31. Bölüm: Alevin Yangını

1.5K 132 3
                                    


Keyifli okumalar...

Multimedya: Demi Lovato: Heart Attack


  "Sen ve beceriksizliğin... Seni gebertmeliydim! Kendimden nefret ediyorum." dedim sinirlenerek. Sinirlerim tepemdeydi çünkü Yekta Lider'in izini kaybetmişti. "Ortak bir yanımız oldu işte." şimdide bana artistlik mi taslıyordu? Yaptığı hata yetmezmiş gibi... "Yekta bir iyilik yap ve koca çeneni kapa!" silahın namlusunu kafasına bastırdım. Aklıma kaçarken gördüğüm bir tuhaflık geldi. "O fırtına normal miydi? Kara Kanatlar geldiğindeki fırtına" dediğimde bir an başını bana çevirdi, yola bakarken, "Hayır değildi. Onlar geldiğinde, bazı şeyler ortaya çıkarmış. Lider anlatırdı. Bazı felaketler; bir deniz kenarındaysan sel olabilirmiş, bazen yangın, kar dolu bir yerdeysen çığ, bazen fırtına... Böyle şeyler işte..." bir sorum daha vardı:

"Neden vampir hızı kullanmadınız?"

"Engellediler. Yani sanırım. Bilmiyorum, kaçmayalım diye yapmış olabilirler." diye tahmin yürüttü. Sol eliyle başını kaşıyordu. "Yani sizi kontrol edebiliyorlar... Öyle mi?" gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. "Evet, maalesef edebiliyorlar. Sende öyle sanırım..." dediğinde ona anlamaz gözlerle baktım. "Neden bahsediyorsun sen? Ben bir şey yapmadım." dediğimde tek kaşını kaldırarak bana baktı. "Açıkça söylemek gerekirse, daha önce hiç kimse beni bu kadar... korkutmamıştı." dediğinde hafifçe gülümsedim. "Usta olduğum bir iş. Normaldir Yekta'cım, duygusallığı bırakıp hızlanır mısın?" bunu söylediğimde gaz pedalına yüklendi.

Dakikalar sonra Yekta konuştu, "Lider birkaç yüz metre ötededir büyük ihtimal." dedi ve devam etti. "Elizya,"

"Ne var?" dedim sertçe. Kontrolün bende kalmasını istiyordum. "Vampir olmanı isterdim." niye dedi ki şimdi bunu? Ne istiyor benden? Ne ki bunun anlamı? Korkmalı mıyım? "İyi bir şey mi bu, yoksa kötü mü?"

Gülümsemesi ay ışığında gözlerime yansıyordu. "Kim için iyi, kim için kötü olduğuna bağlı."

"Bilmecelerle oynayacak zamanım yok Yekta. Ne anlatmak istiyorsan söyle." namluyu bastırdım. "Bana kalsın... Elizya." gülümsemesi kötü ve sinir bozucuydu. Konuyu değiştirip, kontrolü ele almam lazımdı. "Sesimi kes ve sür şu arabayı korkak vampir." dedim, "Ayağını gaz pedalında çekme bile. Bak kel adamın sonu ne oldu?" diye ekledim.

   "Fikrimi değiştirdim. DUR!" yavaşça durdu ve bana baktı. "Yine ne oldu?" diye sitem etmeye başladı. Şimdiye dek silahın emniyeti kapalıydı. Açtım.

  Silahı alnının ortasına doğrulttum. Alnının ortasında sertçe bastırdım. Sanki namluyu ne kadar bastırırsam, o kadar acı çekecekmiş gibi geliyordu bana. "El... Elizya. Ne ya... yapıyor... sun sen ?" diye kekeledi. Ölümden korkan bir vampir ha? Bu çok saçma. "Engelleri kaldırıyorum." diye cevap verdim.

  Derin bir nefes aldı. Sanki ölümü kabullenmiş gibiydi. "Nasıl gideceksin ha?" beni merak etmiyordu. Sadece kafamı karıştırıp çıkış yolu aramaya çalışıyordu. "Bir yolunu bulurum. Senden nasıl kurtulduysam, onuda yolunu bulurum." diye cevap verdim ve sahte bir gülümse yaydım yüzüme. "Senin gibi bir melek iyilik yapmalıydı, sen onlardan biri değilsin." dedi.

  "İzin verseydiniz belki yapardık." sesim sert ve boğuktu "Unutma ben yarı insanımda. Sizde onların kanlarını sömürüyorsunuz. Ben yaşamak istiyorum Yekta. Yaşamak için elimde ne gelse yapmaya hazırım." onu biraz süzdüm "Seninse zamanın doldu."

  "O zaman cehennemde intikamım için seni bekliyor olacağım." bir kaç saniye nefeslerimizi dinledik.

  Sonunda "Yeter vuracaksam vur beni." diye bağırdı Yekta.

Alevdeki Melek (Yasaklı Kanat Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin