Kimseye çaktırmadan mesaja cevap verdim. "Sen bizi mi izliyorsun?" dedim. Çok endişeliydim. Demek Murat bunca zaman okuduğum okuldaymış. "Ne o küçük hanım endişelendin mi?" Sinir şey başka ne olacak. "Şaka yapıyorsun değil mi? Bizi izlemiyorsun?"
"Neden olmasın." Diye yazmış. "Ne kadar yüzsüzsün. Sana dün akşam mesaj atmamanı söyledim. Sende onayladın." Dedim. Poyraz "Kiminle mesajlaşıyorsun?" diye sordu. Ah, sıra Poyrazda. Endişeyle "hiç, hiç kimseyle."dedim.
Yüzsüzlüğün, bu kadarına da pes. Ders zili çaldığında sınıfa gittik. Benim aklım hala Murattaydı. Nasıl olurda bahçede kimle olduğumu bilebilirdi ki. Ders hocası çoktan derse girip derse başlamıştı. O kadar dalmıştım ki hocanın sesini bile duymamıştım. "Masal, kalk şu soruyu çöz." Şaka yapıyorsun hocam. Gözlerimi hocanın yüzünden çekip tahtaya çevirince bildiğim bir soru olduğunu gördüm. "Hayhay hocam." Deyip tahtaya kalktım. Tahtadaki soru çözünce hoca dahi herkes hayranlıkla bana bakıyordu. Bunlara Poyrazda dahil.
Ders bitmişti. Son ders kalmıştı ama derse gireceğimi hiç sanmıyordum. Hem de Edebiyat dersi. Çok sıkıcı. Koridorda Poyrazı görünce "Poyraz." Diye seslendim. Poyraz durup benim yanına gelmemi bekledi. "Poyraz son dersi ekip dışarıda bir şeyler yapalım mı?" Poyraz ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu. Şaşırmıştı. Benden böyle bir teklif beklemiyordu. Tam ağzını açıp cevap verecekken "İstemesen gitmeyiz." Dedim. Poyraz "Yok gidebiliriz." Zaten Poyrazdan böyle bir cevap bekliyordum. Acaba Murattın söylediği gibi Poyraza umut mu veriyordum?
Sınıfa gidip çantamı topladım. Asena "Kızım şimdi siz Poyrazla okulumu ekiyorsunuz?" çok şaşırmış canım ya. Neden biz okulu ekemez miyiz? Bize yasak mı? "Evet, canım." Dedim.
Poyrazla beraber okuldan çıkıp yürümeye başladık. Yağmur kesilmişti ama her an yine yağabilirdi. O yüzden bir yere gidip oturmaya karar verdik. Cafe'nin yakınına geldiğimizde Yağmur bastırdı. Adımlarımızı hızlandırıp cafeye girdik.
Oturmadan önce üzerimizdeki fazlalıkları çıkarmamız lazım. Sonunda Poyrazla baş başa kalmıştık. Artık ikinci adımı uygulayabilirim. Kusura bakma Poyrazcık ama bunu yapmak zorundayım.
Üzerimizdekileri çıkardıktan sonra sımsıcak cafe de oturduk. Harika bir dekoru vardı. İnsanın gözlerimi kamaşıyordu. Kırmızı renkteki rahat sandalyeler. Etrafı aydınlatması için tavana asılmış görkemli avizeler. Masaların üzerine bırakılmış şekilli peçeteler. Masanın görünüşünü daha ilgi çekiyordu.
Gözlerimi cafeden alarak Poyraza çevirdim. Bana bakıp gülümsüyordu. Murattın dediği gibi bana aşık mı olmuştu? İnşallah olmamıştır ama olmuşsa da benim işime gelir. Daha kolay popüler olma adımlarına başlarım. Yaşasın ben, yaşasın kötülük...
Romantik anı garson beyefendisi bozdu. Poyrazı daha çok etkileyecektim ki "Ne alırsınız?" diye masamıza damladı. Daha bakmadığım menüyü elime alarak "Sütlü kahve." Dedim. Gözler Poyraza çevrildiği zaman "Bana da aynısından." Dedi.
"Poyraz." Dedim gülümseyerek. Kafasını önünden kaldıran Poyraz "Efendim." Dedi. Beklenmedik bir soru sorma vakti. Yani özel hayattı. "Sevgilin kızmasın mı benimle burada oturuyorsun diye?" tam isabet. Birinin sevgilisi var mı? Yok mu? Öğrenmek istiyorsanız sizde bu yolu denemelisiniz. Poyraz kaşlarını çatarak "Sevgilim yok." Dedi. İşte bu. Şimdi, ikinci atakta. Hazır ve saldırı. "Neden ama yakışıklı çocuksun boyun posunda yerinde." Kötü çocuk gülüşü yapmak istiyorum ama nasıl olduğunu bilmiyorum. Poyraz gülmeden yapamadı. "Kim baksın benim gibi birine." Dedi. Ah, Poyraz merak etme ya ben seninle çıkacağım.
"Neden öyle söylüyorsun. Bence çevrene bakmalısın etrafında seni seven birileri vardır." Ah, çok kötüyüm ya. Buraya geldiğimden beri psikolojik dengem yerle bir olmuş durumda. Bundan da en çok etkilenen iyi tarafım oldu. Sanki zedelenmiş. Zedelendiği için de kötü olmayı seçmişti.
"Olabilir, beklide en yakınımda olan birileridir." Dedi. Akıllı Poyrazcık. Anladı ona asıldığımı. Çalan telefonumla elimi çantama atarak telefonu çıkardım. Arayan annemdi. Telefonu açarak "Efendim." Dedim.
Güzel annecim ya Beni merak mı etmiş? "Neredesin kızım." Dedi. "Arkadaşla cafede oturuyoruz." Neden aramıştı ki beni kolay, kolay aramazdı? "Peki, kızım çıkınca direk eve gel." Dedi. Onu onaylayıp telefonu kapadım. İşte bana bahane Poyrazın numarasını alabilirdim.
Poyraza dönerek "Ya Poyraz benim gitmem gerek. Kusura bakma." Dedim. Poyrazda endişelenmiş gibiydi. "Bir şey mi oldu?" Olmadı ama az sonra olacak. "Yok önemli değil. Sonra yine görüşürüz." Deyip ayaklandım. Telefonu Poyraza uzatarak "Numaranı buraya yaz ben seni sonra ararım." Poyrazda mutlu olmuştu. Telefonu elimden alarak tuşlarla numarasını yazıp bana uzattı. "Ben seni ararım. Görüşürüz." Deyip hemen cafeden çıktım.
Yağmur yağmaya devam ediyordu. Hızlı adımlarla yola koyuldum. Evimiz cafeye pek uzak olmadığı için yağmurun altında rahatlayarak ve ıslanarak yürümek istedim.
Eve gelmiştim. Odama gidip üzerimdeki ıslık kıyafetleri çıkardım. Acaba Poyraza mesaj atmalı mıyım? Çok kararsız kalmıştım ama eminim ki şuan telefonun başında beni bekliyordur. 'Telefonun başında çaresiz bekliyorum, bekliyorum ama çalmayacak biliyorum.' Misali. Telefonu elime alıp Poyraza "Selam Poyraz, ben Masal." Dedim.
Yemek saati gelmişti. Telefonu odaya bırakıp mutfağa geçtim. Yemekten sonra hızla odama gidip Poyrazdan gelen mesajı açtım. "Selam, evde bir şeyler mi oldu apar topar çıkıp gittin? Senin için endişelendim." Ay, kıyamam ben sana sen benim için endişelendin mi? "Önemli bir şey değildi. Sadece annem kendini hasta hissetti de ondan beni çağırmış." Yalancılıkta üstüme yok. Ne ara bu kadar iyi yalan söylemeyi öğrenmiştim ki. Eskiden olsa asla yalan söylemezdim. Çok değiştim çok.
"iyi, kötü bir şey yokmuş." Ya canım kıyamam sana benim için bu kadar endişelenme bence kendin için endişelenmelisin. "yok, ben şimdi uyuyacağım yarın okulda görüşürüz." Dedim.
Telefonu masanın üzerine bırakarak başımı yastığa koydum. Aman, tanrım çok yorulmuştum. Birden aklıma Murat geldi. Nereden, geldiyse artık. Neden bu akşam bana mesaj atmamıştı ki? Bensiz yapabiliyormuş. Helal olsun.
Sabah gözlerimi açtığımda ilk olarak saate baktım. Aman, Allah'ım geç kalmıştım. Hemen üzerimi giyip kahvaltı yapmadan evden çıktım.
Tam zamanında okula gelmiştim. Hocayla beraber içeri geçerek hemen yerime oturdum. Asena "Dün nereye gittiniz?" diye sordu. Meraklı Melahat gibisin kızım ya. Daha sorusuna cevap veremeden kapı çaldı. İçeri müdür bey girdi. Arkasından birinin daha girdiğini fark ettim. Ama Müdür beye bakıyordum. Ne diyeceğini çok merak ediyordum. Konuşmayacağını anlayınca gözlerimi diğer adama çevirdim. Aman tanrım bu oydu. Nasıl olabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya || Tamamlandı ||
Mystery / ThrillerVazgeçmiştim artık. Hayallerimden, hayatımdan, umudumdan vazgeçmiştim. Dağılmıştım bir günde. Sevdiğim adam. hayatımı verdiğim adam gitmişti. Dayanılmaz bir hal almıştım. Herkes benim için endişelenmeye başlamıştı. Kendime zarar vereceğimi düşünüyor...