İlkinde acıdığı gibi bu kez canım acımamıştı. Daha iyi hissettirmişti. Ve daha sonra karabulut beni göğsüne yaslamış ve uyumuştuk.
Sabah gözlerimi açtığımda onun kollarının arasında olmak ilk başta korkutsada her şeyin düzelebileceğini düşündürmüştü bana.
Ve tam bu sırada karabulut hızla açtı gözlerini. İlk önce bana şaşkınlıkla baktı. Sonra sanki ateşmişim gibi hızla kollarının arasından itti beni.
"Senin koltuğunda olman gerekiyordu yılan koynumda değil !" Diye tısladı.
"A..ama dün g..gece-"
Diye kekelerken söylediği sözler kalbime bir kez daha hançer saplatmıştı "dün gece ne ? Sonuçta benimde ihtiyaçlarım var ve seninle ihtiyaçlarımı gideriyorum. Daha fazlası değilsin. Olamazsında. Sen ipek gibi karım olabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun yılan. Ve zaten dün geceki gibi sarhoş olmadığım zamanlarda seninle birlikte olmayı midem kaldırmaz. " dedi ve yataktan kalkıp banyoya girdi.
Ne bekliyordum ki ?
Kaç gün olmuştu bu adamın ellerindeki zindanımda geçirdiğim günler ? Annemin ve abimin acaba ne halde olduğunu bile bilmiyordum. Ve o adam bana bu acıları yetmezmiş gibi daha kötülerini ekliyor her gün. Tam ona güvenmek isterken başka yüzünü gösteriyor. Belki de artık gözümü açmam gerekiyor. Kendime gelip bu haksızlığa baş kaldırmam gerekiyor. Ama bunu nasıl yapıcam ? Asıl önemli olan bu. Bunu şu şartlar altında elimi kolumu sallayarak yapamam. Yapabilmem için farklı yollara ihtiyacım var. Zeki olmam gerek. Düşman edinmek yerine dost edinmeliyim belki de karabulutu. Veya başkasını..
Tam düşüncelerimle savaşırken banyonun kapısından çıktı karabulut. Bende duş almak için yerimden kalkarken aklıma gelen fikirleri hayata geçirmeye koyuldum. Sesimi masum tutmaya çalışarak konuştum.
"Bende duşa girebilir miyim?"
Bu soruyu beklemiyormuş ve aksini yapıp kalkıp banyoya giderken yine canımı acıtmayı planlıyormuş gibi duran surat ifadesiyle şaşkınlıkla kalktı kaşları. Birkaç saniye daha durduktan sonra saçma sapan bir şey söyledi. Evet gerçekten saçma.
"Neden ?" Bunu sorabilen bir insanın vicdanını veyahutta başka bir sıfatını incelemeye gerçekten gerek var mıydı ?
Sonuçta duş almak için sorabilecek çok yüce bir soru 'neden' değil mi ?
"Çünkü şuan duş almaya ihtiyacım var. "
"Pekala izin veriyorum. " dedi ve dolabına yöneldi.
Kendimi öfkeme kaptırmamaya gayret ederek hızlı hareket edip banyoya girdim.
Çıkarken kendimi o adamın sözlerine hazırlayarak çıktım. Ama şükürler olsun ki odadan çoktan çıkmış. Bende rahatlayarak dolaba yöneldim. Pembeli çiçeklerle bezenmiş yarım kollu uzun bir elbiseyi çıkarıp giydim. Saçlarımı taradım ve olduğu gibi kurutmadan bıraktım.
Bugün bu odadan çıkmaya karar verdiğim için pembe babetlerimi de ayağıma geçirip kapıya yöneldim. Sanki ilk defa çıkmış gibi hissediyordum. Aşağı katta bulunan salona ilerledim. İçeri girdiğimde Zilan hanım bej rengi koltuk takımının başında ciddi bir ifadeyle oturuyordu. Yani kadın televizyona bile düşmanmış gibi bakmayı becerebiliyorya helal olsun ! Hemen yanındaki tekli koltukta da Resul ağa gazete okuyordu.
"Merhaba " dedim usulca. Evet şuan gerçekten ne diyeceğimizi bilemediğimiz o anlardan birini yaşıyordum.
Resul ağa hemen gazeteyi bırakıp samimi olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümseyip konuştu. " kızım nasılsın. Kızlar bir grip geçirdiğini söylediler. Bende rahatsız etmek istemedim. Daha iyisindir inşallah. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehirli Ömür
RomansaCehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha yakıldı, öyle ki beyazlaştı. Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve karanlıktır . Bu ateşe de Nar-ı sevda yani Siyah ateş denilmektedir. O siyah ateşin üzerinde ge...