20.bölüm/2

109K 2.7K 792
                                    


Keyifli okumalar :)

Sıcacık yatağınızda huzurlu bir şekilde uyurken yüzünüze vuran güneş ışığıyla gözlerini açarsınız. Oysa daha uykunuzu almak için saatleriniz vardır ama rahatsızlık veren o ışık buna izin vermez. Zaman zaman ben de böyle uyanırdım. Uykum kaçmasın diye gözlerimi bile açmadan perdeleri kapatıp, yine aynı huzurlu uykuya kavuşmak için yorganımın altına saklanırdım. Ya da mesela rüyamın en güzel yerindeyken bir yerlerden gelen gürültüyle gözlerimi açar ve yastığımı yüzüme bastırarak tekrar uyuyup, kaldığım yerden o rüyaya devam etmeyi dilerdim. Tabii bu hiçbir zaman olmadı. Şanslı bir insan değildim ve uykularım hep yarım kaldı. Şimdi ise uyanma nedenlerim arasında bunların hiçbiri yoktu. Hafif ve bana huzurlu gelen bir sıcak yüzünden açıyordum gözlerimi. Gülümseyerek gözlerimi aralarken bir yandan da yüzüme çarpan o nefesi hissediyordum. Belime sıkıca dolanmış güçlü kolları hissederken bir de görmeye başlayınca kalbimin hızlanmasına engel olamadım. Yağız'ın yatağında, onun kollarında uyanıyordum. Bu ilk defa değildi tabii, daha önce de onunla uyumuş, onunla uyanmıştım bu ama farklıydı işte. Kendime itiraf edebildiklerimle her şey daha farklıydı.

Onu uyandırmamaya çalışarak, kollarının izin verdiğince sola doğru döndüm ve yakışıklı yüzünü izlemeye başladım. Huzurlu görünüyordu. Kirli sakallarını hafifçe okşadığımda kıpırdanmaya başladı. Ben de hemen elimi çektim. Uyanmasını istemiyordum. Hem o uyurken biraz daha izlemek istiyordum onu hem de Baran'ın anlattığı kadarıyla biliyordum ki saatlerdir uyumamıştı. Benim yüzümden... Aklıma gelenlerle suratım asılsa da kendimi üzmemeye çalıştım çünkü Baran'ın arabada söylediği şeyler hala kulaklarımdaydı. Haklı olarak bana çok sinirlenmişti ama buna rağmen kendimi hazırladığımdan daha az tepkiyle karşılaşmıştım.

"Bana kızgınsın." dedim gözlerimi yoldan ayırmadan. Zaten o da bana bakmıyor çatık kaşlarıyla arabayı kullanıyordu yalnızca.

"Elbette kızgınım." diyerek alayla güldü. "Söylesene o biricik arkadaşın seni nasıl yolladı?"

"Ege... Sadece yardımcı olmaya çalıştı Baran. Gidecek bir yer arayan bendim ve o da davet etti, hepsi bu." dediğimde bana baktı.

"Eve vardığımızda da o piçi savunmaya devam mı edeceksin?" diye sert bir sesle sorduğunda korkuyla yutkundum.

"Savunmamı gerektirecek..."

"O piç için Yağız'ı bırakıp gittin. Yağız sormayacak mı sanıyorsun neden diye?"

"Onun için değildi," dedim hayal kırıklığıyla. "Her şey daha kolay olur sandığım için gittim. Yağız'da mutlu olsun, birbirimize daha fazla acı çektirmeyelim diye düşündüğüm için gittim."

"Peki şimdi neden geri dönüyorsun?" diye sorduğunda bana hala inanmadığını gördüm ama umurumda da değildi. Yağız inansa yeterdi bana, ben ona dönüyordum çünkü.

"Ben... Onsuz yapamayacağımı anladım," diye fısıldayarak başımı eğdiğim de ne söyleyeceğini merak ediyordum. Böyle bir şeyi itiraf etmesi zordu benim için. "Demek istediğim, her şey çok karmaşıktı ve ben bir şeyler hissettiğimi göremeyecek kadar kördüm Baran. Daha doğrusu bunu istemedim de. Sırlar vardı. Beni kendi hayatımdan uzakta tutuyordunuz ve sonra..."

"Tamam," diyerek sözümü kesti Baran. "İlgilendiğim tek şey artık mutlu olmanız. Yağız perişan halde Armin ve eğer onun mutlu olmasını sağlayamayacaksan şimdi söyle."

"Bu da ne demek?" diye sorduğumda ofladı. Yağız artık beni istemiyor muydu acaba? Vaz mı geçmişti benden?

"Yağız mahvoldu Armin. Gittiğinden beri ne yiyor ne uyuyor. Sadece içki içiyor." dedikten sonra derin bir nefes aldı benim aksime. Ben nefesimi tutmuş onu dinliyordum. "Geri dönmen... Beni aradığında gelip beni alır mısın demen beni ne kadar mutlu etti sana anlatamam. Ama eğer her şeyi sil baştan yapacaksan, Yağız'a tekrar acı çektireceksen..."

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin