27. Bölüm : Yanlış Büyü Doğrudur Belki

1.4K 124 4
                                    

Arkadaşlar biliyorum geç oldu ama diğer bölüm yarın gelebilir. Bir özür hediyesi. :)

Keyifli okumalar...

Multimedya: Halsey-Ghost 

**************************************************

    Mutfağa girdiğimde tamam, ne istiyor bu benden? Diye düşündüm. Az daha orada dursaydım, çakıl renkli gözlerine parmağımı sokacaktım. İyileştiriyordum işte, daha ne istiyordu bu? Yardım etmem gereken bir şey daha varda söyleyemiyor mu acaba? Serhat, kaba, küstah, fazla rahat, kendini bir şey sanan, türü yüzünden kendini yenilmez gören, kinci, aptal, burnu havada olan bir sülük olmasa ona gönül rahatlığıyla yardım ederdim. Ama bu özelliklerin hepsini bol bol barındırıyordu. Ve bu benim için ebedi bir nefrete yol açıyordu. Elimdeki bezi sinirle sıktım. Daha ne kadar bu işkence sürecekti? Birkaç saat daha? Akşama kadar? Bir gün daha? Bir hafta, bir ay? Bir ay aklıma gelince korkudan ürperdim. Eğer o bir ay evimde kalırsa Gece Cadıları'ndan olurdum. Elime bulaşık süngerini aldım ve üstüne deterjan sıktım. Suyu açtım, ardından bulaşıkları yıkamaya koyuldum. Bulaşıkları yıkarken, onu nasıl daha çabuk iyileştireceğime dair düşünüyordum. Ne kadar çabuk iyileşirse o kadar çabuk kurtulurdum.

    Bulaşıkları bitirdikten sonra ellerimi havluyla kuruladım ve hemen annemin odasına girip büyü kitabını aldım. Aslında tam bir büyü kitabı sayılmazdı. Annem yaptığı büyüleri buraya yazardı. Yani kitaplardaki Cadı Meclisi veya Büyü kitabı gibi saçmalıklar yoktu. Leras'ların hepsi kendi halinde olurdu. Kimse kimseye karışmazdı. Kitabı odama götürdüm. Annem kendiliğince bir içindekiler adında bir yer oluşturmuştu. Hemen iyileştirme kısmı için orta sayfalara baktım. Kan akmasını durdurmak, kesilen yarayı dikme, Yarık yaralarını iyileştirme, panzehirler, yanma...

    Yanmayı gördüğüm anda büyük gözlerimi daha da açarak okumaya başladım. Ama Serhat normal bir insan değildi. Yani yazanlar işe yaramayabilirdi. Bu riski almaya değer miydi ki?...

    "CEMRE!" Salondan Serhat'ın sesini duyduğum an odamdan ok gibi fırladım.

    Serhat tişörtünü çıkarmış büyüyen yarasına bakıyordu. Evet büyüyen yarası. Yara bütün göğsünü kaplayacaktı neredeyse. Serhat şaşkınca kendisine bakıyordu. Ondan farksız değildim. Hemen yanına gittim ve yaraya dokundum. Geldiği zamandan daha taze duruyordu yara. Merhemin işe yaraması lazımdı. "Ne yaptın kızım sen bana?!" diye bağırarak sitem etti. Bir şey diyemezdim. Haklıydı.

    "Bilmiyorum... İşe yaraması lazımdı." dedim çaresizce.

    "Ne demek bilmiyorum? Hani iyileştirecekti beni? Ah!" dedi ve kalbine dokundu. Kalbini güçlendirebilirsem onu da yeniden iyileştirebilirdim belki. Elini tutup kalbinden çektim. "Gevşe biraz. Kendini bırak." dediğimde tereddüt etse de kendini sonunda bıraktı. Sesli nefesini duydum. "Nefesini düzelt." dedim. Elinden geldiğince düzeltti. Bu benim için yeterdi.

     Her Leras'ın bir büyüde diğer insanlardan daha azla yeteneği olur. O büyüyü doğuştan yapar. Benimde "Kalbin Kuvveti" adlı büyüydü. Bu büyüyü Elizya'ya da yapmıştım. Onda işe yaramış ve başı bir nebze olsun iyileşmişti. Buna aynı zamanda "Kızıl Kalbin Gücü" diyorlardı. Çünkü büyünün aurası kırmızıydı ve bu renkteki büyü auraları çok nadirdi. Eğer ölçüsünde yaparsanız kişinin iyileşmesinde faydası olurdu. Eğer ölçüyü kaçırırsanız, kişinin kalbini patlatabilirdi. Az yaparsanız da sizin gücünüzü emmekten başka bir şeye yaramazdı. Kısaca tehlikeli bir büyüydü. Normla bir insanda, büyüyü beş veya altı dakika yapmanız gerekir. Ama Serhat bir vampirdi. Onun ölçüsün bilmiyordum.

     "Canın ne kadar yanıyor?" dedim şefkatli bir sesle.

    "Bilmiyorum... Ah!" dedi inleyerek. "Serhat lütfen... Bana yardım etmezsen seni iyileştirememem." dedim ve elimle koltuğa tutunarak önüne çöktüm. Elimi koltuğa koyduğum an elimi tutup sıktı. Çok güçlüydü. Buz tutmuştu eli. Gücünü hissettim. Elimi kırmamak için çabalıyordu. Canının ne kadar yandığını gücünden buldum. Elimi çekmeye çalıştım ama elim, o kadar güce rağmen tek bir milim bile kıpırdamadı. Büyüyü tek elle yapamazdım. Tekrar denedim. Bırakmamakta ısrarcıydı. Başka çarem kalmamıştı. Tek elle yapmak zorundaydım. Tekrardan "Gevşe ve nefesini düzenle..." dedim ve yine gevşedi. Elimi kalbine doğrulttum ve sözleri söyledim.

   "Kalp yaşa, beslen

    Kendini iyileştir, güçlen

    Beden senin elinde, kanı yaşat

    Bedene güç ver, ruha güç ver

    Gücün eşsiz, kalp sonsuz"

    Ben bu sözleri söylerken ona hafif bir titreme geldi. Devam ettim çünkü rahatlıyor görünüyordu.

    "Yaşa ve beslen; iyileştir ve güçlen

    Bedeni bırakma, ruhunu parçalama

    Ruhu topla, kan yarat, bedeni iyileştir

    Ruhuna güç kat, gücü tut

    Ellerimi gör ve bedene güç ver

    Yaşa ve beslen; iyileştir ve güçlen

    Yaşa ve beslen; iyileştir ve güçlen"

    Sözleri birkaç kez daha tekrarladım. Kendine geldi. Biraz gevşedi ve koltukta uzandı. Gözleri kapalıydı. Elimi hâlâ bırakmamıştı. Bitkin düşmüştü, bende öyle. Bu büyüyü yapmak bütün enerjimi alıyordu.

    "Neden iyileşmedim?"

    "Sen normal bir insan değilsin. Ve hiç, bir vampiri iyileştirmeye çalışmamıştık. Üzgünüm. Bununla biraz iyileşirsin."

    "Nereden biliyorsun? Belki bu da insanlar içindir." dediğinde, "Elizya'da işe yaramıştı. Şu vurduğun zaman var ya?" dedim iğneleyici bir sesle. "Lütfen o konuyu açma Cemre." inleyerek bunları söylerken bile elimi bırakmamıştı. "Elimi bırak artık." dediğimde yavaşça bıraktı. "Biraz uyusam olur mu?" dedi. "Olur. Uyuman lazım zaten."

    Annemi arardım ama o işteyken ona büyülerden bahsedemezdim. Bende oradaki tekli koltuğa oturdum. Ve bir şey olur diye nöbet tutmaya başladım.

    Orada da uyuya kaldım.



   Diğer bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalın dostlarım. 

Alevdeki Melek (Yasaklı Kanat Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin