11. Bölüm'den Alıntı :)

35.6K 924 89
                                    

Çok beklediniz, biliyorum ama artık döndüm :) Sizi beklettiğim için özür dilerim. Yaz okulu sona erdi, ben evime döndüm. Haliyle yol yorgunluğumu atmak ve kafamı toparlamak için bir iki gün bekledim. Sonunda yazmam gerektiğini bildiğim için oturdum, bir bölüm çıkarmaya çalıştım.

Bölümü yayınlamadan önce ufacık bir alıntı paylaşayım da sizleri akşama hazırlayayım istedim. Aynı gün içinde hem bölüm hem de alıntı biraz garip, değil mi? Ama ben geri dönmek için daha fazla bekleyemiyorum ne yapayım? :)

Kızmak serbest, küfürler içinizde kalsın bir zahmet. Hikaye yorumlarında bulunan her küfür Sitem'in kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Bu konuda azami özeni göstereceğinizi umuyorum. Akşam görüşürüz :)

"Alaz, acıktım. Ne zaman yemeğe gideceğiz?"

Hale uzandığı koltuktan başını kaldırarak salona yeni giren Alaz'a baktı. Genç kadın işten erken çıkmıştı. Alaz ise eve gitmemek için türlü bahaneler bulmaya çalışmışsa da işlerini bitirdikten sonra oyalanmak için başka sebebi kalmamıştı. Eve gelip duşunu almış, üzerini giyindikten sonra salona geçmişti.

Hale'nin sorusuyla öylece kapıda dikilmeye devam etti. Bir yandan elindeki havluyla ıslak saçlarını kuruluyor, diğer yandan Hale'ye ne cevap vermesi gerektiğini düşünüyordu. Zeynep'e Hale'ye verdiği şansı vermiş olsaydı şimdi bu yaşadıklarından çok daha farklı şeyler yaşayacağını biliyordu.

İki kadın arasındaki fark öylesine barizdi ki... Zeynep Alaz'ın yemeyeceği yemekler yapıp bir gün yiyeceğini düşünürken Hale yemek için dışarıya çıkarılmayı beklemiyor, bunu adeta talep ediyordu. Zeynep hakkı olmadığını düşündüğü bir şeyi kabul etmezken Hale hakkı olmayana göz dikiyor, Alaz'dan istediğini elde edene kadar genç adamın başının etini yiyordu.

"Sen bir şeyler yapmadın mı?" diyerek tüm düşüncelerini bir kenara itti.

Hale yattığı yerden doğrulup oturdu. Ayaklarını yere sarkıttıktan sonra "Şaka yapıyor olmalısın," dedi. "Ben işten yorgun argın gelip bir de yemek mi yapacağım?"

Alaz elindeki havluyu bir kenar atıp, ellerini koltuğun sırtlığına yasladı.

"İşten bunun için erken çıktığını düşünmüştüm."

Hale alayla homurdandı.

"Ne demeye yemek yapmak için erkenden çıkayım ki? Ufak çaplı bir alışverişe çıkmıştım. Bana önceden açtırdığın kredi kartının limiti artık yetmiyor. Bundan sonra kendime daha fazla özen göstermeliyim."

Alaz biraz daha masrafla baş edemeyecek değildi ancak Hale'nin aralarında resmi olarak hiçbir şey yokken böylesine rahat olmasına şaşırıp kalıyordu.

"Neden? Bilmediğim bir terfi aldın da şirkete genel müdür mü oldun yoksa?" diyerek içindeki kızgınlığın bir kısmını alayla dışarı yansıttı.

Hale de artık sinirlenmeye başlamıştı.

"Senin sevgilin olduğumu artık saklamayız diye düşünmüştüm. Eğer bunu herkes bilecekse de benim senin yanına yakışıyor olmam lazım, değil mi? Arkandan Alaz Baysal'ın kız arkadaşı da pasaklının teki diye mi konuşsunlar istersin? Kusura bakma Alaz, ama sen beni köylü karınla karıştırdın sanırım. Onu yanında taşımaya utandığın için dışarı bile çıkaramıyorken ben sürekli senin yanındaydım. Hep sana layık olmaya, yanına yakışmaya çalıştım. Bunun için bana minnettar olacağına, hesap mı soracaksın?"


Gerçekten küfür etmemeye dikkat edelim, olur mu? Kızgınlığınızı başka yollarla da dile getirebilirsiniz bence :) Bölüme kadar merakla bekleyin beni ^-^ 

SİTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin