........::::::::__Ahmet / İstanbul__::::::::........
Hastanede her zamankinden daha yoğun olmama rağmen bu son iki haftam bitmek tükenmek bilmedi. Sanki cuma gününe yaklaşırken bir anda yapraklar geri sayıyor ve beni pazartesi gününe geri döndürüyordu. Aynı şey küçükken de olurdu. Okulun son günü olsa da dedemle babaannemin yanına gidebilsem dedikçe o cuma bir türlü gelmek bilmezdi ama geldiğinde de tatil günlerim bir çırpıda bitiverirdi.
Yine aynı şey oldu ve ben hafta sonlarına daha doğrusu Eylül'e bir an önce ulaşmaya çabalarken sanki bana garezleri varmış gibi günler saatler hatta dakikalar bile aheste aheste aktı gitti ve benim gibi pozitif bir adamı zıvanadan çıkma aşamasına kadar getirdi. Bu durumdan nefret ettim ve muhtemelen aklıma geldikçe huysuz ihtiyarlar gibi söylenmeye devam edeceğim.
Saniyeleri bile gözetecek duruma gelmiş olmamın sebebi Eylül'ün artık doğum için sayılı günlerinin kalmasından kaynaklanıyor. O her ne kadar ben iyiyim sorun yok beni kafana takma annem dahil herkes yanımda dese de şu son bir ay benim için çok zor geçti. Telefonumun her çalınışında içimde alışık olmadığım bir telaş başlıyor. Sanki Kenan ya da Mine arayacak ve Eylül'ün sancısı tuttuğu için onu hastaneye götürdüklerini söyleyeceklermiş gibi geliyor.
Bu haberi İstanbul'da olduğumda alırsam İzmir'e nasıl varırım gerçekten hiç bilmiyorum. Açıkçası bunu öğrenmek de istemiyorum ama içimde o haberi bugün alabilirim hissi epey yüksek seyrediyor. Bu hisse sahip olmamın bir nedeni var elbet. Kenan'ın Eylül ile ilgili bana aktardığı izlenimlerden dolayı biraz huzursuzum. Umarım ben İzmir'e gidene kadar ufaklık bir sürpriz yapıp benden önce gelmez.
Böyle bir zamanda Eylül'ün yanında bulunup ona manen destek olmak bir yana herhangi bir şeye ihtiyacı olduğunda bir telefon kadar uzağında olduğumu bilmesini de istiyorum ama maalesef bu istekler sadece istek olmakla kalıyor çünkü yaptığım meslek "Ben gidiyorum ve bir ay ortalarda yokum" dememe imkan tanımıyor.
En kötüsü de yanına son gidişimin günübirlik bir ziyaretten öteye geçememiş olmasıydı çünkü o günlerde takiplerini aksatmamam gereken yatış yapmış hastalarım vardı. Bu aralar ameliyat sezonu açılmış gibi birinden çıkıp diğerine girdim. Aslında ilk başlarda kendimi işime verirsem kafam dağılır günler de çabuk geçer dedim ama başta da söylediğim gibi hiç de öyle olmadı. Ne yalan söyleyeyim benim de keyfim kaçtı.
Aslında keyfimi kaçıran bir şey daha oldu. Eylül bir süredir bana İzmir'e gelmemem konusunda ciddi bir baskı uyguluyor. Hatta sözler verdirmeye ve bu konuda yeminler ettirmeye çalışıyor. Önceleri benim de hastanedeki yoğunluk sebebiyle kafam çok doluydu ve bu çabasını yanına gelmemi istemiyor yoksa benden uzaklaşmaya mı başlıyor diye algılayıp biraz bozuldum ama sonra Mine ile konuşunca Eylül'ü de anlamaya çalıştım. İşin aslı başkaymış meğerse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kalbine Yaz (Dizi Tadında)
RomanceGözlerimiz birbirimizin gözlerinde özgürce gezinirken etkileyici bir ses tonuyla "Güzel olan sadece yüzün gülüşün sesin ya da yürüyüşün değilmiş" dedikten sonra ne demek istediğini anlayamamış gibi bakmam üzerine tebessüm edip sözlerine devam etti v...