Merhabalar :) Öncelikle hepinizin geçmiş bayramı kutlu olsun. Umarım güzel bir bayram geçirmişsinizdir. Bölümü Salı gününe ekleyeceğimi söyleyip, Salı'dan çıktıktan birkaç saat sonra eklediğim için özür dilerim ^-^ Yazacaklarımı bitiremedim, bir de araya başka şeyler de girince biraz oyalandım. Ama uzun uzun, dolu dolu bir bölüm oldu. Valla yazarken Alaz'dan aldığım son intikamı düşünerek içimin yağlarını erittim. Umarım sizler de benim kadar mutlu bir şekilde okursunuz bölümü :) Daha fazla uzatmadan sizleri bölümle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar dilerim ^-^
Hale sinirle çıktığı avukatın bürosundan sonra bulduğu ilk taksiye binmişti. İçi içini yiyor, bir şey yapamamanın, hırsını çıkaramamanın acısını yaşıyordu. Lanet olası Alaz ve onun annesinden nefret ediyordu. Onlardan daha fazla nefret ettiği biri varsa o da Zeynep ve onun oğluydu. Hiç hesapta olmayan gayrimeşru çocuktan da nefret ediyordu.
Şirket hisselerinin yüzde kaçının Alaz'ın üzerinde kaldığını öğrenememişti. Fakat hayatı en başında tahmin ettiğinden çok daha farklı bir yöne kaymıştı.
Taksi kalabalık şehir trafiğinde ilerlerken genç kadın çantasından telefonunu çıkardı. Rehberinden aradığı numarayı bularak üzerine tuşladı. Taksiciye radyonun sesini kısmasını söyledikten sonra hattın düşmesini bekledi. Telefon son ana kadar cevaplanmadığında Hale'nin öfkesi biraz daha arttı. Ve karşıdan "Alo," dendiğini duyduğunda sinirle "Neredesin sen?" diye bağırdı.
Telefonun ucundaki kişi güldü.
"Yine formundasın bakıyorum?" dedi.
Hale dişlerini sıkıp boşta olan eliyle alnını ovaladı.
"Bana laf kalabalığı yapma! Neredesin diye sordum."
Karşı taraftan tembel bir iç çekiş sesi duyuldu.
"Nerede olabilirim Allah aşkına? Bu halde dışarı çıkacak halim yok ya."
Hale aldığı cevapla biraz gevşedi.
"Geliyorum," dedi.
"Bir gelişme mi var?" diye sordu telefondaki kişi.
Genç kadın aynadan kendisine bakan taksi şoförüne kaşlarını çatarak bir bakış attıktan sonra "Gelince konuşalım," cevabını verdi ve karşıdan bir cevap beklemeden telefonu kapatıverdi.
Taksi istediği adresin önünde durduğunda Hale ücretini ödeyip arabadan çıktı. Çantasındaki anahtar kalabalığından aradığı anahtarları bulup apartmandan içeri girdi. Leş kokulu koridorlardan yüzünü buruşturarak ilerledi. Asansörün olmamasına içinden söverken dar merdivenleri çıktı. Geçtiği her katta tiksintiyle titredi. Sonunda dördüncü kata ulaştığında anahtarları deliğe yerleştirdi.
İçeriye girip kapıyı arkasından kapattığında karşılayan kimse olmayınca kaşları çatıldı. Evin temizliğinden şüphe duyduğu için ayakkabılarını çıkarmadan içeriye yöneldi. Mutfağın kapısından başını uzattığında arkadan bir çift kol beline dolandı. Hale korkudan yerinde sıçradı. Çığlık atacakken ters çevrilip duvara sabitlendi ve dudakları yabancısı olmadığı dudaklarla örtüldü. Genç kadın bütün gerginliğini bir kenara bırakıp kendisini tüketircesine öpen dudaklara karşılık verdi.
Tutkuları yatışıp nefessiz kalana kadar öpüşen ikili sonunda birbirlerinden ayrıldığında, genç kadının eteği kalçalarının üzerine kadar sıyrılmış, saçları avuçlanmaktan karışmıştı. Adamı itip kendisinden uzaklaştırdığında kaşlarını çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİTEM
Roman d'amourBir kadın, Hayatı zor yoldan tecrübe eden, zor bir karar vermeye itilen, dimdik ayakta kalan... Bir adam, Sevmeyi bilmeyen, henüz yeterince büyümeyen... Bir yabancı, Kadının her anında yardımcı... Ve bir çocuk, Geleceği masumiyetle yıkanmış, geçmişi...