Bölüm 20

1.7K 80 1
                                    

O günden sonra iki gün geçmişti. Karabulut geceleri odaya geldiğinde uyuyor numarası yaptım. Ve iki gece de aynı şekilde gelip belimden tutup beni kendine çekip uyudu.

Ertesi sabah da yine her zamanki gibi uyandığımda yoktu. Ben uyanmadan gidiyordu.

Duştan sonra hemen hazırlandım. Sarı dizime kadar olan mini eteği ve yeşil tül gömleğimi giydim. Yeşil sandalet giyip odadan çıktım.

Fatma elinde çaylarla geçerken durdurdum onu.

"Ayşe nerede ?"

"Aşağıda bahçede gelin ağam. Bir istediğin varsa ben yardımcı olayım. "

"Yok canım teşekkür ederim " diyip merdivenlerden indim.

Bugün planımı uygulayacaktım.

Ayşe bahçede maydonoz topluyordu.

"Ayşe " diye seslendim.

"Mısra senin burada ne işin var !?"

"Ayşe çok kötü bir şey oldu !?"

Ayşenin hemen rengi sarardı. "Noldu Mısra !?"

"Resul ağa benimle konuşmak için arka bahçeye çağırdı. Konuşuyorduk ki birden fenalaştı. Ambulansı ara dedi. Hemen bu tarafa geldiğimde ilk seni gördüm. Hemen ara !"

"Nee!? T_tamam " diye kekeledi ve cebinden telwfon çıkardı.

"Ya da dur Ayşe. Ben adamcağızı yalnız bıraktım. Koş sen yanına git ben hemen arayayım ambulansı ver telefonu !"

"Evet evet doğru söylüyorsun !" Hemen telefonu elime tutuşturdu "ben gideyim acele et !" Koşarak uzaklaştı.

Fazla zamanım yoktu. Hızla 155 i tuşlayarak bahçenin uzağına koşmaya başladım.

"Alo 155 polis imdat buyrun!"

"Yardım edin !" Hadi ama Mısra daha iyisini yapabilirsin !

"Noldu hanımefendi !??"

"Ben Mısra Gencer ! Şuan Mardinde Midyattayım. Bulut.." Neydi bunların soyadı. Hı evet Eroğlu ! "Bulut Eroğlu tarafından kaçırıldım !"

"Hanımefendi emin misiniz bu yalan bir ihbar değil dimi ? Söyledikleriniz çok ciddi şeyler !"

"Hayır hayır doğru söylüyorum lütfen yardım edin !"

"Tamam hanımefendi sakin olun hemen bir ekip yollayacağız oraya !"

"Lütfen alın beni nolur aileme iyi olduğumu sö-" derken telefon elimden çekildi ve fırlatıldı.

"Sen napıyorsun Yılan !"

Karabulutun öfkeli gözleri ve her an beni boğmaya hazır ellerine baktım.

"Lanet olsun " diye fısıldadım.

Şuan tek çarem acele etmeleriydi..

"Cevap ver ne yapıyordun !? Kimi aradın !?"

Pekala telefonu parçaladığına göre henüz bilemeyecekti. Hiç sesimi çıkarmadım.

Tabi karabulut durur mu saçıma yapıştı elleri ve aşağı doğru çekti. Kafamı yukarı doğru kaldırıp inledim.

"Konuş Mısra ne yaptın !?"

Çok öfkeliydi. Ama söyleyemezdim. Belki de kurtulmamın tek çaresi o polisler olacaktı. Ağzımı açmadım. Bu sefer diğer eli sırtımdaki yaraya dokununca "Bulutt.." Diye inledim.

Evet ona ikinci kez Bulut diyordum. Garipti.

Ve o an saçımı tutan eli gevşedi. Kafasını daha da eğdi bana doğru. Ben daha ne olduğunu anlamadan dudakları dudaklarımı örttü. Bu sefer daha farklı daha tutkulu öpüyordu. Ve bir kaç dakika sonra kendimi kaptırdım. Sırtımdaki eli belimi kavrayıp daha da kendine yapıştırdı. Diğer eli ise saçlarımı okşuyordu. Bu istemsizce bu sefer daha farklı bir duyguyla inlememe sevep oldu. Ve bunu bekliyormuş gibi hızını arttırdı.

Zehirli ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin