Multimedya: My Darkest Days - Save Yourself
Ölümüm bu şekilde olmayacaktı. Hayır. Ben melektim değil mi? Vampirleri yenebilirdim. Kendimi, kanatlarım olmadan havada uçabiliyorken hayal ederken buldum bir anda. Bunun gerçek olmasını çok isterdim.
Olacağını bilmeden istemiştim.
Birden kendimi havada süzülürken buldum. Rüzgâr çevremde yapraklarla beraber dönüyordu.
Dönüşümdeyken içimde bir şeyin çürüdüğünü hissetmiştim. Dönüşümdeyken bir şeyin bedenimden ve ruhumdan ayrıldığını hissetmiştim. Ama şimdi bir şeylerin içime dolduğunu ve o dolup taşarken gücümün arttığını biliyordum. Hissediyordum... Görüyordum...
Kargaların gaklaması kulaklarımı doldurdu. Başımı haififçe kaldırdım ve gökyüzünü kapatan yüzlerce karga ile karşılaştım. Hepsi beni korumak için gelmişlerdi.
Yaşadığım bu muhteşem gücün zevkiyle başımı yana attım ve kendimi serbest bıraktım. Rüzgâr bedenimle bir dans ediyordu. Uçuşan yapraklar kollarımı, yüzümü ve bacaklarımı gıdıklıyordu. Biraz daha çevremde dönerek yükseldim. Silah seslerini boğuk duyuyordum. Ama hiç biri yakınıma yaklaşamıyordu. Rüzgar mermileri de alıyor ve onları da döndürüyordu. Tenime geldiklerinde, ürpertiden başka hiçbir şey yapamıyorlardı.
Kanatlarım kendiliğinden açılmak istedi. Ama vahşice bir istek değildi bu. Usulcaydı, rica eder gibi... Ricaları o kadar güzeldi ki, kabul etmemek elde değildi. Kanatlarım hızlıca ama bana saygı gösterircesine ortaya çıktı.
Kanatlarım açıldığı anda, rüzgar dağıldı ve bütün vampirleri toza dönüştürdü. Rüzgarla beraber, sanki birer kumsalmış gibi tuzla buz oldular. Sadece karşımda Lider vardı artık. Yere indim yavaşça. Ayağım yere dediği anda toprağın enerjisini hissettim. Sanki ben onun annesiymişim gibiydi.
Lider bana dehşetle bakıyordu. Onun yüzündeki ifade beni korkuttu. Arkamda bir turuncu ışık vardı. Kanatlarım karıncalanıyordu yine. Arkama baktım.
Dönüştüğüm güne geri dönmüş gibiydim. Ama en büyük sorun ve ikimizi de şaşırtan şey, kanatlarımın yanmasıydı ve tek bir acı yoktu. Yağmur damlaları yüzüme düşmeye başladı. Yaz yağmuru? Bu tuhaf... Ve kanatlarım yanmasına rağmen yağmur damlaları, benim yangınıma karşı koyamazdı. Düşünce beni daha çok korkuttu, sanki gerçek olduğunu teyit eder gibiydi düşünce. Kanatlarım yanıyor... Kanatlarım yanıyor... KANATLARIM YANIYOR! Acı yoktu, sadece içimdeki haz yükselmişti. Kanat çırpmak için hareketlendim.
Kanat çırptığımda dünya ateşle kavruldu. Her yer yanıyordu. Ateş her şeyi yutmuş onları dans ettirmek için çırpınıyordu. Ateş beni çevrelemiş, bana kraliçesi gibi davranıyordu. Hiçbir şey göremiyordum, ateşten başka hiçbir şey dünyaya gelmemişti sanki. Sadece ateşle ben vardık, sadece ikimiz bu dünyayı yönetebilecek güçteymişiz gibi. Olması gereken buymuş gibi... Ama bu olmamalıydı. Lider neredeydi? Çığlıklar duyuyordum sadece. Beynimin bir kurmacası mı yoksa gerçek mi olduklarını kavrayamıyordum. Fakat çığlıklar dünyanın yer kabuğunu sıyıracak derecede yırtıcıydı. Benim kulaklarımı patlatmış gibi hissediyordum. Çığlıklar nereden geliyordu böyle?
Ateş yavaşça görünmez olduğunda, yok olduğunda sorumun cevabını aldım.
Önümde bir kül yığını duruyordu.
Ve Lider'in yüzüğü külün içinde parlıyordu. Bir insanın kül olmuş hali vardı yerde... "Lider..." dedim titreyerek. O... şimdi öl-öldü mü? Bin yıldır yaşayan bir vampiri öldürdüm ben. Dünyanın en güçlü vampirini... Yere çöktüm ve küle bakmaya başladım. Her yerim tir tir titriyordu. Ağzımı açamıyordum.
Hani, bazı anlar vardır da gerçek olmadığına inanırsınız, bir hayal zannedersiniz. Kısa bir an sadece. İşte bu da o anlardan biriydi. Bir vampiri öldürmek şöyle dursun, en güçlü vampiri öldürmüştüm. Bu kadar kolay olmamalıydı. Ben onu öldürmüş olamazdım.
Ne yani bin yıllık bir vampiri öldürmek bu kadar kolay mı olmuştu? Dikkatli bakınca o olduğunu görebiliyordum. Korkuyordum, bu ateşten, yaptığımdan... Artık her şey değişmiş miydi? Artık peşimde vampirler olmayacak mıydı? Artık rahatlamış mıydım? Katil miydim artık?
En önemlisi, ben neydim? Ne yaptım? Çimlere uzandım ve kendimi bıraktım. Karnımda inanılmaz bir sancı vardı; kolumda dalların oluşturduğu çizikler vardı; yorgundum ve başım ağrıyordu. Aslında her yerim ağrıyordu.
Acıları şimdi hissetmem tuhaf değildi. Adrenalin bunları yok etmiş olmalıydı o sıra. Nedense içimde bir yerlerde rahatlama hissi vardı. Bir başka yerde de korku.
Ya ölürken doğruyu söylediyse, ya o yapmadıysa ve Dezar yaptıysa? Ama bunu neden yapsındı ki, ona hiçbir şey yapmamıştım. O benim evimi neden yaksın ki? Koskoca Tanrılardan biri neden benimle uğraşsın?
Neden yanmıyordum? Neden ateşle bir bağlantım vardı? Hem beni ölüme sürüklemiş hem de beni hayata döndürmüştü. Ateş hem ölüm hem de doğumdu. Bunu biliyordum. Ben ölmüştüm ve ateş sayesinde yeniden doğmuştum. Ateş yenilikti. Ateş bir kaderdi, benim kaderimdi. Kader bana alevdeki bir melek olduğumu göstermişti. Alevin meleği olduğumu... Alev hem benim hayatımı bitirmiş hem de yepyeni bir hayat başlatmıştı. Ateş benim hayatımdı, bende onun içindeki melektim.
Alevdeki Melek.
Ölmüş ve yeniden doğmuş, öldürmüş ve yaşatmış, nefret etmiş ve affetmiş, güçlü olmuş ve pes etmiş, yaralanmış ve sağlam kalmış, aşık olmuş ve kin gütmüştüm.
Herkesi kaybetmiş ve kazanmıştım.
Bu artık benim savaşımdı. Savaş kazanılmalıydı. Ne olursa olsun. Bana yaşattıklarının intikamı alınmalıydı. Eğer Lider doğru söylüyorsa, bir Fersuna acılar içinde ölecekti.
Kalktım ve doğuya baktım. Sanki hiçbir şey olmamış gibi, güneş doğuyordu. Sanki bir kız alevin içinden doğmamış gibi. Alevdeki melek hiç olmamış gibi. Güneş gözlerimi kamaştırarak dünyayı aydınlatmaya gelmişti. Ve bunu çok iyi başarıyordu. Sanki inadıma doğacakmış gibiydi, hâlbuki ben ölsem de doğacaktı güneş. Sadece ben bunu göremeyecektim o kadar.
Güneş yepyeni hayatımla beraber doğuyordu. Önünden ise bir kaç karga geçiyordu.
Artık gerçek savaşın bu olmadığını hissediyordum. Savaşım yeni başlamıştı.
Sırlarla dolu bir hayatım olduğu kesindi. Ve ben bu sırları ortaya çıkaracaktım.
Ölene dek. Durmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alevdeki Melek (Yasaklı Kanat Serisi-1)
FantasyYasaklı Kanat Serisinin 1. Kitabıdır. Bir yarı Melek. Yani Zera. Kendinden nefret eden bir kızken, Kara Kanatlar'ın avı olan bir kızın hikâyesi. Vampir Tarikatından ayrılan asi bir Vampir. En yakın arkadaşından bile saklanmayı ba...