Multimedya: Halestorm - Mayhem
Kızın düşüncelerini okumak zor olmamıştı. Benim gözlerime baktığında onun insan olmadığını anlamıştım. Başka nerede böyle parlaklık olurdu ki? Arabadan yavaşça çıkmadan önce biraz daha ona baktım ve düşüncelerini okumaya başladım. Ancak kesik kesiklerdi. Niye ki? Daha önce bu başıma gelmemişti. Yine de yüzümdeki ifadeyi korudum. Ne kadar zorlansam da...
Bu da kim? Gözleri... Gözlerine benziyor. Niye... Bakıyor? ... Kıraç'a benzer biri.
Son cümlesini duyduğum an arabadan yavaşça çıktım. Kız gözlerini hem korkuyla, hem öfkeyle, hem ne yapacağını bilemez halde, hem de plan yapar gibi, hatta kibirle gözlerini bana dikmişti. Sanki bir şey yapabilirdi ya...
Gözlerini iyice bana dikti. Kilitlenmiş gibiydi. "Ne işin var burada senin?" dedi, sesi titriyordu. Bir süre cevap vermedim. Hareketlerini incelemeye çalıştım; biraz tedirgindi, elleri hafifçe titriyordu, sonra birden gözleri kısıldı. Bir dakika boyunca bana öyle baktı. Ardından büyük bir kibirle çenesini hafif bir şekilde kaldırdı. Kendine güveni gelmişti besbelli. "Sana ne işin burada dedim!" her kelimeyi vurgulayarak söylemişti. Sesi yankı yapmıştı. Artık sinirlenmeye başlamıştım. Tam ona doğru, burnumdan soluyarak bir adım atmıştım ki, beynim tepe taklak oldu ve birden kendimi hızla gelişen bir saçmalığın içinde buldum.
Her şey hızla olmuştu, kız ellerini kaldırdı ve üzerime göremediğim bir dalga geldi. Boş anıma geldiği için, geriye doğru bir ağaca sağ kolumu çarpıp yoluma devam ettim. Ardından başka bir ağaca çarpacağımı bilerek, hemen arkamdaki ağaca bir tekme atıp ağırlığımı yukarı verdim ve kızın şaşkın gözleri önünde, elimi yere koyarak, kalkmak için güç aldım. Takla atıp yere inmiş oldum. Kız geriye doğru adımını attı ve o kaçmadan ben onun arkasına geçip geriye döndüğünde yüzüme bakmasını sağladım. Kibiri ve kendine olan güveni birden duman gibi kaybolmuştu. Kız korkuyla karışık merakla geriye yürüdü.
Yüzümdeki öfkeyi hissedebiliyordum. Kahverengi saçlarım alev almadığına şaşırmıştım. Kimse bana böyle bir şey yapamazdı! Özelliklede ne olduğu belirsiz bir cılız kız...
"Kimsin sen!" diye bağırdım ona doğru. Hâla geriye gidiyordu. Dişlerini sıkmış bir şekilde bana bakıyordu.
Titrek ama bir o kadarda tek düze sesiyle kekelemeye başladı, "Asıl se-sen ki-kimsin? Bu-burada o-o-olmamalısın" hâlâ bana meydan mı okuyordu? Yürek mi yemişti bu kız?
"Nerede olacağımı senin gibi sürüngen bir insana soracak değilim. Cevap ver kimsin sen?" dedim bağırarak.
"Sen kim olduğunu söylersen bende söylerim."
"Pazarlık yapacak durumda değilsin küçük hanım." yavaşça ayağa kalktı.
"Cemre."
"Nesin sen?" diye bağırdım.
"Adını söyle." Bu kız inatçı keçiydi resmen.
"Serhat. Şimdi söyle nesin sen!"
"Bağırma duyabiliyorum." gözlerimi devirerek ağzımı açtım ama beni yerimden çivileyecek sözleri söylemekte erken davranmıştı.
"Ben bir Leras'ım."
Donup kalmıştım. Hiçbir kılımı bile kıpırdatamıyordum. Boğazımdan cıva dökülüyor gibiydi. Bu kız nadir bulunan bir yaratık olduğunun farkında mıydı acaba? Ya da birinin hassas noktasına bıçak sapladığının? Ah Kıraç ah! Onun yüzünden başıma gelmedik kalmamıştı. Kıraç benden nefret ediyordu ama gidip Elizya'nın bir arkadaşını bulmamı istemişti. Bunu o tartıştığımız gece söylemişti. Sonra da ortalıktan kaybolmuştu. Elizya ile beraber. Hayır, kızın başını da derde soktu. Zaten kafası milyonlarca şeyle meşguldü bir de bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alevdeki Melek (Yasaklı Kanat Serisi-1)
FantasyYasaklı Kanat Serisinin 1. Kitabıdır. Bir yarı Melek. Yani Zera. Kendinden nefret eden bir kızken, Kara Kanatlar'ın avı olan bir kızın hikâyesi. Vampir Tarikatından ayrılan asi bir Vampir. En yakın arkadaşından bile saklanmayı ba...