Yosun gözlüm ....
onu görünce içime gerçek anlamda nefes çekebildiğimi anladım. Günlerdir Utku'nun evine yapacağımız baskın üzerinde çalışırken hep bunu hayal ettim. O'nu sağ salim göreceğimi hayal ettim. Belki beni bu noktaya getiren vicdanımın sesi belki de başka bir şey. Hiçbir şey umurumda değil, çünkü sonunda onu gördüm ..Bitkin, zayıf, hırpalanmış.. ve alışkın olduğum korkulu gözler .. onu bu şekilde görmem bile sevinmemi sağlayabiliyor. Çünkü onu başka şekilde görmedim ki. O hep korktu benden. Hep böyleydi. Ama intikamım ve öfkem gözümü kör etmişken farkedemedim onun savunmaya ihtiyacı olan küçük bir kız çocuğu olduğunu... gözümü kör eden intikam bu küçük kızı mahvetti.
Utku'nun yanına gelmesini, ona yakınlaşmasını delici gözlerle izlerken benliğime söz geçiremedim ve büyük bir çatışmaya mehal verdim. Kan gölüne dönen koca bahçede gözlerim onu aradı. İlk hedefim olan Utku'nun kolundan ve bacağından vurulduktan sonra duyduğum hazdan asıl hedefimi unuttuğumu fark edip onu aradı gözlerim.
Hemen ileride bir delikanlının kucağında hızla ilerlediklerini görmemle silahımı kaldırmam bir oldu. Tam tetiği çektiğim sırada koluma vurulmasıyla farklı bir yere ateş etmiş oldum. Hırsla vurana döndüğümde Burak'ı görmeyi beklemeiyordum.
"Napıyorsun lan it ! Kızı götürüyor !!"
Hala beni zapt etmeye çalışan Burak hırsla konuştu " salak mısın lan sen !? Anlamıyor musun hala yıkıyorsun !! Kızın abisi o ! Eline ne geçecek onu vurunca geri zekalı ! Daha da nefret edeek senden !"
Söyledikleri ile dona kaldım. Az kalsın.. ben...
"Ben.. bilmiyordum.."
"Abi hep öfke ile hareket etme. Bırak gitsinler, sende sakinleş-"
Sertçe omzundan ittim ve hızla onlara doğru koşmaya başladım. Gidemez. Ben git demeden gidemez !
Onları durdurmam ve bana çıkışmaları öfkemi kamçılarken korku ile inleyen Mısra'ya kaydı gözlerim. Ve istemsizce irkildim. Bu kızın hali... ben ne hale getirdim...
Ve yetmezmiş gibi attığı çığlık vücudumu resmen dondurdu. Elimden düşen silah, susan silahlar, tutulan nefesler, donakalan onlarca belkide yüzlerce adam.. hepimizi sarsan bitmeyen bu çığlık belki de en çok beni korkuttu.
Onu kaybedemem...
" Mısra'm korkma bak benimlesin. Vermedim, vermeyeceğimde. Kendine gel" abisinin sakinleştirmek için söylediği sözleri duyduğunu bile sanmıyordum. Abisi çimene indirip konuşmaya çalışıyordu fakat o çığlık atıp sarslıyordu.
Yere yanına çömeldiğim sırada annesi ve abisi sinirle bana baktı. Tam konuşacakları sırada elimi kaldırıp susturdum " şimdi sırası değil ! Gerçekten kötü niyetim yokk !"
Cümlemi bitirmemle nerden geldiğini anlamadığım bir yumruk burnumu adeta kırdı acıyla inleyip serdemce bakarken abisinin öfkeli sözlerini hakettiğimi düşündüm.
"Ulan sikerim senii !!!! Lan senin mi kötü niyetin yok ! Daha ne yapacaksın lan ibne !"
"Oğlum dur ! Kardeşini görmüyor musun ? Bişeyler oluyo titremeye başladı !"
Hepimizin gözü Mısra'ya döndüğünde bilinçsizce titreyişlerine çırppnmalarınında eşlik etttiğini gördük. Ve bu durum iliklerime kadar üşümeme sebep oldu.
Annesi ve abisi birşeyler söyleyip sakinleştirmeye çalışırken ben öylece izliyordum. Eserimi... vicdansızlık eserimi...
Ama böyle izlemekle hiçbir şeyi düzeltemezdim. Kısık ve güven vermesini umduğum bir sesle mırıldandım " ne olur beni dinleyin.."
Henüz sesi biraz dinmiş olan Mısra'nın yüzünü ova abisi, kemiklerimi etlerimden ayırmak istercesine baktı. Annesi zaten beni dinlemiyordu bile. Enazından abisi henüz üzerime atlamamışkrn konuşmaya devam ettim.
"Biliyorum her şey çok kötü. Ama dinlemelisiniz. Yaptıklarımın savunulacak bir tarafı yok ama bunların sebepleri var. "
Mısra'yı bırakan adam hızla ayağa kalktı " hangi sebep bir kadını bu hale getirmek için yeterli olabilir hayvan herif !"
Cümlesini bitirir bitirmez yüzüme yediğim yumrukla yeri boylamam kaçınılmaz oldu. Nasıl ifade edeceğim gerçekleri ? Nasıl ?
"DURUN!"
Burak'ın sesi ile daha da asabileşmiş olan adam hızla ona döndü " ne o sende mi partiye katılmaya karar verdin !?"
Burak sakinleştirmek ister gibi iki kolunu da kaldırdı ve tane tane konuşmaya başladı " bilmediğiniz çok şey var. Abim hata yaptı. Ama inanın sebepler çok korkutucu. Kardeşin güvende değil dostum. " şaşkınca ona bakan adamın biraz olsun dinlediğini görüp devam etti " kardeşinin geçirdiği kazanın arkasında kötü şeyler yatıyor. Her şey birbiri ile bağlantılı. Bak sana söz veriyorum kimsenin kılına bile zarar gelmeyecek. Oturup konuşmamız gereken çok şey var."
Adam annesine ve kardeşine doğru baktı usulca. Kadının kollarında yatan baygın Mısra'yı gördükçe yüzündeki ızdırap arttı "sözlerinin hiçbiri kardeşimin bu halini düzeltmeyecek. Şimdi defolun gidin !"
Her ne kadar sinirlendirmek istemesemde yattığım yerden konuşmama engel olamadım " geçmişindeki tek belanın ben olduğumu mu sanıyosun? Birileri bu kıza zarar vermek için onun adını kullandı. O yüzden bu haldeyiz. Peki sadece bana mı zarar verdiler sanıyosun ? Kimbilir kaç kişi daha Mısra'dan intikam için gelecek! Sakince konuşmalıyız!"
Sözlerimle kafası iyice karışmış olan adam usulca başını eğdi ve bir süre sonra kaldırdı "tamam konuşacağız. Ama polis eşliğinde. "
Şaşırma sırası bize gelmişti işte şimdi.
"Kardeşimi artık kimse benden alamaz. Anlattıklarından sonra da önce de. Hiç farketmez. Bunu aklına kazı. "
Kendimi tekrar zemine bırakıp gökyüzüne baktım. Arkamızdan birsürü adamın sesleri gelirken bizler susmuştuk. Evet dinleyeceklerdi ve belki de birçok yalanı ortaya çıkaracaktık. Ama net olan bir şey vardı ki, ben yosun gözlü o kızı mahvetmekle kalmayıp kendime de kötülüklerin en büyüğünü yapmışım.
Yosun gözlü minik kıza kalbimi kaptırdım ve şimdi bildiğim gerçek yüzüme hızla çarptı.
O kız asla benim olamazdı artık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehirli Ömür
RomanceCehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha yakıldı, öyle ki beyazlaştı. Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve karanlıktır . Bu ateşe de Nar-ı sevda yani Siyah ateş denilmektedir. O siyah ateşin üzerinde ge...