ALIŞVERİŞ..

443 43 8
                                    

.Medya; Ural ile İris❤
.
.

Ural önde ben ise arkasında yürüyordum bir saatir. Hangi elbiseye baktıysak uygun bulmamıştı. Bu kadar büyütecek ne vardı anlamıyordum ya! Altı üstü iş yemeği. Sıradan düz bir elbise giysem de olurdu görücüye gelmiyorlardı sonuçta.

"Şuraya da bakalım." Diyerek mağazayı gösterdi Ural. Birşey demeden adımlarımı hızlandırarak yanına yetiştim. Uzun bacakları sayesinde hızlı yürüyordu ve ona yetişmem çok zordu. Bir iki defa yavaş gitmesini söylediğimde 'sen hızlan' Demişti ve yavaşlamamıştı.

Beraber mağazaya girip elbiselere bakmaya başladık. Burda ki elbiseler fazla...fazla bana göre değildi işte. Hepsi en az 30 yaş üstü gibiydi. Ayrıca çoğu renk siyahtı. Cenazeye gitmiyordum ki ben neden siyah giyeyim? Ural mağazanın diğer tarafına giderken onu takip etmek yerine girişte bulunan daha renkli elbiselere doğru ilerledim. En azından siyah değillerdi.

Toz pembe bir elbiseyi elime alıp baktım. Sırt dekoltesi vardı biraz. Önünde işemeleri ile çok Şirin duruyordu. Çok kısa değildi sanirim. Belinde ki ince kemerden sonrası hafif balon şeklinde geliyordu elbisenin.

"Çocuk musun İris? Bırak onu. Şunu dene." Diyerek elime siyah bir elbise tutuşturdu. Mini bir elbiseydi önünde işemeler vardı. Güzel bir şeye benziyordu. Elinden elbiseyi alıp kabinlere doğru yürümeye başladım.

Kabine girip arkamdan kapıyı kilitledim. Ne olur ne olmaz totoyu sağlama almak gerekir. Hele ki dışarda Ural gibi bir öküz varken! Üzerindekileri hızlıca çıkartıp elbiseyi üzerine geçirdim. Pembe elbiseye göre daha az dekoltesi vardı sırtında fakat boyu kısa gibiydi. Dizimin biraz üstüne geliyordu. İş yemeği için uygun olur muydu ki?
Saçlarımı geriye atıp küçük kabinden çıktım. Ural ortalıkta gözükmüyordu. Biraz daha ilerleyip etrafa bakındım. Sol tarafta birkaç elbiseye bakıyordu. Küçük adımlarla yanına doğru ilerledim.

"Ural." Diye seslendim. Elinde ki elbiseyi bırakıp bana döndü. Beni baştan aşağıya süzdükten sonra kaşlarını çatıp

"Bu ne lan yemeğe gidiyorsun pavyona değil!" Diye kızdı. Ellerimi belime koyarak kaşlarımı kaldırdım.

"Pardon da elbiseyi sen seçtin!" Ellerini saçlarından geçirip kolumu sıkıca kavradı. Beni kabinlere doğru sürüklerken bir elimle bir tarafım açılmasın diye uğraşıyordum. Kabinlerin önüne gelir gelmez kıyafetlerimin olduğu kabine doğru ittirdi beni.

"Değiştir şu elbiseyi. Boyuna bak!" Kabinden bir adım öne çıkarak karşısına dikildim.

"Ben bunu beğendim. Giymek istiyorum." Dedim. Aslında kısa olması beni biraz rahatsız etmişti ama bana bu şekilde karışması sinirlerimi bozuyordu. Tüm gün ne denediysem beyenmemişti ve ben artık çok yorulmuştum. Benim için anlamı olmayan bir yemekti bi kadar özenmeme bile gerek yoktu ki!

"Hayır İris çıkar şunu!" Diyerek üzerime doğru geldi. Ellerimi belime yerleştirip gözlerine baktım.

"Bana bak delirtme beni! Sabahtan beri o olmaz, bu olmaz yeter be! Bunu istiyorum ve giyeceğim." Diyerek kabine girdim ve kabinin kapısını yüzüme doğru kapattım.

Elbiseyi üzerinden hızlıca çıkartıp kendi kıyafetlerimi giydim. Elbiseyi elime alıp kabinden çıktım. Daha doğrusu çıkamadım. Ural hala bıraktığım halde olduğu icin ona çarpmıştım. Hızlıca üzerime doğru gelerek beni kabinin icine geri soktu. Ardımızdan kapıyı ayağı ile kapattı. Bir elini hemen yanıma yerleştiriken biraz daha yaklaşmıştı. Yüzünü görebilmek için kafamı yavaşça yukarı kaldırdım. Çok çok fazla yakındık! Kalbim yerinden fırlayacak gibi hızla arıyordu. Yanaklarımın pembeleştiğine adım gibi emindim. Ensemden akan soğuk ter tişortümün içinde gezintiye çıkarken gözlerimi kapattım.

Kızıl CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin