Bu bölümde BKY haricinde Bir Tutam Aşk'ı da okuyan okurlarıma küçük bir şok yaşatabilirim çünkü oradan bir karakterimiz buradaki bir sahneyle Eylül'ün hayatına dokunmuş olacak. Malum çocukların hikayesi var ve önceden aileleri tanıştırmam lazım. BTA ile ilgili ciddi bir spoiler almak istemeyen varsa o kısmı atlayabilir. O sahneye gelince ve bitince minik bir işaret koyacağım (*) böylece anlayabileceksiniz. Bu arada bölüm 5000 küsur kelime oldu. Eğer okurken daha kısa gelir ya da atlanmış gibi görünen bir sahne fark ederseniz teknik bir arızadır sayfanızı yenileyin ;)
........::::::::__Eylül / İstanbul__::::::::........
Annemle birlikte İzmir'den arabayla yola çıkıp dinlene dinlene İstanbul'a geldik. Ahmet'e geleceğimizi tabii ki de haber vermedim çünkü ben biraz kindar bir kadınım ve güzel sonuçlar elde etsek de gelme dememe rağmen yine de beni uyutarak İzmir'e gelmiş olmasını hâlâ unutamadım. Gün tatlı tatlı öç alma günüdür yani.
Buraya gelişimize de Meral'in yarın doğum yapacak olması sebep oldu. Malum hamilelik sürecimiz de birbirini takip etmişti. Normalde gelemeyecektim hatta Ahmet'in son gelişinde Selim'e teslim etmesi için Barış'a sütte yolladım ama yine de içim rahat etmedi.
Meral'in oğlunu emziremeyeceğini öğrendiği an yanında olup ona destek olmak istiyorum. Şimdi Ahmet ile Selim'i karşısına geçmiş yine o ciddi yüz ifadeleriyle kendisine bir şeyler açıklamaya çalışırken bulursa haddinden fazla tedirgin olur ve o panikle ne dediklerini de anlayamaz. Her zaman iyi ya da kötü kadın kadının dilinden daha iyi anlar zaten.
Tabii böyle diyorum ama o iki harika kardeşin hakkını da teslim etmem gerekiyor. Aylardır stres altındalar ve onlar da sürekli sıkıcı haberler vermekten ve süreçlerin nasıl ilerlemesi gerektiğini planlamaktan helak oldular. Meral'in bebeği doğurmak için diretip hamile olduğu için kemoterapiyi de zar zor kabullenmesi bir yana hamilelik sürecinin de zorlu geçmesi haliyle hem eşi olarak Selim'i hem de doktoru olarak Ahmet'i büyük stres altında bıraktı. Yarın Barış'ı kucaklarına aldıklarında eminim ki üçü de rahat bir nefes alıp ayrı ayrı moral depolayacaklar.
Ahmet'in pozitif ve umut dolu bir adam olduğu hepimizce bilinir ama belli etmese de onun da psikolojik açıdan yorulmaya başladığını hissediyorum. Ne zaman bir sorun olsa tüm gözler hemen bir şey yap dercesine ona dönüyor ve bir şekilde o soruna çare bulması bekleniyor. Yalan söyleyemem bunu bazen elimde olmadan ben de yapıyorum çünkü Yiğit o kadar küçük ben de o kadar acemiyim ki en ufak bir şey de gözüm annemden önce hemen Ahmet yanımızdaysa ona kayıyor.
Paniklemek heyecanlanmak ya da durun bir dakika nefes alıp düşüneyim demek gibi bir lüksü yok sanki. Hem aile bireyi olup hem de doktor olmak gerçekten çok zor olmalı. Her neyse! Demem o ki ikisinin de şu sıralar desteğe çok ihtiyaçları olduğunu düşündüğüm için onlara bir omuz atmaya geldim.
........::::::::____::::::::........
"Eylül evin haline bak! Aylardır kapalı tabii her yer toz içinde kalmış"
Çantaları eve kadar taşımamıza yardım eden site çalışanına teşekkür edip içeriye girdiğimde annemin az bile söylediğini fark etmem hiç de uzun sürmedi. Tozdan eşyaların rengi bile değişmeye başlamış resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kalbine Yaz (Dizi Tadında)
RomansaGözlerimiz birbirimizin gözlerinde özgürce gezinirken etkileyici bir ses tonuyla "Güzel olan sadece yüzün gülüşün sesin ya da yürüyüşün değilmiş" dedikten sonra ne demek istediğini anlayamamış gibi bakmam üzerine tebessüm edip sözlerine devam etti v...