16. Bölüm: Başarısız

2.6K 192 4
                                    


Multimedya: Sweet Dreams (Are Made Of This) 


   2 hafta sonra...

  Kerim kollarından sürüklenerek götürülüyordu. Adam çırpınsa da kolunu milim bile oynatamıyordu.

  "Bırakın beni! İstediklerinizi yaptım. Ne istiyorsunuz benden!" Adamı hiç umursamadılar. Resmen koridor diyarında gibiydi. O koridordan bu koridora sürükleniyordu. Bir evin içinde olduğunu düşündü. Ama o kadar korkmuştu ki olanlara bir anlam veremiyordu. Tam arabasına binecekken başına bir darbe almıştı ve bir şey bile hatırlamıyordu. Ardından uyandığında, bu iki adam onu sürüklüyordu.

  Kerim anlamıyordu. Bir iş adamını o kadar kişi arasında nasıl kaçırmışlardı, nasıl buna cesaret etmişlerdi.

  Sonunda siyah, iki metreden biraz daha uzun, yanlara açılan bir kapıya vardılar. Kapının yanındaki adamlar onları görünce hemen kapıları açtılar. İçeri girdiklerinde kendi evinden büyük bir odayla karşılaştı Kerim. Odada altın ve kahverengi renkleri hakimdi. İçeri girdiklerinde kapı arkasından kapandı. Ve ilerideki kahverengi çalışma masasının önüne geldiklerinde Kerim'i masanın önüne attılar. Kerim zorlukla artık ona ağır gelen başını kaldırdı. Masanın arkasında oturan adam sigara içiyordu. Onun hemen kimin olduğunu anlamıştı. Adamın sıkılmış ifadesi, safir gözleri, beyaz teni ve olduğundan daha genç göstermesi, tavırları, Kerim'e olan bakışları... Ve daha bir sürü şey... Adamın yüzü korkunun şekil bulmuş haliydi. İnsanı tir tir titretiyordu.

  "Evet, haklı olabilirsin Kerim istediğimiz her şeyi harfi harfine yerine getirdin. Fakat..." diyerek adama yaklaştı ve onun önünde eğildi. "bir o kadar da zararın oldu."

  Adam ayağa kalkıp masasının arkasındaki yerine döndü. Kerim ölmek istemiyordu. "Bunu düzeltebilirim. Bana izin verin. Lütfen. Ne isterseniz..." korkudan titreyen sesini adamın sert korkutucu sesi böldü.

  "Zamanı geri getir o zaman"

  "Ne? Efendim affedersiniz ama anlamadım."

  Adam önüne geldi ve eli boğazını sıkarak onu yukarı kaldı. Kerim çırpınıyordu belki kıskaç gibi elinden kurtulurum diye. Ancak adam sandığından daha güçlüydü. Ayakları yere değmiyordu. Nefes alamamakla beraber başı ağırlaşıyordu. Gözleri tepeye gelince, gölgesi tavana yapışmış kıvranıyordu. Nefes alamayışı vücudunu uyuşturdu. Başı gittikçe patlayacak gibiydi, gözlerinin içinde yaşlar oluşmaya başladığını hissetti. "Kız dönüşmüş aptal!" diyerek adamı bıraktı.

  "Bunu bilmeliydin! Ben seni bu yaratıkları bul ve dönüşmelerini engelle diye görevlendirdim. Ve senden öğreneceğim şeyi adamlarımdan çok geç olduğunda öğreniyorum!" öyle bir bağırıyordu ki evde deprem olduğu sanılırdı.

  "Zaten bir adamım bana ihanet etti. Onun evine Kanlı Hayat'ı gönderdim fakat bulamadım." dedi ve biten sigarasını söndürüp masanın çekmecesinden yenisini aldı. Nasılsa bin kırk yaşında bir vampirdi. Ardından aklına gelmesi gereken kişi tam o zaman geldi.

  Ama önce şu Kerim denilen insanla ne yapacağını düşünmeliydi. Onu yaşatırsa, ne zararlar verebileceğini kendisi bile bilemezdi. Bu insanlar o kadar açgözlü ve aptaldılar ki, her şeyin içine bir aksilik karıştırıyorlardı. Ama insanlar bile o yarı melek bozuntularından daha iş görüyorlardı. Onları öldürmesinin sebebi kişisel değildi. Ama o yapmazsa Kara Kanatlar işlerini bitirirlerdi. Onun öldürme şekli daha acısızdı en azından...

  "Efendim, ona isteğiniz üzerine not bırakmıştık. Ama kendisi sanırım notumuzu dikkate almadı. Kızı önemsediğini sanmıyorum." diye çıkarımda bulundu Yekta. Yekta'yı Kıraç getirmişti. Onunla küçük bir kapışma yaşamış, daha sonra Yekta'nın yalnız dolaştığını öğrenince – ve güçlü bir vampir olduğunu anlayınca – onu liderine getirmişti. Fakat Yekta fazla sadık çıkmış Kıraç'ı desteklemek yerine klanına sadık kalmıştı. Lider akıllı çocuk diye düşündü.

  Aslında kendisi "Lider" denmesini istemişti. Çünkü önceki hayatından hiçbir şey hatırlamıyordu. Adını bile. Ama dönüştükten sonra uyandığında, herkes ona saygı duyar olmuştu. O da bunu fırsat bilip kullanmıştı. Efsaneye göre Saf Vampir kanı yani Nermani kanı taşıyordu. Ki bu kan sadece dünyada üç kişide olabilirdi. Biri kendisiydi. Diğerleri umurunda bile değildi. Nasıl olsa koskoca dünyada bula bula Türkiye'yi mi bulacaktı. Bu yüzden içi gayet rahattı. Olması gerekenden çok rahat.

  "Oğlandan bir haber var mı?" dedi Lider.

  Yekta "Hayır efendim. Ama dönüşümü tamamlayamamış olabilir. Yine de araştırıyoruz." dedi.

  "Güzel. Emin olmakta fayda var." sigarasının dumanını üfledi. Sarı saçlarını karıştırarak başını üzgün bir biçimde iki yana salladı.

  "Bak Kerim, daha önce başarısız olmuştun. Ve yanlış hatırlamıyorsam seni bir daha yapmayacağına söz verdiğin için affetmiştim. Doğru mu?" Adam karşısında yerde diz üstünde dururken başını yukarı aşağı salladı. "Madem böyle bir söz verdin tutman gerekir değil mi? Kesinlikle. Ancak karşıma geçip bana kızın güçlendiğini ve bizi uğraştıracağını hatta belki bir takım şeylerin bizim dışımıza çıkabileceğini söylüyorsun! Ayrıca bir de o yetmezmiş gibi kızın Kıraç denilen hainle iş birliği yapma ihtimali var. Bunu hiç düşündün mü?" adam zangır zangır titremekten başka bir şey yapmayınca "Düşündün mü?!" diye tekrar bağırdı. Adam belli belirsiz başını iki yana salladı.

  Lider kalktı ve adama yaklaşırken şu sözleri söyledi:

  "O zaman senin bu kafaya ihtiyacın yok." diyerek adamın boynunu tek bir harekette kırdı.

  Lider ellerini silkeledi ve yerdeki cesedin yakılmasını emretti. Ardından odasına o iğrenç Zera'yı ve yanındaki haini bulabilecek tek adamı çağırdı. Kızın cesedi ya da dirisi fark etmese de kızı görmek istiyordu. Ona meydan okuyan ve bir vampiri kandırabilen bir Zera'yı görmek istiyordu. Neden bu kadar çabuk dönüştüğünü öğrenmek istiyordu.

  Onun kim olduğunu bilmek istiyordu.



Selam:) Ben geldim. Kerim'e ne olduğunu takanı sanmam ama bu salakları da göstereyim dedim. Umarım beğenmişsizinizdir. Yorum ve oyları boş bırakmayalım dostlarım. Sizi çok seviyorum. Görüşürüz. <3<3<3

Alevdeki Melek (Yasaklı Kanat Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin