Son bir bölüm..
Kanımı boca etmenin ve acının verdiği rahatlıkla banyo ettikten sonra ayak bileklerimi sargıya alıp yarıklara dikiş attıktan daha sonra gazlı bez sarmaladım ve üzerime bornozumu üzerime geçirip banyodan çıktım. Sebastian banyoyu temizleyeceğini söylemişti, bende 'hayır' demedim tabii ki..
Aynaya bakmadan direk dolabıma ilerleyip yırtık bir jean alıp beyaz bisiklet yaka bir tişört aldım ve bornozumu çıkartıp üzerime geçirdim. Saç havlumu saçlarımdan uzaklaştırdım ve saç kurutma makinesini fişe takıp artık enselerimi aşan saçlarımı güzelce kuruttum ve tekrardan yerine koydum.
Tişörtümü jeanımım içine sokup saçlarımı taradım ve mini bir çakı aldım, arka cebime soktuktan sonra odadan çıkıp salona ilerledim. Her odadan bir ses çıkıyordu. Bazen Emir'in hıçkırıkları, bazen Kaan'ın kankilerinin kıkırdayışları, bazen Sebastian'ın hatırlamaya çalıştıkça ağrıyan başının ortaya attığı ağrıdan dolayı çıkardığı iniltileri ve küfürleri, bazen Umut'un laptopundan gelen değişik müzik seslerini duyuyordum.
Kaan, Serkan, Emre ve Merve işe gitmiş olmalıydı. Dün Kaan ile Miami'yi gezdiğimizden geç saatlerde gelmiş ve çok yorulmuştum, o yüzden jiletlerim bugün sabaha denk gelmişti. Çok rahatlamıştım, cidden.
Televizyondan gelen çocuk ve kahkaha sesleri Cerem'in gene Güldüy Güldüy Show'u açtığını belli ederken aniden yüzüme gelen yastık yüzünden kafam geriye gitmiş ve popo üstü yere çakılmıştım. Tabii ki de bileklerimin acısından zevk almam gerekirken ayağa kalkıp Bertrand'a yumuruk atmıştım.
"Bertrand!"
"Pardon, bilerek yaptım." Deyip yanağımdan makas aldı ve sakince odaya girdi. Kaşlarımı çatıp arkasından giderken sırtına olabildiğince sert bir darbe vurup pislikçe gülümsedim. Yaralarım acayip pis sızlıyordu, buda acı demekti ve acı demek zevk demekti.
"Acıdı kız!"
"Size de günaydın gürütü yapmaktan bir an bile çekinmeyen insan topluluğu.."
Sesin sahibine bakıp komik gelen görüntüsüne gülmeye başladım.
Saffet'i ilk defa bu halde görüyordum;
Kahverengi bez şort, asker atletinin beyazlarından bir tane atlet giyinmiş ve kucağında ki beyaz yastığa sarılmış.. resmen ayakta uyuyordu."Ya o değilde, Merveler Göktuğ'u görmüş. Emir gene delirdi dün, Nazlı burada olmasa gebertmeye gidecekti vallahi. Umut'a da birşeyler olmuş. Dün eve sarhoş gibi yürüyerek geldi odaya bir kapandı, kapanış o kapanış. Odaya sokmuyor, hiçbirimizle konuşmuyor" dedi Cerem. Durakladı.
"Aman salak, n'aparsa yapsın." Dedi sonra, sanki hayal kırıklığı ile karışmış gibiydi ses tonu.Hakkı, "Miray biliyor zaten mal mısın? Ona niye söylüyorsun?" Dedi, gözlerini abartarak devirdi ve koltuğa yayıldı.
"Sanane, canım istemiş olabilir."Hakkı dudakları düz bir şekilde yan gözle Cerem'e bakıp derin bir nefes aldı. Bu Hakkıca şu demek oluyordu; bir daha konuşursan seni ortamdan men ederim. Cerem anlamış olacak ki susup kollarını göğsünde birleştirdi.
Başımda aniden hissettiğin sancı ile refleks olarak parmaklarım başıma giderken bir elimle tutanacak yer aradım. Ah! Sanki birisi beynimin damarlarına iğne batırıyormuş gibi..
Sonunda ellerim sıcak bir tenle buluştuğunda kendimi serbest bırakıp beni tutanın kollarına yayıldım..
× Cerem ×
Miray'ın elinin bağımsızca havada gezinirken gözlerini sımsıkı yumup parmaklarının başına doğru gittiğini olduğunu görüp hızla ayağa kalktım ve Miray'ın elini tutup dengede durmasını sağlarken kendini kollarımı salmıştı. Anlık bir çığlık odayı -hatta evi- doldurken Hakkı ve diğerleri de üzerlerinden şoku atmış Saffet ve Bertrand bizi yere düşecekken yakalamıştı.
