Miray'dan devam..
Bulunduğum odayı loş bir ışık kaplamış, en azından görebilmemi sağlıyordu. Elimi sıkı sıkıya tutmuş Kaan'a içimden küfürler yağdırırken yavaşça doğruldum ve elimi Kaan'ın elinden çekip hızlı bir tokat attım. Bana yaptıkları bu şakayı ağır ödeyeceklerdi, er yada geç ödeyeceklerdi bunun bedelini..
"Napıyorsun kızım ya!"
Kaan'da yatakta doğrulunca ayaklandım ve odadan çıktım. Etraf karanlıktı. Koridorun ışığını bulup yaktıktan sonra etrafa bir göz gezdirdim. Her yer kanla doluydu, buraya elimi sürmeyecektim tabii ki. Kendileri temizlesin evlerini. Bir koltukta Sebastian ve Merve bir koltukta Cerem ve Nazlı yatıyordu. Sarmaş dolaş.
Gözlerimi devirip tekli koltuklarda uyuyan şahıslara baktım. Üzerlerinde hâlâ kanlı giysiler vardı. Koltukta yatanlar ise Emir, Emre ve Bertrandı.
Erkekler kalabalık olduğu için onlarda iki tane üç kişilik koltuk 4 tane tekli koltuk ve bol sayıda renkli yer minderi vardı. Masaları da öyleydi, 'Ütopya' adlı yarışma programında ki gibi uzun bir masa vardı. Ona bile zor sığıyordu hayvanlar.Yavaş adımlarla Emre'nin yanına gidip suratına baktım. Kaşları çatık uyuyordu.
Telaşlanmış gibi..O an aklıma geldi; öldu diye korkup yakalarından tutarak onu sarsmam. Beni çok feci kandırmışlardı.
"Güzelim, yapma böyle."
Omzumda hissettiğim elle arkamı dönüp Kaan'ın suratına baktım. Gözlerim bir omzumda ki eline kayıyordu, bir yüzüne.
Uzunca bir süre bakıştıktan sonra aklıma geldi beni nasıl sarstığı, nasıl tüm gücüyle bağırıp beni kendime getirmeye çalışması.
'Miray! Kızım kendine gel lan!' demişti bağırarak.Sarıl ona.
Asla.
Sarıl ona Miray, senin için endişelendi işte görmüyor musun? Gözlerinde ki korkuyu fark edemedin mi hâlâ?
Hayır. O bencil, bencil insanlar korkmaz! Ne yani, ben kendimi balkondan aşağıya atsam benim için endişelenen bir sürü insan olacak, onlarada mı sarılacağım? Unut bunu iç ses.Sanki benim iç sesim onun iç sesiyle saliselik yer değiştirmiş gibi kollarını bedenime sardı ve çenesini omzuma koydu. Ayıp olmasın diye kollarımı bedenine sararken küçük bir hıçkırık kaçtı ağzından. Ağlıyor muydu?
"Benden uzak durma Miray, varlığına ihtiyacım var."
İşte şimdi en büyük bokunu sıçtın Kaan!
***
Kaan'ın kısa süreli ağlaması bitince aç insanlara kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçmiş gastronomi okuyan Kaan Bey yardımı ile güzel bir kahvaltı hazırlamış ve uzunca olan masaya güzelce yerleştirmiştik. Bir erkeğe ağlamayı yakıştırmadığım için Kaan'a söz vermiştim; onun yanında olacağıma dair.
"Lan! Aç herifler, kalkın kahvaltı hazırladık!"
Kaan'a gülümseyip içeriye geçtim. Yavaş yavaş herkes ayaklanırken Bertrand hâla horluyordu. Kaan bana hainin bu olduğunu kahvaltı hazırlarken söylemişti. Saçından tuttuğum gibi kafasıni dizime geçirip gülümsedim; kabul ediyorum çirkeftim.
"Bay Şaka, kahvaltı hazır efendim. Sizi bekliyoruz." Dedim sürtük taklidi yaparak. Canının acıdığını belli edercesine inleyip dururken ondan uzaklaştım ve mutfağa doğru ilerledim. Gördüğüm manzara bana bir kraliyet sofrasında kralı ile birlikte kahvaltı yapan köleleri andırıyordu. Ben geldiğimde herkes çekingence yemeye başlamıştı çünkü.
Kafam bir darbe sonucu öne gittiğinde ters bakışlarımı Bertrand'a gönderip, "Piç herif!" Diye cırladım. Yavaş adımlarla peşinden gidip boş olan sandalyelerden birine oturup bana bakan insanları görmezden geldim ve Kaan ile hazırladığım kahvaltımı etmeye başladım.
