30.bölüm

113K 2K 216
                                    

Keyifli okumalar :) 

Ege'den...

Ben Ege. Hayatımda pişman olacağım çok şey yaptım. Hatta bunların birçoğu bilerekti. Mesela ileride önüme çıkacağını bile bile uyuşturucuya başlamış ve kardeşimin kalbini kıracağımı bile bile sevgilisiyle birlikte olmuştum. Yaptığı hiçbir şey düzgün olmayan ve kimsenin değerini bilemeyen bir serseriydim işte ben. Kendimle ya da hayatımla asla övünmüyordum. Bir kere övüneceğim bir şey yoktu ki. Şu siktiğimin hayatında yolunda giden hiçbir şey yoktu. Şimdi ise tutunacak bir dal vardı yanımda. Bana iyi gelecek, sevebileceğim biri... Kırılgandı aslında. Güçlü ve umursamaz imajının altında narin bir yapısı vardı. Zaman zaman o iri, mavi gözleri dolsa da asla kendini bırakıp ağlamıyordu. İşte en çok bu yüzden hayatını öğrenmek istiyordum. Bana sarılıp ağlasın ve onu üzenlerden beraber hesap soralım istiyordum. Ama sanırım imkânsızdı. Bana bir adım atmasını sağlasam bile, sonra pişman olup iki adım uzaklaşıyordu. Kabuğunu kırmak o kadar zordu ki... Neler yaşadığını ve onu neyin bu kadar mahvettiğini bilmiyordum ama bildiğim ve istediğim tek bir şey vardı. Bana güvenmesini ve kötü bir şey olduğunda kollarımın arasına sığınmasını istiyordum. Yaptığım tüm hataları, çektiğim tüm çileleri onunla unutabilirmişim gibi geliyor. Açılan yaralarıma merhem olurmuş gibi... 

Motorsikleti bir yere çektikten sonra beraber sahilde yürümeye başladık. İkimizde bir şey söylemeden denizin gürültüsünü dinliyorduk. Söze başlaması gereken kişi bendim ama nasıl konuya gireceğimi de bilmiyordum. Kimseye anlatmamıştım ki daha önce. Bilenler benimle birlikte yaşamıştı. Zaten kaç kişi biliyordu ki en fazla? Buğra, Nehir ve ailem. Armin'i de onların arasına almak istiyordum şimdi. 

"Şuraya oturalım mı?" diyerek elimle bankı gösterdim. Boş gözlerle başını sallayarak banka doğru yürümeye başladı. Tedirgindi. Nedenini anlayamıyordum. Yağız'dan korkuyorsa elimden gelen her şeyi yapar, zarar görmemesini sağlardım. Hatta kabul etse onu saklardım bile. Birlikte banka oturduktan sonra derin bir nefes aldım. Artık başlamak gerekiyordu. 

"Ben nerden başlasam bilmiyorum Armin. Sana bunları neden anlatmak istiyorum onu bile bilmiyorum." dedikten sonra soluma doğru dönerek yüzüne baktım. Başını yere doğru eğmiş, sessizce beni dinliyordu. Yüzümde aptal bir gülümsemeye neden olan savunmasız bir melekti. "Böyle üzgün olmandan nefret ediyorum." 

"Ben... Ben üzgün değilim." diye mırıldandı. "Hem buraya senin hakkında konuşmak için geldik, unutma." 

"Tamam tamam unutmadım." diyerek gülümsedim. "Sadece duyduklarından sonra benden nefret etmeni istemiyorum. Bunun sözünü verebilir misin?" 

"Sandığın kadar masum biri değilim Ege." dedi mavi gözlerini denize doğru çevirerek. "Nelerle karşılaştığımı bilmiyorsun. Anlatacağın birkaç kötü şeyden etkilenmem." 

"Kimse sana ne kadar temiz ve mükemmel olduğunu söylemedi mi?" diye sordum ciddiyetle. Düşüncelerimde ufacık bile alay yoktu. Boktan hayatımı tepetaklak çevirip güzelleştirecek biri gibi duruyordu. 

"Her neyse." diyerek elleriyle oynamaya başladı. Gerçek de olsa yalanda olsa iltifatlar onun için anlamsızdı sanırım. 

"Pekâlâ." dedikten sonra nereden başlayacağımı düşündüm. "Sanırım Buğra ve Nehir'den başlasam daha doğru olur. Yani sen bizim o samimi arkadaşlığımızı göremedin tabii ama önceden böyle değildik. Çocukluğumuz beraber geçti bizim. Her yeni şeyi birlikte öğrendik. Hatta Nehir bizden bir yaş küçüktü ona bir de abilik yaptık."

Konuşmama kısa bir ara verirken Armin'e doğru döndüm. Deminki ilgisiz hâlinden eser kalmamıştı. Armin'e anlatacaklarımı düşünürken onları çok özlediğimi fark ettim. Nehir yanımdaydı belki ama artık Buğra ile kavga ettiği zaman bana sığınmıyordu ya da benimle kavga ettiği zaman Buğra'ya... O şımarık kız bizim kavgamız yüzünden büyümüştü. 

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin