Vee, işte bölüm :)
Bölüme geçmeden önce bir takım şeyleri maalesef tekrar hatırlatmak zorundayım.
Çok sevgili okurlarım, geçen hafta sizden çok ufak şeyler istemiştim. Ancak dikkate alınmadığımı görünce ben yine üzüldüm. Lütfen, ama lütfen küfür içerikli yorumlarınızı bölüm altında paylaşmayın. Hikayenin kalitesini zedelemekten ziyade yaşı küçüklere yanlış örnek oluşturursunuz, yaşı büyük olanlara da saygısızlık yaparsınız. Bu sefer buna dikkat edelim, olur mu? Biliyorum kızıyorsunuz. Kızgınlığınızı okurken sesli yansıtın, ama buraya yorum bırakırken olabildiğince şiddeti düşük dozda tutun :)
Yeni Bölüm günleri Salı'dır. Her hafta, bir aksilikle karşılaşmadığımız sürece Salı günleri bölümü ekliyorum. Öyle bir aksilik durumunda da sizleri önceden bilgilendirmeye dikkat ediyorum. Çok sevdiğinizi ve yeterli gelmediğini görebiliyorum ve bundan çok da mutluyum. Ama okulumu bitirene kadar, haftanın bir günü dışında başka bir gün bölüm ekleyemem :(
Tüm bunları tekrar hatırlattıktan sonra sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Geçen hafta kısa dediniz ama bu haftayı doya doya okursunuz inşallah. Baya uzun oldu çünkü :)
Unutmadan, Sevgili Berfin her bölümümüzü süsleyen bu güzel afişlerin için ellerin dert görmesin. Çok teşekkür ederim <3 Şimdi bölüm zamanı :)
Burcu Hilmi Bey'den gelen telefondan sonra bir süre oyalandı. Alaz'ın bu kadar kısa bir süre içinde görüşmeyi kabul edeceğini düşünmüyordu doğrusu. Ortak bir görüşme saatinde karar kıldıktan sonra durumu Zeynep'e bildirmesi gerekiyordu. Ancak genç kadına ulaşmak için önce araması gereken kişi Sinan'dı. Haliyle Burcu tereddütler içinde kıvranıyordu.
Sonunda kaçış yolu olmadığına karar verip cesaretle eline telefonunu aldı. Sinan'ın verdiği kartvizitten numarayı tuşladı ve tereddüt etme hatasına düşmeden arama tuşuna bastı. Telefon uzunca bir süre çaldı. Burcu sonunda kapatmaya karar vermişken uykulu bir ses "Alo?" dedi.
Burcu Sinan'ın boğuk sesini duyduğunda yutkundu. Başını iki yana sallayıp kendisini toparlamaya çalıştı. Artık dünkü çocuk değildi. Geçmişte kalmış bir meseleyi bugüne taşımaya niyeti yoktu. Sinan'ın ikinci 'Alo' deyişinden sonra ürkekçe "A-alo?" diyebildi.
Sinan Burcu'nun sesini duyduğunda uykulu halinden tamamen sıyrıldı. Yatağında doğrulup sırtını yatak başlığına dayadı. Yine de önlem amaçlı "Burcu?" dedi.
"Evet, benim."
"Bir şey mi oldu?"
Burcu telaşla "Hayır, hayır..." dedi. "Alaz'ın avukatına ulaştım. Öğleden sonra saat üç için görüşme ayarladık. İzin verirsen Zeynep'le görüşmek istiyorum."
Sinan telefonu kulağından uzaklaştırıp yüzünü sıvazladı ve sonra tekrar kulağına dayadı.
"Zeynep'e ne söyleyeceksen bana söyleyebilirsin, ben kendisine iletirim."
Burcu Sinan'ın diretmesi karşısında kaşlarını çattı. Telefonu tutmayan eliyle dudağını çekiştirirken bir yandan da genç adama laf anlatmaya çalışıyordu.
"Hayır, kendisiyle görüşmeyi tercih ederim."
Uyku sersemi haliyle Burcu'nun inadına karşılık, onun da inadı tutmuştu.
"Uzatma işte Burcu, ben söyleyebilirim dedim ya."
Genç kadın sesindeki bütün güvensizliği silip, sert bir tonda "Ben müvekkilimle görüşmek istiyorum. Sen misin benim müvekkilim?" dedi. Adamın sabah sabah sinirlerini bozmasına izin vermeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİTEM
RomansaBir kadın, Hayatı zor yoldan tecrübe eden, zor bir karar vermeye itilen, dimdik ayakta kalan... Bir adam, Sevmeyi bilmeyen, henüz yeterince büyümeyen... Bir yabancı, Kadının her anında yardımcı... Ve bir çocuk, Geleceği masumiyetle yıkanmış, geçmişi...