Zehirli Ömür

Bölüm 36

Selam canlarım

Yeni bölümle karşınızdayım.

Yorumlarınızı bekliyorum

*

*

Erdinç'in konuşacağını anladıktan sonra hep beraber masaya oturduk. Şimdi erdinç bir mendille bir yandan burnunu tutarken bir yandan da tedirgince bize bakıyordu. Ters bakışımdan artık konuşması gerektiğini anladı.

" bak dostum ne istiyorsun bilmiyorum. Ama berk eskisi gibi değil. Onu neredeyse üç yıldır görmüyorum. Zaten artık bu ülkede yaşamıyor buradan ayrılalı çok oluyor. İki yıldır onu hiç görmedim, sadece bazen telefonla görüştük.  Kendine yeni bir hayat kurdu. artık buralara hiç gelmeyeceğini, oralar da mutlu olduğunu söylüyor. Üstelik evli olduğunu bir çocuğu olduğunu dahi söylemem mümkün. "

Erdinçin sözleri beni rahatlatmak yerine daha da kuşkulandırdı "peki eşinin adını ve çocuğunu hiç gördün mü biliyor musun?" Sorduğum soruyla Kayranında şüphelendiğini beni onaylayan bakışlarıyla fark ettim.

Ya eşi Sinem denen o kızsa ve her şeyi beraber planladılarsa?

Kafamda oluşan birkaç sorunun arasında en çok dikkat çekici olan şüphesiz buydu.

Beni Düşüncelerimden ayıran Erdinç'in konuşmaya başlaması oldu " bunlar neden önemli bilmiyorum ama kızının adı Anabella ve eşinin adı ise İsabella "

söylediği isimler hiçbir şeyi uyandırmadı zihnimde. Bu isimde kimseyi tanımıyorum. Fotoğraflarını görmek ise belki işe yarar diye düşünerek "fotoğrafını görebilir miyim?"diye soruyorum.

Tamamen çaresiz çırpınışlardan başka bir şey değil. Çünkü o Berk'in bu Berk olmadığına neredeyse emin olmak üzereydim. Tutunacak bir dal aramak gibiydi.

" tabii ki dostum sıkıntı yok. Emin ol neden Berk'i sorduğunu bilmiyorum ama hiçbir şey yapmadı. Artık kendi halinde düzgün bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Benden ne istiyorsan yardımcı olmaya hazırım. Senin gibi bir dostu kaybetmeye hiç niyetim yok" sözlerinin ardından ceketinin cebinden telefonunu çıkardı.

Sanıyorum fotoğraflarını bulmaya çalışıyor. O telefonuyla uğraşırken bir pişmanlık hissediyorum. Gereksiz yere yine şiddete başvurmuştum, üstelik yine masum insanlara karşı. Kendimi daha da berbat hissederek buradan ayrılacağıma neredeyse eminim Ve bu beni daha da rahatsız ediyor. çünkü şimdi bir de hiç bilmediğim bir Berk'i aramak zorundayım. Bunun tahmin ettiğim Berk ile alakası olmamasına niyeyse sevinemiyorum. Şimdi hiç bilmediğim bir insanı arayacağım çünkü. işler gittikçe çığrından çıkmaya başladı.

" eşinin resmi yok ama kızının birden fazla fotoğrafı var" diyerek telefonunu uzattı.

Şimdi telefonu alıp almamakta tereddüt ediyorum. Gereksiz yere şiddete başvurmuş üstelik başkasının şahsi fotoğraflarına bakmak istiyordum. Bu yine kötü bir davranış sergilemekten başka bir şey değil. Ama içimde bir yerlerde merak uyandıran o küçük kızın fotoğrafını görme isteğime engel olamadım.

Erdinç'in elinden telefonu aldım ve fotoğrafa baktım.

Fotoğrafta küçük kız gerçekten Üç yaşlarında çok tatlı bir kız çocuğuydu. Ama istemsizce elimin titremesine engel olamadım. Bu kız o kadar fazla ipek'e benziyordu ki...

" aman Allahım" diye usulca fısıldamamak engel olamadım.

Eğer kızım Buğlem yaşasaydı bu kadar benzerdi İpek'e. Bu olabilir miydi? Gerçekten İpek'e olan sevdasından ona benzeyen birini mi buldu ?

" sorun ne?" Kayra'nın sorusuyla ona doğru baktım. artık ne haldeydiysem dikkatini çekmiştim. ona nasıl söyleyecektim ki? Kardeşini öldürdüğünü düşündüğüm kızımın yaşasın ayni böyle olacağını düşünüyorum.

Bir dakika...

Neden bu kadar benzesin ki? Ve neden eşinin fotoğrafını erdinç görmesin ki? Gerçekten bu kadar basit mi? Madem gerçekler bu kadar çıplak neden yurtdışında kaçak hayatı gibi yaşıyor ki? Aslında basit görünen ama büyük bir deyim gün içerisinde meydana gelen bir durum var ortada. Evet kesinlikle. Bu Berk sağlam değil.

Aklımdaki soruları silkeleyip Kayra'ya döndüm ve "bu fotoğraftaki kız eski eşim ipek'e benziyor" diye zorla konuştum adeta.

Ve olayları benden daha hızlı kavrayabilme yeteneğiyle kayra kaşlarını çattı. Evet işte, oda şüphelenmişti...

*

*

Bölüm sonu.

Yeni bölüm için yorum ve vote yapmayı unutmayın.

Sizi seviyorum 🌸