Kalbimdeki amansızca güç yerçekimine karşı yukarı çıktı, yanında bedenimi aldı. Acıyı kanımın her damlasında hissediyordum. Şarkının her harfi vücudumda çalkanıyordu. Acı dolu çığlığımı bastım. Öfkem, hırsım, üzüntüm, nefretim... Hepsi bu çığlıkla savruldu. Yıldızlara doğru giden duygularım bana geri döndüler ve içimde hepsini iki katına çıkardılar. Yavaşça indim.
İçimde bir güç vardı. Artık her şeyi yapabilecek gibi, dünyayı yok edebilecek kadar gücüm varmış gibi hissediyordum. Güçlenmiştim.
Tekrar havaya yükseldim; bu sefer daha farklıydı. Havada süzülen bir yaprak gibi hissediyordum kendimi. Yaprağım daha da hızlandı; hızlandıkça korkuyordum. Hızım artık çok fazlaydı, hâlâ kendimde değildim. Annemin o çığlığı aklıma gelince öfkem bana güç verdi. Artık bir vampir kadar hızlıydım. Rüzgârla yarışır haldeydim. Lider'in rüzgârı, benimle yarışıyordu. Neredeyse bayılmak üzereydim. Hiçbir ses yoktu, kalp atışlarım hızlanmıştı, kanımın bütün vücudumda delirmişçesine koştuğunu biliyordum. Alçaldım, o kadar alçaktan uçuyordum ki, onun rüzgarı saçlarımı havalandırıyor, saçlarımı tarıyordu. O, beni fark edene kadar aynı ilerliyorduk, beni fark edince daha da hızlandı bu benim zorlanmama neden oldu tabi. Onu yakalamazsam intihar ederdim. Onu öldürmek için yaşayacaktım, ta ki onu öldürene kadar.
Hızlan Elizya. Hızlan! Başka çaren yok. Hızlan. Onu öldür. İntikamını al, HIZLAN!
Hızlandım, o kadar hızlıydım ki vampirlerle kolaylıkla yarışabilirdim. Aşağı doğru inişe geçtim. İndiğimde karşıma geldi. Yüzündeki korku ve şaşkınlığı açıkça görüyordum. "Korktun mu? Aslına bakarsan bende öyle... Ama beni en çok korkutan ne biliyor musun?" şaşkınlıkla suratıma bakıyordu.
"Elbette bilmiyorsun. Sevdiklerimi kaybetmek. Kıraç gibi, Serhat gibi... Babam gibi... Annem gibi!" diye bağırdım en sonunda. "Annemi öldürdün sen! Peşini bırakır mıyım sence?"
"Elizya evet, bir sürü insan, vampir, cadı, kurt adam öldürdüm ama emin ol birini öldürdüysem kabul ederim. Anneni ben öldürmedim. Şimdi git ve birbirimizden uzak duralım. Barış yap-"
"Barış?" diye bağırdım. "BUNCA YAPTIĞIN ŞEYDEN SONRA BANA BARIŞTAN BAHSETME ADİ HERİF!" kızmaya başlamıştı. Umurumda değildi, ben öfkemden delirmek üzereydim.
"Nermani ha? Sen dünyanın en güçlü vampirlerinden birisisin. Neden benimle uğraşıyorsun? BENDEN NE İSTİYORSUN SEN?!" Ona yaklaşmaya başladım, geri çekiliyordu. Kanatlarımda bir karıncalanma hissettim. Aldırmadan, ona yaklaşmaya devam ettim. "Sen adi, inatçı, korkak, iğrenç bir yaratıksın. Böyle yaratıklar ölmeli, sence?"
"Bence de." dedi ve kayboldu. Etrafıma bakındım, yoktu. Rüzgâr, etrafımda dönüyordu. Birden beni boğazımdan kaldıran bir el hissettim. Önümde duruyordu, ona aşağıdan bakıyordum. Nefes almak için onun elini gevşetmeye çalıştım. Ben daha başaramadan beni bir yere fırlattı. Yere çarptığımda zonklayan başımı tuttum ve kalkmak için yerden destek aldım. Onun için yavaştım, ben daha kalkamadan karnıma bir tekme savurdu. Ağzımda kanın doluluğunu hissettim. Canım çok yanıyordu, tekrar tekrar tekme atıyordu. Yerde top gibi kıvrılarak kendimi korumaya çalıştım. Onun darbelerinde kurtulmak için yerde kıvrandım. Dayanacak gücüm çok azdı. Bir tekme savurduğu anda bacağından tuttum, onu düşürdüm ve diz kapağına elimi bastırdım. Kalan bütün gücümü kullandım, dişlerimi sıktım ve kırılma sesini duyana kadar dayanmaya çalıştım. "AAHH!" diye çığlığı basarak dizini tuttu. Dizini kırmıştım. Bir anda kalktım; hızlıca kalktığım için karnıma sancı girdi. İki büklüm olarak karnımı tuttum. Ne yaparsam canım yanıyordu. Zorlukla başımı kaldırdım ve onu karşımda dizini düzeltirken buldum. Nasıl ayağa kalkmıştı? O bir vampir, sen nasıl dönüştüğünde kırılan kolunu düzelttiysen o da bacağını düzeltir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alevdeki Melek (Yasaklı Kanat Serisi-1)
FantasyYasaklı Kanat Serisinin 1. Kitabıdır. Bir yarı Melek. Yani Zera. Kendinden nefret eden bir kızken, Kara Kanatlar'ın avı olan bir kızın hikâyesi. Vampir Tarikatından ayrılan asi bir Vampir. En yakın arkadaşından bile saklanmayı ba...