Medya : Die Verbannten Kinder Eva's - Cease To Breath
Emeğe saygısı olan herkese keyifli okumalar...
*Cade' e baktı başını çevirip, kendisininki gibi koyu kahve bakışlarda gördüğü neydi bilmiyordu Maite, ama tuhaf hissettirdiği bir gerçekti.
"Peki ya sen ?" diye sordu gözlerini Cade' in gözlerinden ayırmadan, "sen kimi koruyordun Cade ?"
*12*
Cade kendi gözlerine odaklanmış olan koyu gözlerdeki merakı o kadar net hissediyordu ki cevap vermeden önce ister istemez birkaç saniye duraksamıştı.
"Herhangi bir düşünce ya da duygu ile hareket etmedim Maite, sadece o an yapmam gereken oymuş gibi geldi. İçgüdüsel bir şeydi yani."
Cevabının ardından bakışlarını yavaşça çeken Maite'nin kokusu hem rahatlama, hem hayal kırıklığı ile doluydu. Yalnızca bir saniyeliğine Maite'nin neden hayal kırıklığı hissettiğini merak eden Cade, ikinci saniyede nedenini öğrenmiş ve kaşlarını çatmaktan alıkoyamamıştı kendini. Tanrı aşkına, dedi içinden, benden beklediği şey gerçek olamaz...
"Anladım, " diye cevabına karşılık veren Maite, "ama yine de, bir daha böyle bir durumda kalacak olursak içgüdülerine sakin olmalarını söyle ve işi bana bırak Cade." diye devam etti.
Biraz uzaklaşmanın iyi olacağını düşünen Cade yerinden kalkmış ve kahvaltı hazırlığına devam etmişti. Masaya yiyecekleri ve çayı getirene kadar ne o ne de Maite tek kelime etmemiş, kahvaltı boyunca da aynı sessizliği korumuşlardı. Kahvaltı etme alışkanlığı olmayan Maite düşünceli bir ifadeyle çayını yudumlarken, karşısında oturmakta olan Cade gayet iştahlı bir biçimde karnını doyurmaktaydı.
"Alışkın değilsin ama bence biraz atıştırsan iyi olur Teğmen, dolu mideyle düşünmek daha iyi sonuç verebilir." dedi Cade. Maite'yi anlamakta zorluk çekiyordu resmen, üstelik aklından geçenleri gayet iyi bilmesine rağmen yaşıyordu bu zorluğu.
Cade düz bir mantığa sahipti, gerçekçi dedikleri türden bir adamdı o. Düzeltebileceği bir şey varsa elinden geleni yapar, yoksa hiç uğraşmazdı. Olmayacak şeylerin peşinden koşan insanları anlayamadığı için, Maite'nin geri dönemeyeceği bir zamanda olup bitmiş olayları düşünüp durması ona göre saçmalıktı.
"Kızarmış ekmek güzel kokuyor." diyen Maite uzanıp bir dilim aldı ve üzerine yağ sürdü. Bu esnada biraz olsun geçmişte kalan McQuinn' den uzaklaşmıştı aklı ve bu durum anlayamadığı bir hafiflemeye neden oldu Cade' in omuzlarında, büyük bir rahatlamaya.
Hızla bu rahatlık hissinden sıyrılmasına Maite' nin konuşmaya başlaması neden olmuştu ve Cade anlamsız bir memnuniyetle dikkatini verdi.
"Tıkanıp kaldık. Hiçbir bağlantılı olay ya da suçlu yok, delil yok, ipucu yok. Tahmin zemininde sallanıp duran birkaç genel özellik dışında sıfır, elimizde kocaman bir sıfır var."
"Ben zaten iflah olmaz bir karamsarım Teğmen, bu söylediklerin beni olduğumdan daha fazla etkilemez. Ama umuttan bahsedip duran senin için bu cümleler dibe fazla yakın değil mi ?"
"Umudumu kaybetmiş değilim, sadece durum tespiti yapıyorum." diyerek burnunu kaldırdı Maite. Bu hareketi çok hoşuna gitmişti Cade' in, hangi durumda olursa olsun, bu kadının kendinden ödün vermeyişi garip bir şekilde çekici geliyordu ona.
"Hım, öyle diyorsan." diyerek gülümseyen Cade, masadan kalkıp bir tepsiyle geri dönerek masayı toplamaya başladı.
Gün içinde pansumanını yenilemek için hastaneye gitmeleri gerekiyordu ama Cade hastaneye gitmek yerine küçük serasıyla ilgilenmek istiyordu. Elbette gitmek istememesinin başka sebepleri de vardı ama bunları Maite'ye söylemeyi düşünmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kokun Yalan Söylemez (KİTAP OLDU)
Misteri / Thriller*Arka Kapak Yazısı* Kokunu alabiliyorum. Ne hissettiğini biliyorum. Rol yapan yüzünün gerisinde, gerçeği söyleyen tenin seni ele veriyor. Dilini eğitebilir, gözlerini ehlileştirebilir, hatta yüzüne hükmedebilirsin. Peki ya kokun ? Onu saklayabilir...