Multimedia: Baran ^-^
Keyifli okumalar :)
Sabah yine alarmın duymak istemediğim sesiyle uyandım. Eskiden ne güzel annemin sesiyle uyanırdım. Bir çocuk gibi davrandığımı biliyordum kimi zaman ama özlemiştim işte. Uyuşuk adımlarla yatağımdan kalktım ve hemen banyoya yöneldim. Sıcak bir duş alıp kendime gelecektim. Banyonun kapısını kapatıp üzerimi çıkarmaya başladığımda odamdan gelen sesleri duydum. Hemen kıyafetlerimi geri giyerek odama girdim. Yağız karşımda durmuş bana bakıyordu.
"Ne yapıyorsun burada?" diye sordum sinirle.
"Hiç. Sadece uyandın mı diye bakacaktım." diye mırıldandı Yağız.
"Çocuk muyum ben? Oradan öyle mi duruyorum?" diye bağırdım. Az önce çocuk gibi hissediyorum demiştim ama bunu onun bilmesine gerek yoktu.
"Hayır Armin, saçmalama lütfen." dedi gözlerini devirerek.
"Biliyor musun? Benimle evlenmek isteyen biri olarak beni fazla çocuk görüyorsun." dedim kollarımı göğsümün altında bağlayarak.
"Ben... Haklısın. Bundan kurtulmaya çalışıyorum ama bu kolay bir şey değil benim için. Bana yardımcı ol." dedi.
"Yardımcı olmak mı? Eğer çocuk gibi görüyorsan neden satın aldık ki beni?" derken elimde olmadan kahkaha attım. Beni çocuk görüyordu ama satın almaktan da vazgeçmiyordu.
"Armin son kez söylüyorum. Ben seni satın almadım! Bunu o, bir türlü anlamayan kafana sok artık." diye bağırırken üzerime doğru yürüdü. İstemsiz bir şekilde geri adım attım.
"Öyle mi? Satın almadın demek. Peki, istemediğim hâlde neden buradayım ben? Ailemle anlaşmadın mı?" Sonlara doğru sesim kısıldı. Ailemle anlaştı. Bu ağır geliyordu her seferinde. Özellikle sesli söylemek... Onlar aile kavramına haksızlıktı. Hiçbir anne ve baba çocuklarından vazgeçmedi ki. Onlar nasıl vazgeçebildi?
"Üzerini giy ve aşağıya gel Armin. Seni okula ben bırakacağım" dedi gözlerimin içine dikkatli bir şekilde bakarken. Hiçbir şey söylememi beklemeden de odadan çıktı. Arkasında kalbi kırık bir beni bıraktığının farkında bile değildi. Zaten farkında olmasını bekleyemezdim ondan. Ailem bile önemsememişken o neden önemseyecekti? Ama asıl merak ettiğim benimle neden evlenmek istediğiydi. Bunu da yakın bir zaman da öğrenecektim.
Üzerimi değiştirmiş bir şekilde merdivenlerden inerken Yağız'ın sesini duydum. Biriyle konuşuyordu ama ondan başka da ses yoktu. Telefonla konuşuyordu sanırım. Duvarın arkasına saklanıp sessizce konuşmasını dinlemeye başladım.
"Bak umurumda bile değil tamam mı? Gerekirse onunla birlikte başka bir şehre ya da ülkeye giderim. Sadece onu güvende tut." diye bağırdı Yağız. Karşısındaki kişi ne söyledi bilmiyordum ama Yağız daha da sinirlendi. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Seninle anlaşırken bunun bir oyun olmadığını söylemiştim. Şimdi mi aklına geldi karının hayatını düşünmek? Sana şu kadarını söylüyorum Mert, bu oyunda kimsenin canı Armin'in canından değerli değil. Ne karının ne senin ne de benim. Duydun mu? Hiç kimsenin!" diye Yağız bağırdıktan sonra bir kırılma sesi duydum. Sanırım telefonunu fırlatmıştı.
Az önce telefondaki kişiye söylediklerini düşünüyordum. Tehlikede miydim yani?
"Günaydın Armin Hanım. Kahvaltıda bir şey içmek ister misiniz?" diye seslendi Rana. Mutfaktan eline tabak almış masaya doğru ilerliyordu. Ben de saklandığım yerden sanki yeni geliyormuş gibi çıktım. Yağız dikkatlice yüzüme bakıyordu. Sanırım konuşmasını duyup duymadığımı merak ediyordu ama ben üç yılımı bu maskeyle geçirmiştim. Anlayamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2
Teen FictionAsla kimseye güvenme sözleriyle büyümüş genç bir kız ve ne olursa olsun pes etmeyen genç bir adam... İliklerine kadar hissettiği tanıdıklık hissiyle kavrulan genç bir çocuk. Aşk ve nefret birbirine karıştırılırsa ne olur ya da masum duygular tutkuyl...