Takip ettiğiniz hikayeleri sadece okuyup oy verip geçmeyin lütfen çünkü amatör yazarlar olarak sizlerin düşüncelerine oydan çok daha fazla ihtiyacımız var. Sonuçta buraya hikayelerimizi sizlerle etkileşim sağlayıp yazılarımızı iyi ya da kötü eleştirmeniz için koyuyoruz ki kendimizi geliştirebilelim diğer türlü burası ekitap servisine döner ve yazmak için emek veren kişilere de büyük ayıp olur onlar da yavaş yavaş geri çekilirler. Gerçek kitapseverlere yaptıkları ve yapacakları tüm yorumlar için teşekkür ederim. Keyifli okumalar...
Bu arada BKY diğer 2 hikayemle bağlantılı olduğundan mevzuları anlayabilmeniz adına bir önceki tanıtım tarzındaki bölümü de okumanız gerekiyor yoksa olaylara hakim olmakta zorlanabilirsiniz.
........::::::::__Eylül / İzmir__::::::::........
"Ela!"
"Eylül ne oldu neden ağlıyorsun? Söyle bana neyin var?"
"Acı çeken bir kalbim var Ela"
"Ben... Ben anlayamıyorum"
"Buğra..."
"Tolga ile beraber İstanbul'da olduğumu mu öğrendi yoksa? Bizimle alakalı bir sorun yaşamadınız değil mi?"
"Hayır sizinle alakası yok. Sorun kimsede değil Ela bütün sorun o kas kafalı da!"
"Hey bekle! Sen şu anda neredesin yanında biri var mı?"
"Evdeyim. Mine ile Kenan dün akşam burada kaldı. Şimdi de eşyalarımı arabaya koyuyorlar"
"Eşyalarını mı? Eylül neden eşyalarını toparladın?"
"Buradan gitmem gerek Ela bana kaldıramayacağım kadar ağır şeyler söyledi. Ben burada daha fazla kalamam. Onu görmeyi bırak aynı havayı bile solumak istemiyorum"
"Aman Allah'ım siz bu hale nasıl geldiniz Eylül?"
Bu hale nasıl geldiğimizi düşünerek ağlarken içeriye Kenan girdi. Beni böyle aciz bir durumdaymışım gibi görmekten hiç hoşlanmıyordu. Ben herkese göre onun kadın versiyonuydum ve Kenan Gürsoy'un bu hayattaki hiçbir versiyonunun hata yapma ya da yaptıysa da bu hatanın altında ezilme lüksü yoktu. Üstelik bu yaşadığım olayda ona göre resmen bile bile lades demiş biriydim. Beni Buğra konusunda o kadar uyarmasına rağmen yine de bildiğimi okuyup sonunda tepetaklak olmuştum.
Yine de onun hakkını yiyemem çünkü Kenan aptal gibi içine düştüğüm bu durum karşısında her ne kadar bana kızmış olsa da bir yandan da yanımda olmayı seçerek beni koruyup kollamaya devam etti. Böyle yaparak beni şaşırtmadı dersem yalan olur. İnsanlara karşı her ne kadar sert ve umursamaz gibi gözükse de hayatına giren insanları istesinler veya istemesinler koruma çemberinin içine alan bir adamdı o. Artık o çemberin içindekilere bendeniz de dahildim ve sanırım bundan şikayet etmekten çok mutlu oluyordum. Kenan beni ağlarken görünce hızla yanıma gelip elimdeki telefonu aldıktan sonra Ela ile konuşmaya başladılar. Ben de o sırada gözyaşlarımı silmeye çalışıp onları dinliyordum.
"Ela öğrendiklerimden sonra gerçekten sakin kalmaya çalışıyorum ama bana okeyi verdiğin anda seni birkaç dakika içerisinde dul bırakabilirim! İzin ver şu Buğra'yı İzmir'in girişine asayım hem benim sinirim geçsin hem Eylül'ün intikamı alınsın hem de sen sırtındaki yükü atıp gerçek ailenle mutlu ol. Ah! Kenan Gürsoy'dan yılın en şık hareketi! Bir taşla vurulan üç kuş!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kalbine Yaz (Dizi Tadında)
DragosteGözlerimiz birbirimizin gözlerinde özgürce gezinirken etkileyici bir ses tonuyla "Güzel olan sadece yüzün gülüşün sesin ya da yürüyüşün değilmiş" dedikten sonra ne demek istediğini anlayamamış gibi bakmam üzerine tebessüm edip sözlerine devam etti v...