13. Bölüm

22 1 0
                                    

"Nasıl yani? Sen ve ben mi?" dedim histerik kahkahalarımın ardından.
"Ne o, beni beğenmiyor musun yoksa?" dedi mâsum gözükmeye çalışarak.
"Nerden bildin?  Zihnimi falan mı okuyorsun?" dedim gözlerimi kısarak.
"Kusura bakma da artık istesen de istemesen de benimsin Miray Bartu."
Elim hızla yanağına indi, tokat olarak.

Salonda ki uğultuları ve Göktuğ'un sert bakışlarını kafama takmadan çıktım o evden.
Babam dediğim adam ve anne dediğim kadın bunu bana nasıl yaparlar? Nasıl beni bilerek bir bataklığa doğru iterler?

Telefonumu cebimden çıkarıp Emre'yi aradım.
"Alo. Işin bitti mi? Almaya geliyorum."
"Sahilde ki kafeye gel." dedim ağlamaklı ve titrek sesimle.
"Iyi misin sen? Neyin var?"
Telefonu yüzüne kapatıp ayağımın acısına aldırmadan hızlı hızlı yürümeye başladım.

Anlamıyorum, benim o çocuğu sevmediğimi biliyorlar neden bana bunu yapıyorlar? Ne yaptım ki ben onlara? Bu eve gelmem suçsa eğer keşke yetimhanede kalsaydım. O zaman durumlar böyle olmazdı.
Göktuğ'la tanışırdım belki ama bu şekilde değil, belki de aşık olurum ona ama bu şekilde olmaz. Bana bunu yapamazlar!

Çoktan sahile geldiğimi anlayınca adımlarımı yavaşlattım.
Bileğimde soğuk eller hissedince arkama dönüp Emre'ye baktım.
O gözlerde değişik bir ifade vardı.
"Evleniyorum." dedim aniden. Sustu biraz, acınası biriymişim gibi baktı bana.
"Biliyordum." dedi başını eğerken.
"N..nasıl?" dedim gözlerimin tekrar dolmasına izin vererek.
"Onun peşine takılacağını biliyordum. Seni zorla elde edeceğini de biliyordum."
"Siz..siz bunu bana nasıl yaparsınız!" diye haykırdım sahilde. Insanlara aldırış etmeden.
"Miray, evleneceğini bilmiyordum. Ben sadece tahmin ettim." dedi sakin olmaya çalışarak.
"Emre," dedim fısıltıyla.
"Emre ben size güvenmekle en başta hata yapmışım meğer."
"Saçma saçma konuşma, yürü eve gidiyoruz." dedi bileğimden çekiştirerek.

Sesimi çıkartmadım. Sinirlenmese daha iyi olabilirdi diye düşünmüştüm en azından.

***

Arabadan sertçe inip beni de sertçe indirdi.
"Savaş Bartu!" diye bağırdı tüm gücüyle evin önünde.
"Çıkın lan dışarıya!"

Kapı açılıp Göktuğ belirdi karşımızda.
"Içeriye gelmiyor musunuz?" dedi kenara çekilip girmemizi beklerken.
Emre yürümeye başlayınca bende peşinden gittim.
Içeriye girdikten sonra Göktuğ'u takip edip bahçeye çıktık.
Annemler buradaydı ve Göktuğ'un aileside..

Emre beklediğimden katlarca fazla sakin olup boşta kalan yere oturdu.
"Evleniyor mu ciddi ciddi?" dedi kafası eğik işaret parmağıyla beni gösterirken.
"Evleniyorlar." dedi babam yanımda biten Göktuğ ile beni göstererek.
"Öyle mi? Vay canına. Peki ben bunu ne zaman öğrenicektim?" dedi eğik kafasına kaldırıp babama bakarak.
"Yakın bir zamanda." dedi annem konuşmaya girerek.
"Bu kızın fikrini sordunuz mu peki? Cevao veriyorum, hayır," dedi ve alkışlamaya başladı.
"Doğru cevap! Bravo bana!" dedi ve dudaklarını yalayarak ayağa kalktı.
"Bana bakın, eğer bu kız evlenirse hem de bu puştla," dedi Göktuğ'u göstererek.
"Bu evi başınıza yıkarım."

Sakinliğinden tâviz vermeyen Emre aniden bağırmaya başladı.
"Anladınız mı beni? Bu kız evlenirse, bu evlilik son gördüğünüz evlilik olur!"

Sonra da beni yine bu ailenin yanında bakıp gitti.
"Yeni öğrendiği için sinirlendi tabii biraz, her zaman ki Emre." dedi annem mahcupca gülümseyerek.

"Hakikatten ya, niye bana sormadınız?" dedim babamın yanına oturarak.
"Sormamız istenmedi." dedi babam kaşlarını kaldırarak.
"Baba, kendine gelir misin artık? Para gözünü boyamış senin. Saf numarası yapmaktan vazgeç. Sana diyorum ki; beni bilerek bataklığa itiyorsunuz."

Papatya'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin