2.Bölüm

34 5 0
                                    

"Sen kimsin lan?" diye bağırdı Merve.
"Merak etmeyin kimseye söylemem. Ama başınıza bela olurum." dedi ve farkında bile olmadığım arabasına binip gitti.
Kimdi bu?
Buu....bu o kız! Serkan'ın arkasında ki o kız!

***

"Size söylemeyi unuttum. Biz geldik diye parti veriyorlar. Bilgileri okulun Web Sayfasından bulabilirmişiz. Hazırlık yapın her an olabilir." diye toplu mesaj attım bizim gruba saçlarımı kuruttuktan sonra.
(Emre hariç tabii.
Çünkü o yanımda..)
"Parti var Bay Yakışıklı."
Çift kişilik yatağa doğru ilerleyip Emre'nin yanına yattım.
"Ne partisi?"
Kollarımı yarı çıplak bedenine dolarken,
"Biz okula yeni geldik diye bir parti veriyorlar. Yarın sabah ne zaman olacağına okulun Web Sayfasından bakacağım." dedim. Oda bana aynı eylemi yaptı. Bedenimi sarıldı.
"Açık saçık giyinme."
'Off.' dedim sessizce.
"Bakarız. Geçen hafta aldığım ayrı ayrı parçlar var. Onları kombin yapmayı düşünüyorum. Sonuç olarak bir parti. Sen ne giyeceksin?"
Biraz sustuktan sonra sessizliği o bozdu.
"Bilmiyorum. Salaş takılırım heralde."
Kafamı boyun girintisine gömüp gözlerimi yumdum.
"Yorucu bir gece oldu. Uyuyalım mı?"
Sessiz kalmasından onayladığını anladım.

***

Saçlarımı tepeden salaş bir topuz yapıp üzerimde ki kot şort ve göbekten bağlamalı beyaz t-shirte baktım.
Oldum mu acaba ya?
"Ya Emre çık artık şu banyodan!"
İkı saattir banyoda ya!
Yok olamadı böyle. Ekleme yapmam lazım.
Hemen deri çeketimi alıp üzerime geçirdim.
Yuvarlak pencereli güneş gözlüklerimi de takıp kendime tekrar baktım.
Çanta! Çanta eksik!
Gene kot sırt çantamın içine bir defter ve şarj nakinesi, kulaklık, kalemlik ve para gibi şeyler koyup sırtıma aldım.
Çakımı da deri ceketimin cebine koydum.
Makyaj yapmak için makyaj aynamın önüne gelip eğildim.
Normal bir likit ve siyah ağırıklı göz makyajı yaptım. Sade ve hoştu.
Koyu bordo rujumu sürüp hızlıca parfüm banyosu yaptım.
Çikolata, böğürtlen ve ahududu aromalı kokuyorum artık.
Bu kokuya bayılıyorum. Bir ara gene alıyım bari.
Komidinin üzerinden telefonu alıp saate baktım.
9.23!
Geç kaldık!
Bakmayın böyle umursamaz göründüğüme. Okul işlerini ciddiye alırım.
"Emre! Vallahi anneme söyliycem şimdi ha! Çık şurdan!"
Banyonun kapısını çaldım ses gelmedi.
"Bak geliyorum!"
Hızla kapıyı açıp içeriye daldım.
Allah belanı versin!
"Ya Emre! Niye söylemiyorsun giyindiğini?" dedim gözlerimi kapatırken.
Kahkaha sesi duyunca sinirlenip kapının yanına ki diş fırçası kabını bir yere fırlattım.
Camdı ve kırılma sesi banyoyu doldurdu.
"Hadi güzelim. Hazırım, gidelim."
Beyinsiz!
Fönlediği saçlarına son birkez bakıp beni süzdü.
"Sanki okumaya değil, kendini beğendirmeye gidiyor! O makyaj ne öyle sadistler gibi?!"
Gözlerimi devirip hızlı adımlarla odadan çıktım.
"Anne! Emre bana karışıyor gene!" dedim annemi salonda görür görmez.
"Emre! Uğraşma meleğimle!"
Merdivenden inerken anneme 'ben suçsuzum' der gibi hareketler yaptı.
"Sen bana söyleneceğine melek  kızına söylen. Ben banyodayken banyoya girip bana bakmaya çalıştı. Tabii ben izin verir miyim? Hemen onu dışarıya kovdum. Hani bana tebrik!"

Pis yalancı!
"Anne ya! Yalan söylüyor!"
Annem elini alkış yapıp,
"Odanızı ayırma vakti geldi anlaşılan. Hem okula geç kaldınız. Hadi okula!"
Emre'ye sert bir bakış atıp anneme döndüm.
"Ama anne. Onsuz uyuyamıyorum, biliyorsun. Alışkanlık yaptı bende."
Gözlerimi Emre'ye dikip devam ettim.
"Yoksa ben meraklı değilim aynı odada kalmaya."
Annem umursamazca omuz silkti.
"Ben anlamam. Şimdi doğru okula!"
Oflaya puflaya evden ayrılıp Emre'nin BWM i8'ine koştum.
Koyu ama güzel duran sarı renk taşıyordu üzerinde.
Sanki böyle hardal sarısı gibi. Yada tatlı sarı.
Bilmiyorum ama çok hoş bir sarıydı bu sarı.
Kilit'in açılma sesini duyunca hemen arabaya atladım. Hemen ardımdan da  Emre bindi.
"Hepsi senin yüzünden!" dedik aynı anda. Enterasan! Demek aynı şeyleri düşünüyoruz.
"Hayır! Anneme şikayet etmeseydin böyle olmayacaktı.!" dedim sinirle.
Arabayı çalışırıp cevap bile cermeden sürdü. Çok hızlıydık. Emliyet kemerimi takıp tekrar konuştum.
"Yavaş git be! Yoksa anneme söylerim!"
Hızını daha da arttırarak önde ki arabaları solluyordu.
"Git o annene söyle o zaman! Şikayet et! Söyle hatta bana ayrı ev alsınlar! Çünkü senin yüzünden eve kız atamıyorum!"
Öyle bir bağırmıştı ki. Dün akşam ki gibi korktum. Ama sanki daha farklıydı.
Annem. İşte sorun buydu. Gene kavga ettik ve gene annesine anne dediğim için 'annene ' dedi.
Yanağımda bir ılıklık hissedince elimin tersiyle sildim.
Gene beni ağlattı.
Gene aģlamak yok sözümü yutturdu.
Ve canın cehenneme o adam! Adını bilmediğim katil! Canın cehenneme!

Onun yanında ağlamak istemiyordum!
"Durdur arabayı!"
"Mira-"
"Ben Açelya'yım! Durdur arabayı!"
Ani frenle kafam öne gitti.
"İn ve siktir git o zaman Açelya!"

Emliyet kemerimi çıkartıp torpidonun üstünde ki telefonumu aldım ve arabanın kapısını hızlıca çarptım.

Durup gözden kaybolmasını izleyip yürümeye başladım.
Niye her seferinde bunu bana yapıyor ki? Her seferinde anne mevzusu açılıyor. Ve her seferinde anne mevsuzunu açan Emre oluyor.

Çünkü sen aptalları sevmediğin halde bir aptalsın. Ileri derecede hemde!
Belki de annesini kıskanıyordur.

Kes sesini Miray!

Ben Açelya olabilirim ama iç sesim hala Miray Bartu.

Göz yaşlarımı makyajım akmasın diye silip telefonumun aynasından kendime baktım.
Hala daha akmamışlar, akmasınlar da zaten.

Adımlarımı hızlandırıp okula yaklaşınca derin bir nefes aldım.

Bu akşam partimiz var ve  kombinim hazır!
Son kez derin bir nefes alıp okula girdim.
Tenefüs mü?
Of ya! Etrafıma bakınıp bizimkinleri aradım.
Köşede ki bankta Nazlı oturuyordu. Hani geri kalanı?
Hızlı adımlarla Nazlı'nın yanına gidip oturdum.
Gözleri dolu doluydu.
Sakın okulda ağlama!!
"Nazlı?"
Kafasını çevip bana baktı gözlerimin derinlerine.
"Ne yaptın bu salağa gene? Rezil etti herkesi! Yetmezmiş gibi gıcık gördüğü kişileri duvara yapıştırdı."
"Şuan nerede?"
"Barış'ın yanında."
Koşarak uzaklaştım oradan.
Hayır yapma Emre, lütfen yapma!
Merdivenleri ikişer üçer çıktım. Koridor sessizdi sanki tenefüste değil, derstelerdi.
Boş koridorda bulanık bulanık sesler çıkıyordu.
Kırılma sesleri gibi falan.
Koşar adım sınıfıma gittim.  Emre'nin Barış'a ben gelmeden önce vurduğu çok çok belli oluyordu. Dudağının kenarı patlamıştı ve şuan Emre dayak yiyordu.
Hiç kimse de gelen kim diye bakmıyor!
"Barış?"
Bu ben mi dedim? Neden Emre değil de Barış?
"Bak! Geldi! Gördün mü o her fırsatta bahsettiğin kız karşında! Ama, maalesef senin istediğin gibi bakamam ben ona!"
"Barış?" dedim tekrardan. Emre Barış'la daha önce konuşmuş muydu yani? Ne demek 'senin istediğin gibi bakamam ben ona'?
Barış ayakta kalan son bir kaç sırayı da yere fırlattıktan sonra dibime geldi.
"Senin kardeş dediğin adam, senin arkandan iş çeviriyor! Hem de benimle birlikte! Senin onsuz uyuyamadığın adam her gece benim yanımda!"

İstemsizce gözlerim doldu. Ağlamak istemiyorum. Bu sefer olmaz lütfen ağlama Miray, lütfen!
Yanaklarımda soğuk eller hissettim. Emre'nin eli yaz-kış her mevsim soğuktu.
Kansızlığı vardı.
Gözlerimi yere odakladım.

Ne güzel zemin onlar öyle(!)
Zaten benim de çok umrumda ya zeminler(!)

"Açelya. Yemin ederim senin için yaptım. Lanet olsun! Senin için yaptım! Ağlama!"
İlk başlarda sakin konuşsada git gide sesi yükseliyordu. Ve 'ağlama' dediğinde gür, çok  gür bağırmıştı.
"Dokunma bana!" ve bu sefer rol değiştirmiştik.

***

Bölüm sonu geldi. Fikir ve önerilerinizi mesaj ve ya yorun olarak atabilirsiniz.
Sizi seviyorum.
💋💋💋

Papatya'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin