........::::::::__Ahmet__::::::::........
Ne yaptı o! Öptü mü beni? Kendi özgür iradesiyle geldi öptü değil mi? Şahitsiniz yani çünkü şu an benden hayır yok bu konuda tamamen size güvenmek zorundayım. Yoksa yapmadı mı? Gerçi Eylül bu yapmış gibi hissettirip yapmamış da olabilir. Ya da yapmamış gibi hissettirip yapmış da olabilir. Bu kadın beni her zaman korkutmuştur zaten.
Belki de yine onu öptüğüm onun da beni tokatladığı hayallerden birini görmüşümdür. Ama henüz yüzümle buluşan okkalı bir şaplak hissetmedim. Acaba çok hızlı vurdu da ondan mı hissetmedim? Yine yapmış olup yapmamış da olabilir ya da yapmamış olup yapmış gibi de hissettirebilire geri döndük. Bir dakika bir dakika! Zaten o beni öpmedi mi bir de üstüne niye tokatlasın ki? Burada öpülen benim yani demek oluyor ki tokat atması gereken de benim.
Attım mı yoksa?
Of! Kim kimi öptü anlamadım ki!
Kahretsin beynim yandı!
Bu kadın sonunda sağ kalan tek yerimi de yakmayı başardı!
Henüz beni öpmüş olmasının gerçekliğine kendimi inandıramamışken bir de bunun üstüne "Bu arada!" deyip aniden bana doğru dönerek "Olur... Ben varım" deyince bir an kendimi "Tamam şimdi bir kez daha geç üstümden de öldüğümden iyice emin olalım!" diyecekken buldum. Ya da dedim mi acaba? Sanırım bana bir elektroşok cihazı lazım başka türlü toparlayamayacağım gibi görünüyor.
Eylül'e afalladığımı gizleyemeyerek "Ne olur?" diye sorduğumda telepatik yoldan sözümü dinletmiş olacağım ki üzerimden bir kez daha geçip "Bunu neden dediğimi bulmak için tam bir saat vaktin var doktor! Bir saati bir dakika geçsin söylediğim şey hükümsüz kalır haberin olsun" dedi ve beni o halde bırakarak salondan çıktı. Benim de onun gidişini izlerken yavaş yavaş beyin ölümüm gerçekleşti. Terzi kendi söküğünü dikemez derler ben de kendimi kurtaramadım ama iyi adamdım bence kıymetimi bilemeyenler utansın.
Eylül'ün ardından bakakaldım çünkü ne demeye çalıştığını zerre kadar anlamadım. İçten içe "Ahmet kendine gel! Kalan son elli dokuz dakikanda Eylül'ün neyi kastettiğini anlamak zorundasın" derken de bana seslenen kardeşimi yani Selim'i duydum. Ne dediğine odaklanamadığımdan mütevellit kardeşime boş boş bakıp "Kapattık" demekten başka bir şey de yapamadım. Sonrası malum...
"Ahmet gel otur şuraya! Kaan amcana bir bardak su getir oğlum!"
........::::::::__Eylül__::::::::........
Ahmet'e kısa devre yaptırıp çıktıktan sonra bir taksiyle hemen evimin önüne geldim. Annem de kapıda kaldım diyordu ama ne kapı önünde ne de bahçedeki çardaklardan herhangi birinde değildi. Buna akıl sır erdiremeyip apartmana girerek tam dairemin önüne gelmiştim ki Sinan'ın seslenmesiyle başımı kaldırıp merdivenlere baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kalbine Yaz (Dizi Tadında)
RomanceGözlerimiz birbirimizin gözlerinde özgürce gezinirken etkileyici bir ses tonuyla "Güzel olan sadece yüzün gülüşün sesin ya da yürüyüşün değilmiş" dedikten sonra ne demek istediğini anlayamamış gibi bakmam üzerine tebessüm edip sözlerine devam etti v...