak ve siyah jeanımı dolaptan çıkartıp üzerimde ki kottanda kurtuldum ve diğerlerini üzerime geçirip makyaj aynama ilerledim.
Puf koltuğa oturup yüzümü ve tişörtümü biraz inceledim. Gözlerimin rengi değişmiş, buz mavisi yani boğuk bir renk olmuştu. Umrumda da değildi zaten.

Eyeliner, maskara ve ruj ile makyajımı bitirip soyunurken saçımdan savrulan havluyu eğilerek aldım ve saçlarımı bir kez daha havluyla karıştırıp havluyu kirli sepetinin yakınlarına fırlattım.
Saçlarımı bir kez tarayıp dağıttım. Biraz ıslak biraz nemliydi saçlarım. Kurutma makinesini çalıştırmak istemedim. Bugün benim için özel bir gündü. Güzel olmam, mutlu gözükmem gerekiyordu.
Jeanımın arka cebine mini bir çakı ve bir tane jilet yerleştirip manken askıdan siyah beremi aldım ve kafama geçirdim. Cekete gerek yoktu, soğuktan hoşlanıyordum.

Hızla odadan inip mutfakta bıraktığım telefonumu boş olan arka cebime sokup evden ayrıldım. Yanıma para almamıştım, mecburen yürüyecektim.

Evin alt sokağından -ki kestirme yol orası- geçip uzun ince ve sessiz yolda yürümeye başladım. Bugün çektiğim tüm çileleri anneme ve babama kanıtlıycaktım. Onlara kendi kanımı akıtacaktım, mutlu bir şekilde.

Insanlar kapalı havaya karşın ince şeyler giymiş, sokaklar tıklım tıklımdı. Tabii ki ince uzun yol değildi kalabalık olan sokaklar, şehrin işlek caddeleri böyleydi, her zaman böyle olmuştu..

Arkamdan gelen ayak seslerini duyduğumda sesimi çıkartmadım. Bu yol sadece bana ait değildi, herkes kullanabilirdi değil mi?

Mezarlığa giden yolu takip edip, sonunda mezarlığa varabilmiştim.
Ayak sesleri hâla vardı, sanırım takip ediliyordum ama bunu yol boyunca çaktırmamıştım. Muhtemelen biraz sonra beni kanlar içinde görünce şirofren bir manyak sanıp yapacağı şeyi siktir edip buradan hızla uzaklaşıcaktı.

Annem ve babamın yan yana yattığı mezarın önüne oturmadan önce cebimde ki telefonu ve kesici aletlerimi çıkarttım. Onları yere koyup bende yere çöktüm.

"Merhaba anne," dedim ve duraksadım.
"Sana da merhaba baba." dedim gülümserken.
"Bu yıl size neler olduğunu anlatıcam, zaten muhtemelen beni görebiliyorsunuz. Neyse, bu yıl gene okul değiştirdik, bir çocuğu bıçakladım, bizim için parti yaptılar, o partide ilk öpücüğüm çalındı ve gene o partide öz kardeşim sandığım kızı dövdüm, sonra adam öldürdük bu yıl sadece bir kez öldürdük ama yarın gene öldürücez, bir sürü insanı yani. Neyse, sonra bu yıl Emir geldi Rusya'dan, saç rengimi değiştirmiştim, ama sonra düğünüm dolayısıyla eski rengine geri döndü. Bu yıl nişanlandım, evlenmek üzereyken ilk dansta düğünü bırakıp geldim, sonra damadı vurdum öldü mü yoksa yaşıyor mu bi' bilgim yok. Okula uzun süre gitmediğim için atıldım. Şirket iflas etti anne, galiba daha küçük bir eve taşınacağız. Annem ve babam yurt dışında. Arkadaşlarım ise iyi. Ben biraz soğuğum ama bende iyi sayılırım. Gözlerimin rengi değişmiş baba, şimdi buz mavisi.. Biliyor musun baba hâlâ çikolata yemedim. Sen almayınca tadı olmuyor çünkü."

Papatya'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin