6/ Bay Koku

3.3K 533 328
                                    

*Medya: Phil Collins/İn The Air Tonight

Keyifli okumalar...

Maite'nin gözden kaybolmasıyla salondaki keşmekeşin ortasında kalakalan Cade, kendine oturacak kadar bir alan açmak için berjer koltuğa yönelmişti. Koltuğun üzerine fırlatılmış askılı tişörtü aldı ve koltuğun oturma kısmına serdi. En azından tişört koltuktan daha temiz görünüyordu.

Yalnızca tişörtün üstüne oturarak başka hiçbir yerinin koltuğa temas etmediğinden emin olduğunda derin bir nefes alıp verdi. Tom'un fikrini kabul etmekle yaptığı bir hata varsa eğer, şu an bu evde kalacak olması o hatanın bedeli olmalı, diye düşündü.

Çok geçmeden elinde yastık, çarşaf ve bir örtüyle salona giren Maite, "İşte, bunlar senin." dedi. "Kanepe göründüğünden daha rahattır, birçok gece üzerinde sızıp kaldığımdan tecrübe edilmiştir."

Elindekileri bırakıp Cade' e dönen Maite, " Banyo giriş kapısının sağında, sana iyi geceler. Ya da iyi sabahlar. Kapıda alarm var, kaçmayı denemesen iyi olur . Bir blok bile gidemeden tepene binerim, haberin olsun. " dedikten sonra odasına gitmişti.

Kanepenin ne kadar rahat olduğunu bilmiyordu ama ne kadar pis olduğunu rahatlıkla görebiliyordu Cade. Bu evin hiçbir yerinde uyumasına imkan yoktu. Kalkıp şansını denemeye karar verdi ve mutfak kısmına geçip dolapları karıştırmaya başladı. İşe yarar bir şeyler bulmayı umuyordu ve birkaç dezenfektan ile temizleyici bulmayı başarmıştı. Hatta çekmecenin birinden çıkan bir çift eldiven bulması Cade için ödül gibiydi.

Koltuğun arkasında bulduğu boş bir koliye etrafa saçılmış çöpleri toplamakla başladı işe. Çöplerden sonra sağa sola atılmış giysileri toparlayıp banyoya götürmüş, sehpayı temizlemiş, en son mutfağı bitirmişti.

Gece hükmünü sona erdirip güneş ışıkları salonu jaluzinin izin verdiği ölçüde aydınlatmaya başladığında, Cade yorulduğunu ve acıktığını hissetmişti. Kahvaltı hazırlama isteği ile buzdolabını açtığında karşılaştığı manzaraya şaşırmadı. Birkaç hazır yiyecek, iki şişe bira ve muhtemelen tarihi geçmiş bir kutu süt ve krema. Bir buzdolabı için ne kadar hazin bir durum, diye geçirdi içinden.

Teğmen' in onu kaçmakla itham etmesi iyi bir ilerleme sayılmayacağından , dışarı çıkmak yerine telefonundan yakındaki marketleri araştırdı ve bulduğu bir tanesinin numarasını alarak birkaç parça malzeme sipariş etti. Neyse ki marketten istediklerinin gelmesi çok uzun sürmemişti.

Marketin yolladığı genç eve gelene kadar Cade çoktan alarmı devre dışı bırakmış, telefonda adama belirttiği gibi zile basmaması için kapıyı aralık tutarak beklemişti. Malzemeler ile mutfağa giderken alçak sesle ıslık çalıyordu keyiften, isyan bayrağını çekmiş olan midesi ile kısa süre içinde ateşkes yapabilecekti.

Salondan başlayan tost kokusu Maite' nin odasına doğru yol alırken Maite uyanmış ve banyoya gitmek için kapısını açmıştı. Burnuna dolan koku, koridora attığı ilk adımda onu ele geçirmiş, durmasına neden olmuştu. Kafasını hafifçe uzatıp kokuyu daha çok içine çekerken ayakları bağımsızlığını ilan etmiş, Maite' yi salona götürmeye başlamıştı bile.

Salonda iyice yoğunlaşan muhteşem kokuyla birlikte arkası dönük hâlde mutfakta uğraşan Cade 'i gördü. Ocağın başında tavada çevirip durduğu tostlarla ilgilenen Cade, Fransız tostunun kokusuyla hiç ilgisi olmayan Maite' nin kokusunu almasıyla ıslık çalmayı bırakıp "Günaydın Teğmen." dedi.

Ona hiç bakmaması, yaptığı işe devam etmesi şaşırtmıştı Maite'yi. Ayakları çıplak, yerler halı kaplıydı.

"Kokun," dedi Cade, "seni ele veren şey kokun Teğmen."

Kokun Yalan Söylemez (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin