33.bölüm

113K 2K 306
                                    

Baran'dan...

Odanın içini dolduran alarmın sesini duyduğumda küfrederek doğruldum ve hemen telefonu kapattım. Saat daha sekizdi ve erken kalkmaktan nefret ediyordum. Aslında hayatım boyunca erken kalkan bir insan olmuştum ama bu zorunluluktandı. Hâlâ yatağın içinde ayılmaya çalışırken kapının birden açılmasıyla bakışlarımı oraya çevirdim. Yeni uyandığı her hâlinden belli olan Yağız dikilmiş bana bakıyordu. 

"Kalk bana yardım et." dedi sandalyenin üzerindeki tişörtümü bana atarken. Havada yakalayıp tişörtü yatağa geri koydum. Hava ne kadar soğuk olursa olsun yatarken çok fazla giyinemiyordum. Yağız'ın şortlarından birini alıp giymiştim sadece. Birkaç ay öncesine kadar eşyalarımla birlikte tam anlamıyla burada yaşarken Armin geldikten sonra başka bir eve geçmiştim. 

"Ne yardımı?" diye sordum. Ayılmaya çalışıyordum. Yağız'ın da  benden altta kalır yanı yoktu aslında. Akşam Nehir ve Aslı'yı evlerine ben bırakmıştım ve geldikten sonra da Yağız ile oturmuştuk. 

"Yardımcı yok. Kahvaltı hazırlayacağız," dedi derin bir nefes alarak. Önce dalga geçtiğini sanıp sırıtmıştım ama tüm ciddiyetiyle  bana bakmaya devam edince kaşlarımı çattım. 

"Ya oğlum manyak mısın? Defol git ya, kahvaltıymış." diyerek yorganı üzerime doğru çektim. Aslında uyumayacaktım ama Yağız'ın bunu bilmesine gerek yoktu. 

"Ciddiyim Baran. Kalk hadi, yardım et." dedi sert bir sesle.  

  "Dışarıda yeriz oğlum. Derdin ne?" dediğimde Armin'in okula gideceği aklıma geldi. "Armin için değil mi?" 

"Aynen öyle. Evde yemeyince okulda yiyor mu bilmiyorum, aklım kalıyor." dedi sıkıntıyla. Böyle şeyler konuşmak erkekler için zordu tabii. Daha önce sevdiğim biri olmamıştı ama biraz olsun tahmin edebiliyordum. 

"Sana diyecek tek kelime bulamıyorum." dedim hayretle. "Kız haklı, resmen çocukmuş gibi davranıyorsun. Babası değilsin oğlum, kendine gel." 

"Kes sesini! Kalk işte, yardım et." dediğinde içimden sabır dileyerek ayağa kalktım. 

"Armin Hanım nerede? Kız olan o. Niye biz hazırlıyoruz?" 

"İçindeki maço uyandı bakıyorum da Baran." diyerek sırıttı. "Yarım saate falan uyanır o daha. Okulu o kadar erken başlamıyor." 

"Oh ya! Biz kalkıp hanımefendiye kahvaltı hazırlayalım, o uyusun."diyerek kapıya doğru yöneldiğimde Yağız durdurdu. 

"Oğlum giysene şu tişörtü. Tarzan gibi dolaşıyorsun." 

"Hayırdır Yağız'cığım? Armin'i bırakıp benden mi etkilenmeye başladın?" diye sordum gülerek. Ama neden tişörte bu kadar taktığını biliyordum. Tişörtü alıp giyindim. 

"Armin var gerizekalı. Böyle dolaşmana izin vereceğimi mi sanıyorsun?"dedi sinirle. 

"Oğlum sen çığır açtın kıskançlıkta. Benden de mi kıskanıyorsun?"diye sordum. Ama onu anlayabiliyordum. Sanırım bu kadar çok sevdiğim bir kız olsa ben de Yağız'dan bile kıskanırdım. "Saçma saçma konuşma Baran." diyerek kapıdan çıktı. Arkasından ben de banyoya doğru ilerledim. "Acele et. Mutfakta bekliyorum." 

Yağız'a ağzım açık bakarken "Tamam baba" diye mırıldanıp banyoya girdim. Bir insan bir insanı nasıl bu kadar sever aklım almıyordu.Sanırım asla Yağız kadar birini sevemezdim ben. Armin, her ne kadar kardeşim de olsa yine de onda ne bulduğunu anlayamıyordum. Bir kere soğuk bir kızdı. Güzeldi ama biraz gülümse diye bağırabileceğim kadar da donuktu. Küçüklüğümüzden beri en olgunumuz Yağız olsa bile hiçbir zaman Armin kadar da resmi olmamıştı.İşte bu yüzden Armin'de ne bulduğunu anlayamıyordum ama zaten ne bulduğunu görsem, ben de severdim değil mi?Yağız'ı daha fazla bekletip çıldırtmamak için hemen yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Buzdolabından kahvaltılıkları çıkarıyordu. 

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin