Tek bölümle konuyu toparlayayım diğer bölüme sarkmasın diye 9000 kelimelik upuzun bir bölümle geldim :) Eğer sahnelerde kopukluk ya da bölümde kısalık görürseniz büyük ihtimalle uzunluktan kaynaklı teknik bir sorun olmuştur sayfayı bir iki kez yenileyin. Keyifli okumalar dilerim. Oy verip geçmeyin tek cümlelik dahi olsa bana düşüncelerinizi iletin lütfen. Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım ;)
........::::::::__EYLÜL__::::::::........
Şakacı seni... Ama ben bunun acısını senden fazlasıyla çıkarırım Atahan! Malum artık sadece Eylül Acar değil Eylül Acar Atahan'ım yani geçiş yaptığımız hatırı sayılır level sonrası çok daha tehlikeli oldum. Sen şurada kaç saatlik karını afili numaralarla yükselt yükselt alev aldır buraları sonra da bekar zamanlarındaki gibi ortada sap gibi bırakarak artist artist telefonunun şarjını kontrol etmeye git! Peki ben bunu unutur muyum? Düşünüyorum bekleyin... Asla unutmam!
Ahmet'in kulağını çınlata çınlata üzerimdeki gelinliği çıkarıp kıyafetlerimi giydim ama aynaya baktığımda üzerimdeki siyah büstiyere bulaşan lekeler biraz canımı sıktı. Bir önceki straplez gelinliği giyerken tenimin kusursuz görünebilmesi için makyözler vücut fondötenini basmıştı tabii. Ben de gözüme iliştikçe bizimkilerin kıyafetlerine bu lekeler nereden geliyor diyordum meğerse simler gibi onlarda benden geliyormuş.
Elimi boynuma ve kollarıma sürdüğümde fondötenin bulaşmaya devam ettiğini anlamam da uzun sürmedi. İçten içe "Size ayrılan sürenin sonuna geldik" derken kendimi kapının önünde buldum. Ahmet ise onu izlediğimi fark etmeden ceketini sandalyeye asıp kol düğmelerini çıkarmaya başladı.
Kısacık bir an onun bu doğal halini izleyip sonra da nerede olduğumu merak etmesin diye "Ben duşa giriyorum" diye seslendim. Saf gibi "Tamam rahatına bak" demesini beklerken diğer kol düğmesine yönelip bana bakmamayı sürdürerek "Bu bir davet girişimi mi yoksa sıradan bir bilgilendirme mi?" diye sorunca cevap veremeden ona bakıp kaldım. Sen var ya... Görünen o ki biz seninle çok eğleneceğiz Atahan!
Bunun davet değil sadece bilgilendirme amaçlı haber vermek olduğunu söyleyecekken aniden vazgeçerek sinsice bakan bakışlarımı Ahmet'e kilitledim. İntikam "sıcak" yenen bir yemektir sözüne hoş bir örnek vererek doktor beye de caz müzik dinletelim mi? Bir iki dakikayı büyük bir keyifle bunun için feda edebilirim. Evet kesinlikle dinletelim çünkü dakikalar önce bana yaptığı şey içime öyle bir oturdu ki aynısını o da yaşasın istiyorum.
"Bu bir davet girişimi mi yoksa sıradan bir bilgilendirme mi?" sorusunu düşünüp o hoş gülüşüne odaklanarak "Nasıl algılarsan..." dediğimde bu davetkar ses tonum doğru mu duydum der gibi bakan bakışlarını kendime çekmemi sağladı. Gözlerim üzerinde olarak yanına gittikten sonra bileğini kaldırdım ve sökmekte zorlandığını hissettiğim kol düğmesini takıldığı iplikten kurtarıp yerinden çıkardım. O da tek kelime etmeden beni izliyordu. Onunla değil düğmeyle ilgileniyormuşum gibi görünsem de bunu fark etmem zor olmadı. Dikkatim tamamen onda yani.
Kol düğmelerini sandalyede asılı halde duran ceketinin iç cebine koyup yeniden Ahmet'e döndükten sonra ona bir adım daha yaklaştım ve iki parmağımı göğsüne dayayıp yukarıya doğru adım attırır gibi ilerleterek "Düğmelerle sorunun var gibi görünüyor. Eş yardımı talep etmek ister misin?" diye sorup yakasını tuttum. Yalnız yumuşak bir başlangıç yapayım dedim ama bu öldürücü bir darbe oldu galiba. Doktor ses ver korkutma beni!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Kalbine Yaz (Dizi Tadında)
Storie d'amoreGözlerimiz birbirimizin gözlerinde özgürce gezinirken etkileyici bir ses tonuyla "Güzel olan sadece yüzün gülüşün sesin ya da yürüyüşün değilmiş" dedikten sonra ne demek istediğini anlayamamış gibi bakmam üzerine tebessüm edip sözlerine devam etti v...