10.bölüm/2

112K 2.2K 250
                                    

Keyifli okumalar :) 

Dakikalardır yatakta oturuyor ve elimde sıkı bir şekilde tuttuğum telefondaki mesajı okuyordum. Veda konuşmasına çevirmek istemiyorum demiş mesajında ama veda değil de neydi bu? Bir de utanmadan ev ve hisseler sana kalacak diyordu sanki umurumdaymış gibi. O kâğıt parçalarını yırtmak ve Yağız neredeyse bulup bağıra çağıra eve geri dönmesini söylemek istiyordum. Bu duygusuz ve sanki günlük bir konuşmadaymış gibi olan mesajı beni çıldırtıyordu. İçimin tamamen hüzünle ve umutsuzlukla dolması gerekiyorken bende bir parça da sinir vardı. Onca şey söylemiş ve beni bırakırsa ne hale geleceğimi ona söylemişken nasıl vazgeçerdi? Elimdeki telefonu sinirle yatağın üstüne koyup başımı ellerimin arasına aldım. Bir şeyler yapmalıydım. Belki gittikleri yeri öğrenebilirsem ona da ulaşırdım. Ya da Baran...

Aklıma Baran'ın gelmesiyle hemen ona telefon ettim ama karşılaştığım şey tabi ki Yağız ile aynıydı. Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor...

Yağız hattımı kıracağım demesine rağmen defalarca aramış, mesaj atmıştım bir umut diyerek. Ama ne zaman yalan söylemişti ki işte? Dediği gibi ne mesajlarım iletiliyordu ne çağrılarıma bir cevap vardı. Sıkıntıyla ne yapacağımı düşünürken artık ağlamadığımı fark ettim. Gözyaşlarım tamamen kurumuştu ve canımın yandığını göstermek istemiyor gibiydiler. Yine de yanıyordu işte... Sadece duygusal anlamda da değildi üstelik. O gelene kadar inat edip uyumayacağıma göre gözlerimin acısına alışmalıydım mesela.

Yatakta cenin şeklini almış yatarken gözlerimi de çalmayacağından emin olduğum telefonumdan ayırmıyordum. Odaya geleli ne kadar süre geçmişti acaba? On dakika mı? Belki yirmi dakika ya da saatler... Bilmiyordum.

Tıklatılan kapının sesini duyduğumda hafifçe doğrularak bakışlarımı kapıya çevirdim.

"Kusura bakmayın Armin Hanım rahatsız ettim ama Uğur Bey geldi ve sizi aşağıda bekliyorlar." diyerek gülümsedi yardımcı. Adının ne olduğunu hatırlamıyordum.

"Aaa, tamam. Geliyorum." diyerek başımı salladım. Uğur amca nereden duymuştu burada olduğumu? Belki de Hakan Bey söylemiştir diye düşündüm. Bu paspal görüntümden ve daha saklayamadığımız bir sürü şeyden ters giden bir şeyler olduğunu anlayacaktı hemen. Yine de bunu umursamadan ayağa kalktım. Yağız Bey geldiğinde bana açıklamalarını yaptıktan sonra amcasıyla da konuşurdu. Birden aklıma doluşan fikirlerle sanki gerçekleşmesi kesinmiş gibi gülümsedim. İçimde yeşeren umut tohumlarıyla yavaş yavaş merdivenlerden inmeye başladım. Yaklaştıkça Hakan Bey'in sesini daha net duymaya başlıyordum.

"Hayırsızsın," diye kızdı Hakan Bey. "Yeğeninle bile senden daha çok görüşüyorum."

"Yeğenimi bırak, müstakbel eşiyle bile görüşüyorsun." diyerek kahkaha atan Uğur amcanın sesini duyunca gözlerimi kapatıp, derin bir nefes aldım. "İşte gelinim de burada," diyerek baba şefkatiyle sarıldı. "Nasılsın güzel kızım?"

"İyiyim teşekkür ederim," diyerek gülümsemeye çalıştım. "Siz nasılsınız?"

"Ben de iyiyim ama şu Yağız Bey haytalığı bırakırsa daha iyi olacağım." dedikten sonra eski yerine oturdu. Nehir'e kaçamak bakışlar attığımda hâlâ büyük bir ciddiyet ve şaşkınlıkla bana baktığını gördüm. Hakan Bey ise rahatsız bir şekilde oturuyordu.

"Yağız nereye gitti Armin?" diye sordu Uğur amca birden. "Gözlerinden bile tedirginliğin anlaşılıyor. Dürüst ol ve doğruyu söyle."

"Uğur..." diyerek araya girmeye çalışan Hakan Bey'i susturmak için elini kaldırdı ve bana bakmaya devam etti.

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin