Gece rüyamın içinde tıkırtılar duydum. Gittikçe çoğalıyor gibiydiler. Yataktan kalktım odamın ışığını açtım. Hiçbir şey yoktu. Bu sefer koridora çıktım. Ses içimdeki korkuyla beraber arttı. Artan sese doğru geldiğimde salonda buldum kendimi. Sesler kesildi. Anneme söylemezdim çünkü bir ayine gitmişti. Evet Gece yarısı ritüeller yapılırdı ve o bunlara katılmak zorundaydı. Salona sağ salim vardım.
Ama Serhat yoktu.
Fısıltıyla "Serhat." diye seslendim. Ses çıkmadı. Biraz daha bekledim. Gittikçe korkmaya başlamıştım; Serhat yoktu, ses geri gelmişti ve gecenin bir yarsında koridor girişinde durmuş, bir vampiri arıyordum. Evet, bu gerçekten korkutucuydu. Tekrar seslendim ama nafile. Belki de gece olduğu için kendim yapıyorum bunu. Eğer öyleyse Serhat nerede?
Mutfağa geldiğimde tek düşüncem buydu.
"Beni mi merak ettin?" diye bir ses gelince hemen arkamı döndüm ve dönerken tökezledim. Ödüm kopmuştu.
"Sen karabasan mısın oğlum? Ne geziyorsun evin içinde gece gece?" Dedim nefes nefese. Serhat gülerek "ben bir vampirim akıllı cadı. Gece benim hayatımın parçası. Unuttuysan?" Hâlâ gülüyordu.
"Gülme be! O sesleri niye çıkardın öyleyse? Onlar yüzünden uyandım ben." Birden yüzü endişeli bir hal aldı. "Ne sesi?"
"Hani dolanırken tıkır tıkır sesler çıkardın ya."
"Cemre ben lavaboya elimi yüzümü yıkamaya gittim. Burada değildim-Kahretsin! Cemre koş odana gir, koş!" Onunla beraber bende telaşlandım. Tam salondan çıkarken "Arkadaşımın benden kaçacağı günlerde gelmiş demek!" sesi işittim. Kahretsin!
Arkamı döndüğümde camın yanındaki dolabın yanından kısa, koyu saçlı bir kız çıktı. Yüzünü görmesem de kim olduğunu biliyordum. Birden ışıklar açıldı ve Serhat anında Zeynep'in arkasındaydı. Zeynep onun nefesini hissettiği anda ona dönüp arada mesafe yarattı. "Kim bu pis herif ve gece yarısı senin yanında ne işi var? Ah, doğru bir vampirdi değil mi?" Yutkundum, Serhat'la bakıştık. Başını iki yana sallıyordu yavaşça. "Sadece şaka yapıyordu. O benim kuzenim Serhat. Bu da Zeynep... arkadaşım." deyince kendimi hem suçlu hem de tuhaf hissettim. Sonuçta Serhat'ın gerçek kuzeni kayıptı ve arkadaşımdan çok fazla şey saklamıştım. Tamam, Leras olmamı saklamaya alışmıştım ama Elizya'nın hayatta kalması, Elizya'nın melek olması ve evimde bir vampiri iyileştirmem... çok, fazlaydı. Yetmişti artık.
"Zeynep sana söylemem gereken bir şey var-" bunu dediğim an Serhat yanıma gelip kolunu omzuma attı ve "Aslına bakarsan Cemre... o biraz hasta, benim de ailem şehir dışında olduğu için küçük kuzenimin yanına gelmek istedim." Dediğinde ona tuhaf tuhaf baktım. Zeynep "bu panjurlar niye kapalı peki?"
Serhat hemen yalanı yapıştırdı. "Dedim ya hasta. Hasta olduğu için biraz hassaslaştı. Güneşi görmek istemiyor. Size birer içecek bir şey getireyim." dedi. Kolumu bir anlık sıktı ve bıraktı. Sonra da mutfağa gitti.
Tedirgindim. Ben onun kadar hızlı yalan uyduramazdım. Zeynep hala sinirliydi. "Otursana." dediğimde oturdu, bende oturdum. Biraz rahatsız oldum, ellerimle oynuyordum.
"Elizya nerede, Cemre?" dediğinde nefes alamadım. Yavaşça başımı çevirip ona baktım. "O..." diyebildim sadece. Boğazım kurumuştu. Şu an bir mucize lazımdı. Düşün, düşün... "Cemre, gelir misin?" Serhat bana seslenince ona şükrettim. Ve hemen içeri girdim. Arkamdan Zeynep'in gelmediğine emin oldum.
Mutfağa girdiğimde Serhat lavaboya dayanmış nefes almaya çalışıyordu. "İyi misin?" derken çöp kutusunun yanında duran boş kan torbasına gözüm takıldı. Lavaboda da birkaç damla kan vardı. Gördüğümü anlayıp suyu, damalar gidinceye kadar açtı. Boş kan torbasını alıp çöpe attım ve kâğıt havluyu aldım, buruşturup üstüne attım. Kızgınlıkla Serhat'a "O buradayken bu aptallığı niye yaptın şimdi? O da peşimden gelebilirdi!" Bir hışımla bana döndü ve vampir hızıyla aramızdaki mesafeyi kapattı. Yüzü bembeyazdı ve gri gözleri öfkeyle kızıllaşmıştı. Dudaklarında kan vardı. "Senin kanını içmemek için kendimi zor tuttum ve bir insan geldiğinde ne yapmamı bekliyorsun?! Ne yapsaydım onun sıcak kanını mı içseydim bunu mu isterdin?" diye fısıldadı. Kızgınlığıma hâkim olamadım ve bir tokat atmaya çalıştım. Bileğimi sıkıca tuttu ve sıkmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alevdeki Melek (Yasaklı Kanat Serisi-1)
FantasyYasaklı Kanat Serisinin 1. Kitabıdır. Bir yarı Melek. Yani Zera. Kendinden nefret eden bir kızken, Kara Kanatlar'ın avı olan bir kızın hikâyesi. Vampir Tarikatından ayrılan asi bir Vampir. En yakın arkadaşından bile saklanmayı ba...