Bölüm 22- Geçmişin Yükü

1.8K 71 1
                                    

Okul kantininde sinem ile oturuyordum.

"Sinem dün yine Utku evin önüne kadar geldi. Abimle tehdit ettim ve bir şeyler zırvalayıp zar zor gitti. "

sinem telaşla kafasını kaldırınca gülümsedim. sesim tedirgin çıktığı için hemen endişelendi. çünkü o gerçekten benim herşeyim :)

"Ne dedi sana !?" fazla telaşlı gelen sesine şaşırmışta olsam kafa yormadım.

"Hata yapıyorsun, o iki yüzlü, seni mahvedecek gibi bir çok şey.. ama kimden bahsettiği konusunda bir fikrim yok."

yüzünde bir rahatlama oluştu cümlemi bitirince.

"Aman salla şu salağı " dedi umursamazca.

"Sinem sen emin misin.. yani... yani onun beni yatağa atıp bunu herkese paylaşıp beni rezil edeceği ile ilgili söylemlerinde-"

sinem hızla lafımı kesti " :mısra bana inanmıyorsan dene ve gör dünyanın kaç bucak olduğunu. sana metin ile olan konuşmalarını duyduğumu söylüyorum ve sen ısrarla inanmak istemiyorsan git ve utkunun yatağını ısıt !"

"sinem ne diyorsun sen !? sadece sordum neden bu kadar büyük bir tepki verdiğini anlamıyorum !"

hiç ses çıkarmadan telefonuna döndü. genelde bir konuda tartıştığımızda hep bunu yapardı ve bende ısrar eder gönlünü alırdım. ama bu kez bir şey demeden yerimden kalktım ve lavaboya yöneldim. arkamdan kalkma zahmeti bile göstermedi. belki de haklıydı yine. kafam çok karışmıştı.

nihayet ikinci kattaki lavaboya geldiğimde düşüncelerimden uzaklaşmaya çalıştım ve bir kabine girdim. bir kaç dakika sonra sesler arttı.

" Berk sana okul saatlerinde aramamanı söylemiştim seni aptal!"

bu..bu sinemdi. acaba ne olmuştu. elim kabin kapısına gitti sinemin yanına çıkacakken adımlarımı donduran sinemin ağzından ismim çıkması oldu.

"Mısra'nın aklı bulanmaya başladı. biliyorsun ki buralarda durmam gerekiyor onun kafasının karışması benim zararıma olur. "

ne demek istiyordu bu ?

kısa bir sessizlik sonrasında sinemin karşı tarafı dinlediğini anlamam uzun sürmedi.

"kahretsin gerçekten evlendiklerine inanamıyorum. o zaman planı hızlandırsak da şuan için bir şey yapamayız."

kim eveleniyor ?

"Berk saçmalama ne yapmamı bekliyorsun ? kız Dokuz canlı çıktı kurduğum tüm planlardan sağlam çıkıyor. ne yapayım elime silahı alıp beynini mi dağıtayım? hem ölmemesi gerekiyor bunu biliyorsun. aksi halde durum işimize yaramaz."

kelimeleri kafamda birleştirmekte güçlük çekiyordum. ama sinemin birşeyler çevirdiğine emindim. Utku haklı mıydı yani ?

kahretsin ! nasıl göremedim !

"hayır berk hayır. sana o adamı istediğimi söyledim. ve sen şimdi gelmiş karşıma onunla evlendiklerini söylüyorsun ! ben bu salak kıza kaç yıldır bunun için mi katlandım. Mısra benim Eroğlu'lardan alacağım intikamdaki yolum olacaktı. ama sen salak gibi bunca planın içine edildiğini mi söylüyorsun ! canın cehenneme-"

hızla kabinden çıkmamla cümlesi yarıda kaldı. beni görünce buğday teni mümkünmüş gibi daha da koyulaştı, kahverengi gözlerine bakıp pişmanlık görmek istedim. ama o sadece keyifsiz bakıyordu.

"siktir." diye fısıldadı ve telefonu kulağından çekti.

"Mısra ?" yani utanmadan yüzüme bakıp bana sesleniyordu lanet kadın !

"Siyah saçlarını elime dolayıp seni şu aynaya fırlatmamam için bir sebep söyle sinem !"

sözlerimle milim bir duygu oynaması bile yaşamadan bana bakmayı sürdür "beni dinle yoksa canını yakarım !"

ne diyordu bu ? kafayı yemiş olmalı !

onunla daha fazla konuşmamak adına hızla lavaboyu terk ettim. arkamdan seslenmedi bile. sadece "berk beni iyi dinle" dediğini duydum çıkarken.

hılza okulun otoparkına indim ve kayra'nın bugün zar zor ondan aldığım arabasına atlayıp okuldan çıktım.

yolda telefonuma gelen mesajla duraksadım.

sinemdendi mesaj " ben utku hakkındaki gerçeklerden bahsediyordum. olayı istediğin yöne çekme ve beni dinle"

ne kadar umursamaz bir cümle!

hızla yola devam ettim.

"Lanet olsun !" Hızla direksiyonu yumrukluyordum. Hayır kendimi kaybetmemeliydim. Direksiyonu sımsıkı sardım. Ellerim titremeye başlamıştı. Ne zaman öfkelensem böyle olurdu. Ve kayra hep dalga geçerdi Titrek diye..

Çalan telefonu kim olduğuna bakmadan ahizeye yerleştirdim.

"Canım benim.." Arabamı dolduran Sinem'in sesi ile direksiyonu istemsizce daha da sıkı tuttum.

"Ne var Sinem !"

"Mısra bana kızıyor olamazsın değil mi ? Hayır yani senin gözünü açtım diye en yakın arkadaşına hatta kardeşine sırt çeviriyorsan bu sesin tercihindir. Ve ben seni o pislik adamlardan bile kurtardım hatırlarsan. "

Neden hep yaptığı iyilikleri hatırlatıyordul ki !?

"Sinem şuan iyi değilim lütfen sonra konuşalım !"

"Hayır Mısra konuşacağız ! Sen bana güvenmiyor musun ? "

Hayır ! Artık Sinem'e güvenmiyordum...

duyduklarım kesinlikle başka bir şey olduğu konusunda beni uyarırken sinemin sözlerine güvenemezdim.

düşüncelerime dalmışken arkamdaki araba dikkatimi çekti.

Arkamdaki araba habire selektör yakıyordu. İlerdeki boş alana çektim arabayı en son. Arkamdaki arabada hızla önüme çekti ve içinden beş kişi birden çıkıp arabama doğru gelmeye başladılar. İnmek için uzandığım kapı kolundan elimi çektim ve gaza basmak için hareketlendiğim sırada kapım sertçe açıldı. Adamlardan ikisi kollarımdan tutarak çıkarttılar beni.

"Allahın belaları kafayı mı yediniz siz !!!? Bırakın beni !??"

Beni duymamış gibi davrandılar ve kendi araçlarına bindirdiler. Hızla giden arabanın içinde söylediğim hiçbir şeyi dinlemediler. Sonra mor boyalı kocaman bir villanın önünde beni arabadan sürükleyerek indirdiler.

Çığlıklarıma umarsamaz davranmaya devam ederken evin bahçesine sürüklediler.

Yüzünü görmediğim bir adam gelip suratıma tokat attı. Ve bu diğerlerininde başlaması için bir işaretti. Çünkü hepsi bir anda vurmaya başladılar.

ve gerisi bir toz bulutundan ibaretti...

Zehirli ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin