≈ 1.Bölüm: Delirmek ≈

14.3K 526 129
                                    


Yerlerin bazıları gerçek yerlerdir. Bazı yerler ise kurgudur.


  Kahvaltıda, ödevi yetiştirmeye çalışıyordum. Tam zamanında bitirmiştim. Hemen bir duş alıp giyindim. Daha durağa gitmeme bir saat vardı. Oturup soluklandım. O arada kitabımı bitirmeye koyuldum. Kitap bugünkü edebiyat sözlüsünde sorulacaktı. Ve ben bunu iki günde bitirmeye çalışmıştım. Yine her zamanki gibi son anda bitirmiştim. Yemin ediyorum kendimi patlamaya hazır bir bombayı imha etmeye yetişir gibi hissediyordum.

  Saate baktım otobüsün kalkmasına yarım saat kalmıştı. Hemen hazırlanmaya başladım. Çantamı hazırlayıp ayakkabılarımı giydim. Kapıyı kilitleyip kulaklığımı çözerken yeni komşum yanımdan siyah arabasıyla geçti. Daha önce onu görmüştüm. Yani yarısını görmüştüm. Yüzünü pek görememiştim. Sadece uzaktan saçlarını görmüştüm gece kadar siyah, dağınık saçları vardı sanırım yirmilerin sonundaydı.

  On yıldır bu mahallede oturuyordum ve buraya hiç kimse taşınmazdı. Genellikle buradan taşınırlardı. Anlayamıyordum bu insanların derdi neydi. Burada her ne varsa insanlar seviyordu.

  Zaten komşumda ayrı bir tuhaftı. Bir aydır buradaydı. Adının Çetin olduğunu biliyordum sadece. Nereden geldiğini bilmiyordum ama öğrenmek isterdim. Çünkü hangi insan nereyi bırakıp ta buraya taşınır merak ediyordum. Ama evinin hemen aşağıdaki yolun sağ tarafında olduğunu biliyordum. Demek ki iki şey biliyormuşum. Ev yıllardır satılıktı. Kitaplarda okuduğunuz veya filmlerde gördüğünüz tahta pervazları olan köşk tipi evlerdendi. O evin içini hep çok merak etmiştim. Ama asla girmeye cesaret edememiştim. Ev, adam gelmeden önce tam bir harabeydi. Ben kendimi bildim bileli öyleydi. Ama gene de evin daha önceden çok ihtişamlı olduğu belliydi. Ben ve arkadaşlarım o eve hep Perili Ev derdik. Ama o perili eve rağmen buradan sıkılmış, bıkmıştım.

  Belki de on yıldır burada oturduğum için sıkılmıştım. Ama gene de anlayamıyordum Özdere'nin nesini bu kadar seviyorlardı. Burada genellikle bir aktivite yapıldığı zaman önce insanlarından duyardınız daha sonra pankartlarda görürdünüz. Burasına bazıları köy bazıları kasaba derdi. Sekiz yıldan fazla zamandır burası ilçe olacak. Ya ne demezsin bende Batman'nin annesiyim. O ben kırk yaşına gelen kadar olacağını sanmam. Buranın insanları da bir tuhaf hayır tanımadıklarından mı yoksa gıcıklığına mı yaparlar anlamadım. Ben gülümseyerek selam veriyordum. O teyze sanki bana babaannesini yemişim gibi bakıyordu.

  Annem işe girdiğinden beri böyle son dakikada çıkardım hep. Ben işte. Normaldir.

  Ne ara durağa geldiğimi anlamadan kendimi banka otururken buldum. O arada sabah Asi Melekler kitabını açıp okumaya başladım. Ben durakta kitap okurken insanların bana tuhaf bir şekilde baktığına emindim. Beş altı dakika sonra otobüs geldi ve bindim. Arka taraflara geçtim ve elimdeki kitabı açtım ve üçüncü kez baştan okumaya çalıştım. Kitaba bir türlü odaklanamıyordum.

  Aklımda dönüp duran rüyayı düşünüyordum. Her zaman tuhaf rüyalar görürdüm. Ama hiç böyle iki ay boyunca her akşam tekrar etmiyorlardı.

  En azından şimdiye kadar.

  Rüyadaki sesi bir yerde duymuştum. Ses çok tanıdıktı sanki onu tanıyor onunla her gün konuşuyor olduğum birisinin sesiymiş gibiydi. Ama değildi. Sesi tanımıyordum. Bunun bir anlamı olmalıydı. Sorun şurada, ne olduğunu bilmiyordum.

  Yol devam ederken düşüncelerim birbirini kovalamaya başladı. Bunlar neden oluyordu? Bir anlamları var mıydı? Yoksa hepsi birer saçmalıktan mı ibaretti? Belki de deliriyordum. Ya da beynim bana oyun oynuyordu. Rüya... Belki de aklımın bana oynadığı bir oyundu. Yani öyle olmasını umuyordum. Eskiden de böyle rüyalar görmüştüm. Beynim korku filmi gibiydi. Bu yüzden böyle rüyalara –kâbus diyelim– alışıktım.

Alevdeki Melek (Yasaklı Kanat Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin