15. Bölüm

9 2 1
                                    

Yerde ki mikrafonu hızla elime aldım.
"Beni üzmedin, şimdi gel ve adam gibi evlilik teklifini yap!" diye seslendim ardından olduğu yerde öylece durdu. Buraya gelmeyince mikrafonu yere bıkarıp yerde ki yüzük kutusunu alıp Göktuğ'un yanına ilerledim. Pek fazla ışık yansımıyordu buraya, ne yaptığımız bile belli olmuyordu yani.

Önünde durup ellerimi göğsüne yerleştirdim. Yüzük kutusu olan elim kalbinin olduğu bölümdeydi ve ben bilerek koymuştum elimi oraya.
"Yapma." dedi fısıltıya ona yaklaştığımı anlayıp.
Ona inat daha da yaklaştım. Nasılsa ilk öpücük yoktu artık. Öpsem bir zararı dokunmazdı.
Gözümü bile kırpmadan yapıştım dudaklarına. Sanki hazırlıklıymış gibi nane ve sigara kokuyordu nefesi.
Karşılık vermeyince parmak uçlarımla ayaklarının parmak uçlarına bastım ve yükselerek dudağını ısırdım. Dudaklarıma karşılıp sırıtıp ellerini belime yerleştirdi.
Nefessiz kaldığımı anlayınca yavaşça ayrılıp hızlı hızlı nefes almaya başladım.

"Ooww!"
Hey, bunlar nasıl gördü? Kahretsin rezil oldum. Burası karanlık sanıyordum!
"Hadi oraya gidelim ve bana teklifini yap artık." dedim sabırsızca.
Elimden tutup yürümeye başladı. Aydınlık yere gelince ilk önce bizim gruba kaydı gözlerim, herkes gülümsüyordu. Nazlı bile vardı aralarında.
Hâlimden memnun oldukları ortada olduğu için kendimi Göktuğ'a bıraktım.

Size daha önce Göktuğ'u anlatmamıştım değil mi? O hâlde başlayayım..
Açık kahve renginde ki gözleri renkli göz gibi dikkat çekiyordu. Kumral ve bal köpüğü karışımı saçları, kirli sakalları vardı. Kolları dövme makinesine kaçmış gibiydi.

Keskin ve belirgin yüz hatları, çene ve yüz yapısı tüm dikkatleri üzerine çekiyordu. Ve o kasları..
Pekâla, o kadar da yapılı biri değildi aslında ama kol ve karın kasları fazla belliydi sadece..

Evet bu kadar..

Meydana geldiğimizde durup tek dizi üzerine çöktü.
Kaan'ın grubundan bir çocuk mikrafon getirip Göktuğ'a uzattı ve Göktuğ eline aldı.

"Az önce yanlış bir hareket yaptım, herkesten özür dilerim." dedi ve kibarca boğazını temizleyip devam etti.
"Karşımda ki gri saçlı, 18 yaşında ki sert kızla zorla evleniyoruz. Yani o zorla evleniyor benimle. Hayatını mahvedecek ya da mahvetmiş olabilirim ama bunların sebebini bilmiyor ve uzun bir süre de bilmemesi gerekiyor." deyip etrafta ki insanlara bakan gözlerini gözlerime dikti.
"Ve sen, istesen de istemesende karım olacaksın." deyip mikrafonu kucağına koydu bir eliyle yüzüğü alıp yüzük kutusunu yere bırakırken bir eliylede elimi tutumuş yüzük parmağıma 5 taş pırlantayı takıyordu. Her yer alkış sesleriyle doldu, ıslık falan..
"Sanırım artık tamamen benimsin."
Dediklerini yeni yeni kavramış gülümseyerek Göktuğ'a bakıyordum.
"Sanırım artık tamamen benimsin." dedim dediklerini tekrarlayıp.
Bilmiyorum, heyecanlı ve mutlu hissediyordum kendimi. Sanırım zorla evlenmekten çıktı artık olay.

*

Meydan da ki temizlik işleri falan hallettikten sonra hepimiz Göktuğ ile aramızda olan buzları eritmiştik. Hatta Nazlı ile Göktuğ ayrıca konuşup sorunlarını halletmişlerdi. Bugün ise Nazlı'nın yanımıza gelmeme sebebi işleri organize ediyor olmasıymış. Inanmazsınız ama Kaan'ın grubuyla bile kanka olmuştuk. Yani zatem onlar Emre'nin arkadaşıymış ama ben daha önce tanışmamıştım. Saat gece üç'e geliyordu ve bugün fazla yorulmuştuk. Yeni evimizde, yeni yatağımda yatıp, iyi bir uyku fikri kulağa hoş geliyordu.

Göktuğ arabayı durdurunca kemerimi çıkartıp arabadan indim. Bütün gün koşuşturup durmuş ve yorulmuştuk..
Göktuğ arabadan inip bagaja ilerleyince yardım amaçlı yanına gidip geride bıraktığı karton poşetleri elime aldım ve bagajın kapanışını izledim. Bagaj kapağı kapanınca hızla Göktuğ'un peşinden gitmeye başladım.
Kapının önüne gelince anahtarı cebinden çıkarttı ve kapının kilidini açtı. Ben kapıyı açmasını beklerken o elinde ki poşetleri yere koyup arkama geçti.
"Poşetleri bırak buraya," dedi ve gözlerimi kapadı arkamdan. Dediğini yapıp poşetleri yere koydum. Bir iki adım ilerledik, kapı kulpunun açılış, çok geçmeden de kapanış sesi ilişti kulaklarıma.
Ilerledik, ilerledik,ilerledik.. Sonunda durduğumuz da derin bir iç çektim.
"Geldik mi?" dedim alt dudağımı dişlemeden önce.
Cevap vermeden gözlerimi açtı.
"S..sen, ya of çok teşekkür ederim!" deyip arkamı döndüm ve Göktuğ'a sarıldım.
O kadar güzeldi ki oturma odasına aldırdığı papatyalı ev aksesuarları..

Papatya'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin