14.bölüm

117K 2.5K 82
                                    

Yıkılmaz ve her zaman, her şartta yanımda olan oksijenime sarılmış dans etmeye devam ederken bir yandan da hayatımı düşünüyordum. Hayatımın merkezinde olan Yağız'ı, beni istemeyen ailemi, yeni tanışmış olmamıza rağmen en büyük sırrımı öğrenmiş olan Buğra'yı, her zaman hasretini çektiğim kız kardeş yerine koyabilmek istediğim Nehir'i ve onu nasıl gördüğüme karar veremediğim Ege'yi. Belki biraz da eski arkadaşlarımı... 

"Armin artık gidelim." dedi Yağız kulağıma doğru fısıldayarak. Saçlarımla oynayıp uykumu getirdiği için mi yoksa müzik sesi çok fazla olduğu için mi bilmiyordum ama sesi oldukça uzaktan geliyordu kulağıma. 

"Biraz daha." diye mırıldandım ona daha sıkı sarılırken. Müziğin aksine çok saçma bir şekilde dikilmiş öylece sallanıyorduk. Normalde de dans etmeyi beceremeyen bir insan olarak, bu istek nereden geliyordu bilmiyordum. 

"Armin..." 

"Lütfen Yağız." dedim ondan ayrılıp gözlerinin içine bakarak. "Bir kere babam gibi değil de arkadaşım gibi ol." 

"Arkadaşın gibi olup seninle birlikte içip sarhoş mu olayım yani?" diye sesini yükseltti kollarımı tutarak. 

"Bir kez öyle olsa ne olur yani? Otoritenden ne kaybedersin ki?" diye bağırdım ben de kollarımı ondan kurtarmaya çalışırken. "Senin yanında yaşlanmış ruhum daha da yaşlanıyormuş gibi hissediyorum. Daha yirmi dört yaşındasın Yağız! Kırk yaşındaki, çocuk sahibi adamlara benzemene gerek yok. Kaldı ki, bende çocuğun değilim zaten." 

"Seni hiç çocuğum gibi görmedim zaten." diye mırıldandı gözlerime acıyla bakarken. Kollarımı tutan elleri biraz gevşedi. Aramızda mesafeyi kapatıp tam karşıma geçtiğinde yeşile dönük gözlerine bakmaya başladım. Daha önce hiç görmediğim sönüklükte bana bakıyorlardı. Biraz kızarmış ve biraz da sulanmış görünüyordu. Birkaç aydır yanındaydım ve onu ilk defa böyle bitmiş görüyordum. 

"Sanırım son bir kadehe daha ihtiyacım var." dedim geri çekilirken. 

"Hayır Armin. İçmek yok artık." diye seslendi arkamdan. 

"Bu son!" diye bağırdım kararlı bir sesle. Bana engel olmasını istemiyordum. Beynim uyuşukluğunu kaybetmeye başlıyordu ve o eski acılı, berrak hâline gelmeden önce tekrar dondurmam gerekiyordu. "En sert ne varsa ondan ver." dedim barmene. Önüme konulan geniş bardaktaki adını bilmediğim içkiye bakarken, her şeyi unutmaya içtim. Çektiğim ve çekeceğim tüm acıları unutmaya... Bardaktaki içkiyi bir kerede içtikten sonra bardağı sertçe geri bıraktım ve yavaş adımlarla Yağız'ın yanına doğru yürüdüm. Azıcık mesafeyi bile saatlerdir yürüyormuşum gibi hissediyordum. Sanırım saymayı bıraktığım kadehler bana oldukça ağır gelmişti. 

"Gördün mü bak. Son demiştim." dedim Yağız'a. Hıçkırığımı bastıramıyordum. Yanına geldiğimde daha fazla ayakta duramayacağımı düşünerek kendimi onun kollarına doğru bıraktım. 

"Armin? İyi misin?" diye sordu merakla. 

"İyiyim." dedim gülerek. Kendimi bir türlü susturamıyordum. Söylediğim en ciddi şey de bile içimde kahkaha atma isteği uyanıyordu. "Her düştüğümde tutacağını biliyorum." diyerek gözlerimi kapattım. Neler olup bittiğini hissetsem de gözlerimi geri açamıyordum. 

"Düşmeni istemiyorum, küçük cadı." diye mırıldandı Yağız ve havalandığımı hissettim. Bacaklarımdaki ve sırtımdaki güçlü elleri hissettiğimde onun kucağında olduğumu anladım. Gözlerimi açmadan ona biraz daha sokulup, kokusunun tadını çıkarmaya başladım.

***

"Yağız." diye mırıldanarak gözlerimi açtım. Midem de tarif dahi edemeyeceğim bir hareketlenme vardı ve başım çok ağrıyordu.

Güven Bana*Yeniden Yayımda*1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin