İyi akşamlar efendiiiim :) Söz verdiğim gibi bölüm Pazar bitmeden sizlerle. Arada birkaç sabırsız arkadaşımız çıktı ve yeni bölüm yorumlarında bulundular. Bunun için iki şey söylemek istiyorum. Birincisi, arkadaşlar ben Pazar günü dedim mi, dedim. Pazar henüz bitti mi, bitmedi. O halde neden isyan ediyorsunuz? Diğer söyleyeceğim ise, tüm yeni bölüm isyanlarına. Sevgili arkadaşlar, sizler bölümle ilgili tek kelimeden oluşacak olsa dahi yorumlarınızı bırakmaya üşenirken, 'yb 'ya da 'yeni bölüüüüüm' yazmaya çok özür dileyerek söylüyorum, utanmıyor musunuz? Şahsen ben utanırdım da.
Daha fazla uzatmadan bölümü bırakıp, kaçıyorum. Bölüm yorumlarınıza en kısa sürede döneceğim. İyi okumalar :)
Genç adam geceyi bir otelde uykusuz geçirdi. Sabah ışıkları odasına vurduğunda, dönüp durduğu yatağından kalktı. Üstünde bir önceki geceden kalma kıyafetlerini çıkarıp duşa girdi. Ayıltıcı soğuk suyun altında bir süre kaldıktan sonra çıkıp kurulandı. Yanına getirecek yedek kıyafeti bile kalmadığı için tekrar eski kıyafetlerini giyindi. Hazır olduğunda odaya bir kahve söyledi. Acı sabah kahvesini de bitirdikten sonra otelden çıkışını yaparak, arabasını bankaya yönlendirdi.
Bankaya ulaştığında hiç kimseyle uğraşmadan, doğrudan Ümit Bey'in odasına ilerledi. Adamın kapısı zaten açıktı. Açık cam kapının iç yüzüne iki kere tıklatıp orada olduğunu genç adama belli ettikten sonra teklif beklemeden içeriye girdi.
Ümit Bey Alaz'ı gördüğünde oturduğu yerden kalkıp elini uzattı. Alaz da uzatılan eli tutup sıkarken "Alaz Bey, hoş geldiniz," dedi. Sonra karşısındaki boş tekli koltuklardan birisini gösterip kendi yerine yerleşti.
"Size ne ikram edebilirim?" diyerek gülümsedi.
Alaz ciddiyetle bu teklifi reddetti.
"Bir şey içmeye gelmedim Ümit Bey," dedi. "Dün akşam da belirttiğim gibi kişisel hesabımda bir hareket olup olmadığını merak ediyorum. Sizin için de sorun değilse bunu öğrenebilir miyiz?"
Ümit Bey başını sallayıp, ofis telefonuna uzandı. Tuşladığı bir dahili numaradan karşı tarafın cevap vermesini bekledi. Sonunda cevap aldığında "Odama bir bardak kahve ve bir şişe su gönderir misiniz," dedi. Ardından telefonun alıcısını eliyle kapatıp Alaz'a "Siz bir şey istemediğinize emin misiniz?" diye bir kere daha sordu. Alaz başını iki yana sallayıp, bir kere daha bu teklifi geri çevirdi. Adam elini telefondan çekip "Başka bir şey yok," dedi ve telefonu kapattı.
İşini bitirdikten sonra Alaz'a döndü.
"Hesap cüzdanınız yanınızda mı Alaz Bey?" diye sordu.
"Hayır, Ümit Bey. Hesap cüzdanım ne yazık ki kayıp. Benim iznim olmadan hesaptan para çekilemez fakat yine de içim rahat değil."
Adam başını sallayıp bilgisayarına döndü. Bankayı da daha yeni açtıkları için bilgisayarı açma fırsatı olmamıştı. Önce bilgisayarı, daha sonra da sistemi açıp Alaz'ın hesabını buldu. Hesapta herhangi bir hareket beklemediği için gördükleri ile şaşkına döndü. Gözlerini açabildiği kadar açıp birkaç kere kırpıştırdı. Sonra bir yanlışlık olabileceğini düşünüp, sistemi kapattı. Bir kere daha açtı. Fakat gördüklerinin değişmemesi karşısında bir anda bütün hava üstüne üstüne gelmeye başladı.
Tam da o esnada kapısı çalındı. Elindeki tepsiyle bir görevli içeriye girip kahve ve su şişesini adamın masasına bıraktı ve selam verip odadan ayrıldı. Ümit Bey önüne bırakılanlara görmez gözlerle bakıp Alaz'a döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİTEM
RomanceBir kadın, Hayatı zor yoldan tecrübe eden, zor bir karar vermeye itilen, dimdik ayakta kalan... Bir adam, Sevmeyi bilmeyen, henüz yeterince büyümeyen... Bir yabancı, Kadının her anında yardımcı... Ve bir çocuk, Geleceği masumiyetle yıkanmış, geçmişi...