6 Yıl Sonra...
Telefon alarmı çalmadan uyanmıştı genç kadın. Doğrusu bütün bir geceyi heyecanından uyumadan geçirmişti. Yine de alarm çalmadan yataktan kalkmaya yeltenmedi. Çalan alarmı kapattıktan sonra da yüzünde kocaman bir gülümsemeyle gerindi.
Uyuşuk hareketlerle yattığı yataktan doğrulup, ayaklarını zemine uzattı. Yerde bir süre terliklerini aradıktan sonra, ayaklarını terliklerine geçirdi ve yataktan kalktı. Oğlunun odasına uğramadan önce banyoya ilerledi. Sabah temizliğini hallettikten sonra Ateş'in odasına gitti.
Oğlu yeni değiştirdikleri geniş yatağında hala mışıl mışıl uyuyordu. Yine deli yattığı için yatak darmadağınıktı. Yedek yastığı yerde öylece duruyordu. Onun bu haline gülen Zeynep, oğlunu uyandırmaya kıyamadı.
Tekrar kendi odasına ilerledi ve pijamalarını çıkardı. Üzerine geceden ütülediği ve dolabının kapağına astığı, sade beyaz elbisesini geçirdi ve aynada kendine şöyle bir baktı. 29 yaşında, bir çocuk annesi olan bir kadına göre fazla iddialı gibi görünebilirdi. Fakat Zeynep bunu umursamadı. Kendince bir gün de olsa bunu hak ediyordu.
Makyajını yapmak üzere makyaj masasına oturdu. Akşamından düz fön çektirdiği saçlarını arkada bir tokayla tutturup, sık kullanmadığı makyaj malzemelerini karıştırdı. Bir göz kalemini alıp, gözlerinin üstüne ince bir çizgi çekti. Zaten uzun olan kirpiklerine bir kat rimel sürüp gözlerini daha belirgin hale getirdi ve dudaklarına bir şey sürmeden önce oğlunun uyanmasını beklemeye karar verdi. Ona sabah öpücüğünü vermeden bir şey sürmek istemiyordu.
Kendi kendine gülümserken, gözleri aynanın kenarına iliştirilmiş bir fotoğrafa kaydı. Aklındakiler bir anda silinir ve genç kadın kendisini anılarda kaybederken, derin bir nefes aldı.
Fotoğraf, 6 yıl önce çekilmişti. Ateş ve Alaz'ın, kazadan önceki bir fotoğraflarıydı. Ateş artık oradaki 4 yaşındaki çocuk değildi. 10 yaşını doldurmuştu ve hala annesinin bebeğiydi. Zeynep onu öyle güzel yetiştirmişti ki, sahip olduğu meziyetlerden dolayı Ateş'le gurur duyuyordu.
Alaz ise...
Artık eski Alaz'dan eser yoktu. 6 yıl önce o hastane odasında ölümle burun buruna geldiğinde, Zeynep'in direnci kırılmıştı. Alaz'ın kendisine yaşattığı korku sonrası Zeynep'in onu affetme konusundaki kararlılığını sekteye uğramıştı ve genç kadın kendisine bir söz vermişti. Eğer Alaz sağ kurtulursa, Zeynep ona bir şans daha verecekti. Alaz ise Zeynep'in ziyareti sırasında söylediklerine rağmen, kendi hatalarına rağmen ve olan her şeye rağmen direnmiş; ölümle yaşam arasındaki savaşı sağ salim atlatmıştı. Artık hayatın değerini daha iyi bilen, iyi bir baba olmaya çalışan ve Zeynep'e iyi bir eş olacağını kanıtlamaya çalışan başarılı bir adamdı.
Ve bugün Zeynep'in hayatındaki en önemli gündü. 29 yaşında genç bir kadın olarak, o bugün üniversiteden mezun oluyordu. Zor olmuştu, çok çabalamıştı ama hukuk fakültesine girmeyi başarmış, eğitim hayatı boyunca yaşadığı aksaklıklara rağmen üniversite eğitimini dereceyle tamamlamıştı.
Stajyerliğini tamamlamak için Burcu ve Sevgi'nin yanında çalışacak, bitirdiğindeyse onlara ortak olacaktı. Üçü kendilerine daha büyük bir yer bulacak, yeni bir ofis açacaklardı.
Düşüncelerinden silkinerek sıyrılan genç kadın, Ateş'e yeterli süreyi verdiğini düşünerek makyaj masasından kalktı. Oğlunun odasına ilerledi.
Odaya girdiğinde, yüzünde saf sevgiden oluşan bir gülüş belirdi. Oğlunun yatağının yanına çömelip, Ateş'in saçlarını okşadı ve alnına sımsıcak bir öpücük kondurdu. Ateş'in dudakları gülümser gibi gerildi fakat uyanmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİTEM
RomantizmBir kadın, Hayatı zor yoldan tecrübe eden, zor bir karar vermeye itilen, dimdik ayakta kalan... Bir adam, Sevmeyi bilmeyen, henüz yeterince büyümeyen... Bir yabancı, Kadının her anında yardımcı... Ve bir çocuk, Geleceği masumiyetle yıkanmış, geçmişi...