Özel Bölüm-1

46.4K 1K 55
                                    

Multimedia: Temsili çiftlerimiz diyelim ^-^ 

Keyifli okumalar :) 

Hayatının hangi döneminde hem bu kadar mutlu hem de bu kadar kederli hissetmişti hatırlamıyordu Armin. Ağabeyinin mezarının başında, onun toprağını okşarken hem gülüyor hem de ağlıyordu. Birkaç haftadır ziyaretine gelemediği için biraz mahcup hissediyordu kendini. Sanki ağabeyi günler boyunca onu beklemişti gelen giden olmadığında da yalnızlığı kabul etmişti. Sırf bu yüzden kendini suçlu hissetse de aynı zamanda Eymen Soner'in iki erkek kardeşi olduğunu unutuyordu. Armin, kızı ve eviyle ilgilenip hayatın yoğun temposunda genç bir anne olarak yıpransa da Baran ve Yağız canlarından öte tuttukları Eymen'i unutmazlardı. Birbirlerinden habersiz geldikleri zamanlarda bile mezarın başında karşılaştıkları çok olmuştu. Küçük birer çocukken onlara ağabey gibi kol kanat geren, kendi canı acıdığında bile onlar için güçlü görünüp gülümseyen genç adamı unutmaları için dünyanın tersine dönmesi gerekirdi. O, yıllar önce ve daha kardeşine ve sevdiklerine doyamadan aralarından ayrılmıştı belki ama kalplerindeki yerini daha da sağlam bir halde koruyordu. Eymen Soner, daha şimdiden minik yeğeni Asel'in bile rüyalarına giriyordu hiç şüphesiz.

"Asel, Yağız ile birlikte arabada ağabey." Armin gözyaşlarını silerek gülümsedi. "Her zaman ki gibi bana biraz özel zaman tanımak istedi Yağız. Ne kadar düşünceli bir adam olduğunu sen benden daha iyi biliyorsun." Etrafına bakındıktan ve gözlerini tekrar mezar taşında yazan isme diktikten sonra derin bir nefes aldı. Yıllar geçmişti. Alışması gerekmiyor muydu? Alıştığı bir şeyler vardı elbette, inkar edemezdi. Yağız'ın kollarında kriz geçirecek kadar ağlamıyordu mesela artık. Kocasına ve Baran'a her baktığında ağabeyiyle geçiremediği yıllara da sitem etmiyordu artık. Bu hayatta her şeyin bir nedeni olduğunu kabullenmiş ve sonuca ulaşamayacağı sorgulamalarını bırakmıştı.

"Kızıma her gün seni anlatıyorum. Daha çok küçük, büyük ihtimalle hiçbir şey anlamıyordur ama ben yine de bıkmadan usanmadan anlatmaya devam edeceğim. Seni tanısın, görmese de çok sevsin istiyorum çünkü biliyorum ki yanımızda olsaydın çok severdi." Gözyaşları hızlandığında sakinleşmek için birkaç saniye sustu. "Fotoğraflarını gösteriyorum ona. Yağız ve Baran olmasaydı onları bile bulamazdım ya..."

"Armin!" Yağız'ın ona seslendiğini duyunca ayağa kalkarak gülümsedi. Mezarının çevresini elleriyle temizledikten sonra, "Yine geleceğim. Ölene kadar, asla unutmayacağım ve hep geleceğim," diye mırıldandı gözyaşlarının arasından. Buradan her ayrıldığında kalbinin bir köşesini de bırakıyordu sanki. Ağabeyini ellerinden alan adam çok uzun zaman önce hayatlarından çıkmıştı ancak Armin hiçbir zaman rahatlamış hissetmemişti. Onun için önemli olan burada olup olmadığıydı ve ne yazık ki Eymen Soner uzun yıllardır yoktu.

Mezarlıktan çıktıktan sonra arabanın yanında kendisini bekleyen kızına ve kocasına gülümsedi. Asel anında kendini annesinin kollarına attığında tamamlandığını hissetti Armin. Az önce hissettiği keder derinliklerine gömülmüş ve sevgisi her yerini kaplamıştı.

"İyisin değil mi?" Hala ilk gün ki gibi aşkla bakan gözleri, yine Armin'in alışkın olduğu endişe pırıltılarıyla kaplıydı. Gülümseyerek kocasının elini tutup başını salladı.

"Merak etme, iyiyim elbette." Yağız, karısının alnına bir öpücük bıraktıktan sonra kızını çocuk koltuğuna oturup kemerini bağladı.

"Şimdi Gece'ye gidiyoruz, bebeğim," dedikten sonra kızına doğru eğilip sanki önde oturan karısı duymayacakmış gibi fısıltıyla konuşmaya devam etti. "Giderken çikolata mı alalım dondurma mı?"

"Çikolata," diyerek tıpkı babası gibi fısıldamak istese de içindeki heyecanı dizginleyemeyecek kadar küçüktü. Çikolata ve Gece aynı cümle içerisinde geçiyorsa nasıl sakin kalabilirdi ki?

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin