........::::::::__EYLÜL__::::::::........
Yukarıya çıktığımızda beni öncekinden farklı ve daha büyük bir odaya aldılar. İçeriye girdiğimde ilk gördüğüm şey de elbette ki annemin yıllar önce babamla evlenirken giydiği gelinlik oldu. Onu hâlâ ilk günkü gibi görünce şaşırmadım diyemem. Yıllara meydan okumuş resmen.
Yanına yaklaşıp nostaljik bir ruh haline bürünerek elimi dantellerinin üzerinde gezdirirken annemin "Üzerindeki dantellerde yıllar içinde oluşan lekeler ve yırtılmalar vardı. Açıkçası ben gelinliği o haliyle giyebileceğine dair olan umudumu tamamen yitirmiş vaziyetteydim ve Ahmet'in üzüldüğünü gördükçe de ona üzülmemesini çünkü senin bunu anlayacağını söyleyip durmuştum. Ama Ahmet inatla bu gelinliği Eylül'e giydirmem lazım dedi ve ne yaptı etti aynı danteli buldurup gelinliği eski haline getirtti" dediğini duydum. Ne tatlı adam ya... Bak yine yumuşattı beni görüyor musun? Onca işinin arasında ayrı ayrı ne çok detayla uğraşmış inanılır gibi değil.
"Ahmet ve gelinlik kumaşları hiçbir yönden bağdaşmıyor. Benden kat be kat yaşlı olan bir kumaşı kime ulaşıp nereden bulabilmiş ki?"
"Tolga Mine vasıtasıyla durumdan haberdar olunca Ahmet'e Hande Kızılkaya adlı bir tasarımcıdan bahsetmiş. Anladığım kadarıyla Kızılkayaların da moda dünyasında hatırı sayılır bir yeri varmış yani Gürsoylar ne ise onlar da markaları sebebiyle bir o kadar gözde bir aileymiş. Tolga kızın telefon numarasını Ahmet'e vermiş konuşmuşlar. Bir hafta bile geçmemişti ki kumaşı vintage çalışan yurt dışındaki bir modacıdan temin ettiğini söyledi ve biz de gelinliği ona gönderdik. Sipariş edilen kumaşlar eline ulaştığı gibi de gelinliği tadilata alıp bize geri gönderdi. Çok da zarif bir kıza benziyor çünkü gelinliğin yanına saç aksesuarını ve çiçeğini de ekleyip size mutluluklar dilediğini belirten bir not iliştirmiş"
Hande Kızılkaya... Ben bu kızın adını duymuştum. Mine bana ilk tanıştığımız zamanlar Ela ve Tolga'nın evveliyatından bahsetmişti ve o sırada kısa bir dönem Tolga ile Hande'nin nişanlı kaldıklarını Ela'nın da bunu flaş haber olarak verilen bir magazin programından öğrendiğini anlatmıştı. O dönem işler epey karışıkmış çünkü Tolga babasının geçmişte ortaya attığı bir yalan sebebiyle Ela ile aralarında kan bağı olduğunu zannedip Ela'dan uzaklaşmış ve Ela hayatına onsuz devam edebilsin diye de uzun zamandır ailelerinin birbirlerine uygun gördükleri Hande Kızılkaya ile nişanlanmış. Kız Tolga'yı uzun zamandır sevdiği için onun da günden güne kendisini seveceğini düşünmüş yani bu nişanı takarken arada bir aşk olmadığını biliyormuş zaten eskiden beri de arkadaşlarmış. Ama bu kızın hâlâ iyi anılmasının ve görüşülmesinin bir sebebi var çünkü Hande benim oğlanın lanet babası gibi odun olmadığı için Tolga'nın önünde asla bir engel oluşturmamış ve yeri geldiği anda çok asil bir şekilde ona mutluluklar dileyerek hayatından çıkmış. Böyle insan gibi insanlarda var bu hayatta işte.
"Şaka gibi! Ben bir gün evleneceğim ve giyeceğim gelinlikte Hande Kızılkaya'nın ellerinden geçecek he! Hayat gerçekten çok garip"
"Sen onu tanıyor musun?"
"Yüz yüze tanışmadık ama ismen tanıyorum"
"Kenan ile konuşurken bana yakın bir zamanda onun da evlendiğini ve şu an bebek beklediğini söylemişti. Hamile halde bizim için uğraşıp durmuş sağ olsun"
"Onun da mutluluklar peşini bırakmasın diyelim o zaman"
"Eylül hadi kızım lafa daldık zaman geçiyor. Sen üzerindeki gelinliği çıkar da bir an önce giyin. Ahmet çoktan hazırlanmıştır birazdan seni almaya gelir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kalbine Yaz (Dizi Tadında)
RomanceGözlerimiz birbirimizin gözlerinde özgürce gezinirken etkileyici bir ses tonuyla "Güzel olan sadece yüzün gülüşün sesin ya da yürüyüşün değilmiş" dedikten sonra ne demek istediğini anlayamamış gibi bakmam üzerine tebessüm edip sözlerine devam etti v...