Bölüm 13

1.8K 96 11
                                    

Hayır bu kesinlikle kaderin bana bir oyunu !!!

Hiçbir şey söylemedim ve odamın kapısını açtım. "Çıkar mısın?"

"Sen benim evimden beni mi kovuyorsun küçük fahişe !?"

"Hayır sadece konuşmak istemiyorum. "

"Biliyo musun sen sadece küçük fahişe olarak kalacaksın. Bu konakta da Bulut'un kalbinde de. Çünkü sen ne ipek olabilirsin ne de onun gibi asil olabilirsin. İşte böylesine layıksın hep. " dedi ve kapıdan geçmesi için çekildiğim sırada suratıma tokat attı.

Şok içinde ona baktım. "Sen naptığını sanıyorsun Buket !"

Kahkaha attı ve odayı terk etti. Hala kapıya şaşkınlıkla bakıyordum. Bu bir eşek şakası olmalıydı.

Yok kesinlikle kanlarında şiddet barındırıyorlar bunlar ailece. Bu kadarı fazla saçmaydı.

İstemsizce gözlerim doldu. Hayır karabulutun acıları yanında hiç acımadı bu tokat. Ama kalbimi acıtmıştı. Bir kadın olarak beni anlamasını beklerken o beni yermeyi tercih etti.

Hem nedir şu ipek olayı ! Bitmedi gitti. İpek yukarı ipek aşağı !

Düşüncelerime dalmışken elinde ufak bir çantayla ayşe girdi ve kapıyı ardından kapattı.

"Mısra iyi misin ?"

Artık nasıl perişan görünüyorsam endişelenmişti.

"İyiyim. Sen onları bırak ben hallederim canım çok teşekkür ederim. " kısık çıkan sesim bir şeylerin yolunda gitmediğini anlatsada bir şey söylemeden üzgün bir şekilde odadan çıktı.

Kapıyı kilitleyip tişörtümü çıkardım. Aynanın karşısında poşetin içinden çıkardığım merhemi sürmeye başladım. Ön tarafım kolaydı ama sırtımdaki yaraların bir çoğuna yetişemediğim için süremedim.

Sürme işlemini tamamladıktan sonra yavaşça tişörtümü giydim.

Sonra yatağa geçip uykuya teslim ettim kendimi.

Tık tık !

Kapı sesiyle aniden uyandım. Sese gereğinden fazla korktum. Malum karabulut delirtti sinir sistemimi.

"Kim o ? " Diye sordum korkuyla karışık uykulu sesimle.

"Hanım ağam yemeğe beş dakikaya gelmezse.." Deyip sustu kapıdaki ismini bilmediğim bir kadın.

Yataktan kalkıp kapıya gittim ve kilidini çevirip açtım. Karşımda orta yaşlarda tülbentli başı öne eğik bir kadın vardı.

"Hanım ağa ne dedi ?" Diye sordum. Yani devamını duymak istediğimi belirtmek ister gibi.

"Kusura bakmayın ama hanım ağam eğer yemeğe beş dakikaya gelmezse zıkkım yer dedi. " kadın mahçup bir şekilde kafasını eğdi.

"Tamam teşekkür ederim. " dedim ve kapıyı kapattım.

İyi madem bende inmem. Zıkkım yermiş miş. İyi yerim !

Ama düşüncelerime zıt olarak karnımdan gelen uğultular sinirlerimi bozdu. Tabi adam akıllı kahvaltı edemedim. Sonra karabulutun işkencesi derken yemek yüzü mü gördüm.

Hemen inmeye karar verdim ve çıktım odadan. Umarım beş dakika dolmamıştır.

Aşağıya indim merdivenlerden ve sabah kahvaltının kurulu olduğu yere geldim.

Bu sefer masada beş kişiydiler. Karabulutta vardı. Baş köşede Resul ağa onun sağında Zilal hanım ve karşısında kızı Buket, Buketin yanında Burak oturuyordu. Burağın hemen karşısında Karabulut oturuyordu. Tek boş yer bile yoktu. Sadece Rezul ağanın karşısı olan diğer baş köşe hariç.

Zehirli ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin