İyi akşamlar herkese. Final öncesi son bölümdeyiz. Yarın tatile çıkacağım ve bu tatil süresinde sizleri birazcık bekleteceğim. O sırada ben de boş durmayacağım. Final için çalışmalar yapacağım.
Bölüme geçmeden önce aranızdan bazılarına ufacık birkaç sitemim olacak. Öncelikli olan, Sitem'in ilk gününden beri devam eden olumsuz yorumlarıyla hem beni, hem de kendilerini yıpratan okurlarıma. Bir kitabın bütün karakterlerinden nefret edip, kendinize işkence çektirme pahasına neden okumaya devam ediyorsunuz arkadaşlar? Şahsen, ben bana hitap etmeyen bir kitabı okumak için kendimi yormam. Hadi yoruyorum diyelim, sürekli bana ters gelen şeyleri sık sık dile getirip eser sahibini de üzmem. Bunu birkaç kere yapıp, karşılığında pek de sıcak cevaplar almadığımda bir daha yorumlarımda düşüncelerimi tekrarlamam.
Bir diğer konu ise yeni bölüm istekleri hakkında. Zaten bugünle birlikte bir hafta içinde tam üç bölüm yüklemiş olacağım. Ve bir söz verdim. Sözümün ilk aşamasını yerine getirdim. İkincisini de getirmek için dün geceden beri kendimi yoruyorum. Sabah saat dörde kadar bölümün bir kısmını yazdım. Tatil için ufak tefek ihtiyaçlarımı alayım diye günümün yarısından çoğunu dışarıda harcadım. Sonra eve dönüp, nefes almadan kalan yarısını yazmaya devam ettim. Akşam yemeği yemedim. Annemle son akşamım, ama onun yanına geçemedim. Ve daha gün bitmemişken sabırsız birkaç mesajla karşılaşıyorum. Tamam, haklısınız bekliyorsunuz. Fakat ben pazartesi demişken, henüz gün bitmemişken neden acele ediyorsunuz? Bir de kızdığım bir başka şey, bunu yapanların daha önceden bir kere bile varlığından haberdar olmadığım gizli okurlardan olması. 'Yeni bölüm' şeklinde de yazılmaz, o 'yb'dir. Tek başlarına iki anlamsız harf olan bu ünsüzler, bir araya geldiklerinde de Türkçe bir kelime olmuyorlar, arkadaşlar.
Kusura bakmayın. Üzerimde yol gerginliği, sabırsızlıklar yüzünden yarım bırakmak zorunda kaldığım bölümün üzüntüsü var. Bu sebeple kırıcı olmuş olabilirim. Fakat defalarca hatırlattığım şeyleri sürekli yaşamaktan dolayı da ben kırılıyorum. Daha fazla sözü uzatmadan sizi bölümle başbaşa bırakıyorum. Keyifli okumalar dilerim :)
'Umudun yeşerttiğini yıkmaya kimsenin gücü yetmez'
Jean-Michel Guenassia/İflah Olmaz Optimistler Kulübü
Bir zamanlar, dünyanın en güzel hissi, uyuyan bir çocuğun nefesinin tene dokunuşunun bıraktığı histir deseler güler geçerdi Alaz. Fakat Ateş'in uyanmasını beklediği sırada onun nefeslerini kendi yanağında duyumsadıkça ne kadar aptal olduğunu bir kez daha anlıyordu.
Deli gibi korkuyordu. Oğluyla ilk defa yalnız kalmış olduğu için, onunla yüzleşecek olmaktan dolayı deli gibi korkuyordu. Ancak bunun yanında heyecanı da yadsınamazdı. İlk adımlarını atan, yürümeyi yeni yeni öğrenen bir bebek kadar garip hissediyordu.
Eve geldiklerinden beri, Ateş'in yatağının yanında yerde oturuyor, oğlunun uyuyuşunu seyrediyordu. Onun uykusunda kimi zaman gülümsemesine gülümsüyor, kimi zaman kaş çatmasına endişeleniyordu. Onu uykusunda bu kadar huzursuz eden şeyin ne olduğunu düşünüyor, o şey her neyse daha bilmeden ona düşman olduğunu hissediyordu. Oğlunun gerçek hayattaki kahramanı olmak için içinde büyük bir istek duyuyordu. Kendisini onun için bütün kötülüklerle savaşabilecek kadar güçlü hissediyordu.
Ateş uykusunda çok sık hareket ediyordu. Onun bu deli yatışı Alaz'a kendi çocukluğunu hatırlattı. Kendisi ve Ateş arasındaki benzerlikleri bulmaya çalışırken yarım saate yakın bir süreyi daha geride bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİTEM
RomanceBir kadın, Hayatı zor yoldan tecrübe eden, zor bir karar vermeye itilen, dimdik ayakta kalan... Bir adam, Sevmeyi bilmeyen, henüz yeterince büyümeyen... Bir yabancı, Kadının her anında yardımcı... Ve bir çocuk, Geleceği masumiyetle yıkanmış, geçmişi...