Derin bir nefes alarak, "Uzak durmamı fısıldıyor." dedim. Yalan atmıştım. Ona yalan söylemek kendimi kötü hissettirse de kendime açıklayamadığım şeyleri ona da açıklayamazdım ki.
Dudaklarını büzerek kollarını bedenime sardı ve derin bir nefes aldı."Yalan söylediğini anlayabiliyorum Miray."
Sana yalan söylemek istemezdim Merve.
*"Ya ver şunu Emir!" Dedim ondan ödünç aldığım telefonu geri almaya çalışarak. O ise inatla elini daha da havaya kaldırmış kızgın bir suratla gözlerime bakıyordu.
"Boncuk, süren doldu tatlım. 'Iki dakika lütfen, sonra vericeğim söz' dedin iki dakika bitti, telefon gitti!" Dedi kız taklidi yaparak."Ya ama.."
"Aması yok güzelim, aması yok." Dedi ve kolunda ki elimi iktirerek gitti.
"Boktan beyinli! Ne biçim kuzensin sen?" Diyerek cırladım arkasından ama bana aldırmadığını belli edercesine el sallayıp merdivenleri tırmandı.
Gözlerimi devirip pencereye doğru ilerledim. Sarı renkte ki tül perdeyi ve ardından kemik rengi kalın perdeyi kenara doğru çekip dışarıya bakmaya başladım. Bugün Merve ile konuştuktan sonra erkekler evine gelmiş ve Emir'den telefonunu istemiştim. Sosyal medya hesaplarımdan birine -tumblr'a- giriş yapacakken elimden telefonu çekip almıştı.Sıçmış annen seni, diye geçirdim içimden.
Sıçmık.O sırada omzuma ağırlığını bırakmış kafaya yan bir bakış attım. Emre olduğunu anlayınca ellerini tutup belime sardım ve gözlerimi yumdum.
Emre'nin insana huzur veren bir havası vardı. Sertti ama sertliğini genellikle bize kullanmazdı, kötü birisi değildi ama onu Murat kötü yapmıştı. Sol yanağında yedi tane dikiş vardı ve boş bakışlarıyla insanı ürpertiyordu. Emre'in kendisine kalsa o yaraya dikiş attırmaz, öylece derin bir yara olarak saklardı. Ama ona dikiş atarlarken bilinci yerinde olmadığı için muhtemelen karşı koyamamıştı.
"Biliyor musun? "Dedi. Sesi dalgındı.
"Ben birisine bağlanacağımı düşünmezdim, ben tek gecelik ilişkileri severim bilirsin sende. Ama..bu kız çok masum." Dedi başını hafif kaldırarak çenesiyle yoldan geçen sarışın bir kızı gösterdi. Kaşlarım çatılmaya başlamıştı bile.
"Masumluğu gözlerinden okunuyor, dün çöpleri atmak için gittim ve onu gördüm. Biraz sohbet etme fırsatım oldu. Adı Didem. Hizmetliymiş, -çenesini tekrar kaldırdı ve kahverengi çatılı evi gösterdi- şu solda ki evde. Ev sahiplerinden bahsetmedi ama orada yaşlı bir adam oturuyor; gördüm. Neden söyledi bilmiyorum ama 'babama çok benziyorsun' dedi." Kafasını kaldırıp aptal aşıklar gibi etrafında dönüp, "Kesinlikle benden hoşlanıyor, ilk görüşte aşk!" Diye bağırdı. Içimden gülümsemek geliyordu ama suratımda bir mimik dahi oynamadı."Sen," dedi yavaşça.
"Benim için sevinmedin mi?"Şüpheyle gözlerime bakıp biraz yaklaştı.
"Yo yo, hayır! Sevinmez olur muyum Emre, saçmalama. Ben," dedim ağzımda birşeyler geveliyerek.
"Ben sadece dün gece yaşanan olaydan sonra kendimi toparlayamadım."Omuzlarını düşürüp tek elini omuzuma koydu ve birkaç kez yavaşça vurdu.
"Utanıyor musun? Utanma. Sen 18 yaşını geçmek üzeresin ve benim sana karışma gibi bir lüksüm yok. İstediğini yapabilirsin kardeşim. Sen özgür ruhlu bir kızsın, biliyorsun değil mi?" dedi güven veren sesiyle.
"Bana, striptiz kulübüne gideceğini söylediğinde neden sana tepki vermedim biliyor musun? Çünkü ben o kazadan sonra bunun farkına vardım. Sen istediğini yapmadan ölmeyeceksin söz veriyorum. Ölmemen için elimden geleni yaptım ben, sadece mor bir papatya görebilmen için. Yarış motorlarına binip özgürce gezebilmen için. Senin hayallerin için Miray, lütfen istediğini yap. Yap ve öleceksen öyle öl."
