Bölüm 3

4.2K 153 18
                                    

Bir hafta boyunca hastanede kaldım. Tabi öncesini saymazsak..

Bu süre boyunca abim ve annem biran bile yanımdan ayrılmadı. Kayra ona abi demediğimi şimdi de demesem daha mutlu olacağını söyledi. Tüm hafta boyunca hep onun sayesinde gülümsedim. Gerçekten onunla olan anılarımı çok merak ediyordum.
Kayra ve annem dışında hiç kimse gelmedi. Babam konusunu ise hala konuşmadık.

"Mısra nasılsın" Nihat beyin sesine doğru yöneldiğimde hala gülümsüyordu.

"Daha iyiyim Nihat bey. Ama burda yatmaktan çok sıkıldım. "

"Pekala o zaman sana şahane bir haberim var. Bugün taburcu olabilirsin. Tabii kendine çok dikkat etmek şartıyla. "

İçimin rahatlaması gerekirken huzursuzlandım ama yinede gülümseyerek " çok iyi olur" dedim.
Abim ve annem de çok sevindi. Abim hemen telefonuna sarıldı birileriyle konuşmaya başladı.

"Güzel kızım. Artık her şey daha güzel olucak. Seni hiç yalnız bırakmayacağız. " yanağımı okşarken söylediği sözler korkumu biraz dindirsin diye uğraştım. Ama olmadı. İçimde garip bi tedirginlik vardı.

Saatler sonra araba kocaman bir kapının içinden geçti ve çok şık bir villanın önünde durdu.
"B-burası bizim evimiz mi?" Şaşırmamak elde değildi ki ! Koskocaman sarmaşıkların yetişmeye çaılştığı devasa bir villa. Etrafı bisürü yeşilliklerle bezenmiş. Kaç dönüm arsa olduğunu henüz çözemedim. Burası mükemmel bir yer!!

"Mısra dur yavaş!" Arabadan hızla inerken abimin sesini duyar gibi olmuştum. Ama kimin umrunda ?
Kahkalarla gülüp etrafı inceliyordum. O kadar güzel bir yer ki gerçekten çok şanslıydım. Cennet gibi!

"Yavrum dur ne olur" annem hemen yanımdaydı.
"Anne burası harikaa !"
"Evet canım evet ama.."
"Burada kim bilir neler yaşadım ve yaşayacağım.."
"Canım aslında.."
"Anne burayı çok sevdim. Bak hep şurada oturup kitap okumak istiyorum." Dört beş ağacın yuvarlak oluşturduğu arayı gösterdim. Bir yastık atardım oraya. Şahane! Bir haftadır içimdeki sıkıntıları kenara atıp rahatça kahkaha atıyordum.

Kayra elleriyle yüzümü avuçladı "bitanem evet burada yaşıyoruz." Alnımı öptü ve devam etti " ama burada ki müştemilatta kalıyoruz. Çalışanız yani. Burada doğup büyüdük. "

Kayra'nın sözleriyle hayal kırıklığına uğramakla kalmayıp utanmıştımda. Belki de onları üzmüştüm.
Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken evin girişinden bir ses duyuldu "Kayra siz misiniz ?" Genç ve oldukça yakışıklı olan devasa oğlan bize doğru geliyordu. Hadi ama bir güne bu kadarına kalp yeter mi ?
"Evet. Kusura bakmayın biraz ses yaptık. " dedi Kayra
"İnanamıyorum " bana bakarak söylediği bu sözlerle beni tanıdığını anladım. "Mısra.. Mısra buradasın inanamıyorum. " deyip sıkıca sarıldı bana.
"M-merhaba" dedim zorlanarak.
"Mısra iyisin" benden ayrılıp yukardan aşağı gözleriyle kontrol etti.
"Evet teşekkür ederim " dediğim zaman anlamaya çalışır gibi yüzüme baktı.
"Beni tanımadın mı anlamıyorum?"
Evet can alıcı soruyu sordu.
"Mısra kısa süreli bir hafıza kaybı yaşıyor Utku. " utku olduğunu anladığım adam abime öyle ters baktı ki sanki bunların sorumlusu oymuş gibi.
"H-hayır. Bu nasıl olur. Onca yıldan sonra. İnanamıyorum. "
Başım ağırmaya başlamıştı ve annem farketmişcesine koluma girdi "biz içeri geçsek iyi olur Mısra'nın dinlenmesi gerekiyor" dedi.
Annemle ben yavaşça oradan ayrılırken Kayra ve Utlu konuşmaya devam ediyorlardı. Devasa evin arka tarafına doğru gittiğimizde ufak masmavi tek katlı bir evle karşılaştım. Neden bilmiyorum ama içimi ısıtmıştı bu ev.

Girer girmez annem beni odama yönlendirdi. Sade ama tam bir genç kız havası olan odaya istemsizce gülümsemiştim. Duvarda bisürü fotoğraf vardı. Bir şey hatırlamak istercesine inceledim onları. Hepsinde gülüyordum.
"Ne kadar çok gülmüşüm.." Dışardan düşündüğümün farkında olmadan söylemiştim.
"Evet Mısra'm çok hayat doluydun. Hiç eksik olmazdı gülümsemen yüzünden. "
Annemin sesinde garip bir özlem tınısı vardı.
Bir şey demeden odadaki dolabı açtım. Bana ait olduğunu düşündüğüm kıyafetlere baktım. İki kapılı ufak dolapta gerçekten çok az kıyafet vardı.
" ben komada olduğum için kıyafetlerimi başkalarına mı verdin anne ?"
"Hayır kızım hiçbir şeye dokunmadım" sonra neden sorduğumu anlamışcasına devem etti "sen hep azıyla yetinirdin. Bu kadarının sana yettiğini söylerdin canım. "
Sadece gülümsedim. Resmen beni anlatıryordu ama ben kendime ne kadar yabancıydım..

Bir kaç saat dinledindim. Sonra uyandığımda baş ucumda duran ilaç ve suyu gördüm. Annem bırakmış olmalıydı. Onları içip yatağın ucundaki hırkayı üzerimde geçirdim. Yaz ayında da olsak akşam serinliği beni ürpertmişti.
Odamın kapısını açınca ne tarafa gideceğimi bilemedim. Sanırım en kısa zamanda evi gezmeliydim.
Tam o sırada Kayra elinde poşetlerle kapıdan girdi.
"Kıvırcık uyanmışsın "
Bende onun gibi gülümsedim "evet baya uyudum. "
" o zaman acıkmışsındır. Annem mutfakta bir şeyler hazırlıyordu gel gidelim." Boş olan elini omzuma attı ve birlikte mutfağa doğru ilerledik.

Üçümüz güzel bir yemek yedikten sonra sessizce çatalımla tatlıyı deşiyordum. Daha fazla dayanamayarak sordum " babam nerede artık söyleyin "

"O kadar merak edicek bir babamız yok Mısra"
"Lütfen Kayra başlama yine "
"Neden anne haksız mıyım ?"
"Kayra gerçekten bu yaptığın-"
"Yeter!" İkisinin kavgasını bölen sert sesim karşısında şaşkınca bana baktılar. Bir şey söylemelerine izin vermeden kalktım masadan ve hızla çıktım evden. Sakinleşmeye ihtiyacım vardı.

Gündüz geldiğimiz yolun aksine diğer tarafa doğru yürüdüm. Şort giydiğim için otlar bacağımı rahatsız etsede umursamadım. Yürümek ve bu temiz hava kesinlikle iyi geliyordu. Çimlerden sonra ilerideki ağaçlık yola yürüdüm. Nasıl bir çiftlikse beni büyülüyordu burası.

İlerde gözüme kestirdiğim ağacına altına oturmayı planladım ve o tarafa yürümeye devam ettim. Aniden ayağımın bir şeye takılmasıyla adeta uçarak yere yapıştım.

Ve sonra biri üzerime doğru gelmeye başladı.

Lanet olsun !

Zehirli ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin