Ne diyeceğini bilmiyordu sanki. Neden bu kadar zorlanmıştı ki? Yoksa gerçekten beni seviyor muydu? Tek kaşımı çatarak cevap beklediğimi belirttim. Ne kadar uzun sürdü bunun cevap vermesi.
"Masal biliyorum kızacaksın. Ama gerçekleri söyle vakti geldi. Aslında senin sorunun cevabını biliyorum. Ben başka bir şey düşünüyordum. Söylemeli miyim? Diye. Ama vakti değil. O yüzden senin soruna gelelim. Özür dilerim Masal seni sadece arkadaş olarak seviyorum." Bana söylemek isteyip de söyleyemediği şey neydi? Beni arkadaş olarak mı seviyordu? Ama neden durmadan beni korumaya çalışıyordu? Muhakkak bunun söylemediği şeyle alakası var. Ama ne?
Kolumu elinden kurtararak arkamı dönüp devam ettim. Bu konuşmadan sonra onu sorgulayacak değildim.
Eve geldiğimde kendimi hemen odama attım. Üzerimdekileri çıkarıp yatağa uzandım. Düşünmeye başladım. Murat'ın söylemek istediği ama söyleyemediği konu neydi?
Kafamdaki her şeyi silerek telefonu elime aldım. Uzun zamandır whatsapp'a girmiyordum. İnterneti açarak whatsapp'a girdim. O da ne? 'Masalın Dostları' adlı bir gruba üye olmuşum. Grubu açarak 'Asim' diye kaydettiğim Asena'nın mesajını gördüm. 'Hayır tatlım ben kimseye aşık olmam.' Diye yazmıştı. Tabi kesin aşık olmazsın. Asena dışında üç numara daha vardı. Biri Burak'ın numarasıydı ama diğer iki numarayı bilmiyordum. Hemen klavyeyi açarak "Ne oluyor burada?" dedim. Sanki bunlarda benim yazmamı bekliyor gibi "Gruba takılıyoruz ben Burak, Burcu ve Sinan. Ve artık sende varsın." Grup üyelerine bakarak hangisi Sinan'ın hangisi Burcu'nun olduğunu anladım. Sinan'ın profiline baktığımda karşıma kışın çekilmiş bir fotoğraf çıktı. Kar yağdığı için kapşonu kafasına geçirmişti. Ama çok tatlı çıkmıştı. Hemen geri gelerek biraz gruba takılmak istedim. Şimdiki konu ise 'Sinan kimi seviyor.' Size ne ya insanların özel hayatından siz önce kendi hayatınıza bakın.
"Ya size ne Sinan'ın özel hayatından zaten söylemek istese söyler." Ah her zaman bir avukat tarafım vardır. Şimdiki müvekkilim ise Sinan. Acaba Sinan'ın soyadı ne? Merakıma yenik düşerek profiline girdim. Belki isim yazmıştır diye.
Sinan'ın whatsapp profiline girdiğimde isim ve soy isim olarak karşıma 'Sinan Yaman' çıktı. Ama Poyrazında soyadı 'Yaman'dı. Kısa bir şok sonrası Poyrazla bir akrabalıklarının olup olmadığını düşünmeye başladım. Hemen özelden Asenaya "Sinan ve Poyrazın soyadı aynı aralarında akrabalık falan mı var?" kısa süre sonra Asenadan mesaj gelmişti. "Sinan, Poyrazın kuzeni yani amcasının oğlu."
Ben şok, ben iptal, ben vefat...
Nasıl ya sima olarak hiç birbirine benzemeyen bu iki çocuk nasıl olurda kuzen olurlar?
Artık sohbetlerinden sıkılarak interneti kapattım. Saate baktığımda bayağı geçmiş. Ve ben daha yemek bile yemedim. Odadan çıkarak mutfağa gittim. Canım annem ya benim için masaya bir şeyler hazırlamış.
Yemeğimi yedikten sonra salona geçtim. Annem ve babam yine her zamanki saçma programı izliyordular. Kendimi bildim bileli bu programı sevmemiştim. Bunca insan buna nasıl gülebiliyordu?
Sıkıldığımı belli ederek yanlarından kalkarak odama gittim. Kendimi yatağa attığımda çok yorulduğumu anlayabiliyordum. O yüzden yatağın içine girerek gözlerimi kapadım.
Gözlerimi açtığımda sınıftaydım. Ne ara sınıfa gelmiştim. Dur bir dakika. Ama burası lisedeki sınıfımız. Etrafıma baktığımda kimsenin olmadığını anladım. Hemen oturduğum yerden kalkarak koridora çıktım. Çok sessizdi. Burayı bu kadar sessiz görmemiştim. Biraz daha ilerleyerek bahçe kapısından gelen loş ışığı gördüm. Etraf o kadar loş bir ışıkla kaplıydı ki başka zaman olsa korkudan ölürdüm. Bahçe kapısından dışarı çıktığımda giriş kapısında birinin belirdiğini gördüm. Durup dikkatlice baktığımda karşıdakinin Poyraz olduğunu gördüm. Ama nasıl olur. Poyraz ölmüştü. Hatta gözlerimin önünde toprak attılar üzerine. Heyecanımı belli ederek merdivenlerden aşağı indim. Hızlıca ona doğru yürüdüm. Ama ben ne kadar yürüdüysem o da o kadar uzaklaşmıştı. Giriş kapısına geldiğimde Poyraz arkasını dönüp gidiyordu. Göz yaşlarıma hakim olmayıp ağladım. Arkasından "Poyraz" diye bağırdım. Beni duymuş olmalı ki durup arkasını döndü. Hüzünde hüzün dolu bir ifade vardı. Onu böyle görmeye alışmamıştım. Gelen silah sesiyle irkildim. Birkaç saniye sonra Poyraz gözlerimin önünde yere yığılmıştı. Artık ağzımdan çıkan hıçkırıklara bile hakim olamıyordum. Kafamı kaldırdığımda arkada Murattı gördüm. Yine o yapmıştı. Yine Poyrazı benden almıştı. Ona nefretle bakarken birden soluğu benim yanımda almıştı. Ne kadar hızlı buraya gelmişti. Elindeki silahı kafama dayayıp sırıtmaya başladı. Ne yapacaktı beni mi öldürecekti? Hani benim üzülmeme dayanamıyordu? Hepsi yalandı. Onun kendisi bile bir yalan.
Gelen silah sesiyle korkuyla yatağımdan doğrulmuştum. Bu Murat neden durmadan kabuslarıma giriyordu. Artık sıkılmıştım.
Saate baktığımda saat daha gece üçtü. Alnımdaki teri silerek kafamı tekrar yastığa koydum.
Sabah uyandığımda gece gördüğüm rüyanın etkisinden çıkamamıştım. Murat bizden -Ben ve Poyrazdan- ne istiyordu. Benim üzülmeme bile dayanamayan insan rüyamda beni öldürmüştü.
Pislik herif...
Yataktan doğrularak terlikleri ayağıma geçirdim. Esneyerek ayaklanıp odadan çıktım. Hala uykum vardı ama uyumak istemiyordum. Bugün Cumartesi günüydü ve akşama kadar evde yatacaktım. O yüzden hiçbir sorun yoktu.
Banyoya girip aynadaki yansımama baktım. Resmen çökmüşüm. Eskiden cıvıl cıvıl olan kız şimdi yaşlı ninelere benzemiş. Banyodaki işlerimi hal edip odama geri döndüm saate baktığımda saat on olmuştu. Bıkkın bir şekilde mutfağa geçtiğimde bizimkiler kahvaltı yapıyordular. "Günaydın." Deyip masadaki yerimi aldım. Kafamı yemekten kaldırdığımda babam bana bakıyordu. Ne oldu dercesini kaşlarımı çattım. Sinirlendiğimi anladığında bana bakmayı kesip yemeğine devam etti.
Kahvaltıdan sonra odama gidip telefonumu elime aldım. İnterneti açtığımda whatsapptan 392 bildirim gelmişti. Bunlar ne konuşuyordular böyle. Gruptaki Sinandan gelen son mesajı okudum. "Gençler yarın yılbaşı ve birlikte dışarı çıkacağız. Masal itiraz istemiyorum sende geleceksin. Seni almaya geliriz." İtiraz edeceğimi nereden biliyordu? Haklıydı itiraz edecektim. Bir bahane bulup akşam evden çıkmayacaktım. Gün boyunca evde yatma planımı bozmuşlardı.
Akşam olmuştu. Telefonuma bir mesaj gelmişti. "Hazırlan yoldayız seni almaya geliyoruz." Diye yazmış Sinan. Mutfakta yemek yapan annemin yanına giderek "Anne bizim çocuklar mesaj attılar birazdan burada olacaklar. Onlarla dışarı çıkabilir miyim?" dedim masumca. Annem bana dönerek hafif gülümsedi kafasını onaylar anlamda salladı.
Odama girdiğimde hemen dolabımı açtım. Bu gece çok güzel olmalıyım. Ellerimi elbiselerin üzerinde gezdirmeye başladım. Hangisini seçeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Birden gözüme kestirdiğim kırmızı göğüs dekolteli elbisemi çıkardım. Üzerimde tutarak aynanın karşısına geçtim. Biraz kendi etrafımda döndükten sonra buna giymeye karar verdim. Hemen kırmızı elbiseyi üzerime geçirerek makyaj masasının karşısına geçtim. Saçlarımı hafif dalgalandırarak geriye attım. Yaptığım sıkı makyajla hazır olduğumu anladım. Dolaptan çıkardığım tutmalık çantama da telefonumu ve cüzdanımı sokarak odadan çıktım.
Ama mecbur geri döndüm. Ayakkabıları giymeyi unuttum. Uzun topuklu kırmızı ayakkabımı ayağıma geçirerek odadan çıktım.
Mutfağa girip anneme baktım. Annemin beni fark etmesi uzun sürmemişti. Tek kaşını çatarak "Harika olmuşsun kızım." Deyip gülümsedi. Bende memnun olurcasına eteğimi tutup hafif dizimi kırdım. Tam o an zil çaldı.
"Anne ben çıktım. Görüşürüz." Deyip kapıyı açtım. Sinanı görünce hafif gülümseyerek selam verircesine sarıldım. "Diğerleri nerede?" diye bir soru yönelttim. Hafif gülümseyerek "Onlar bara geçti. Bizde beraber oraya geçeceğiz." Başımı onaylarcasına salladım. Kapıyı kapatarak beraber bara gittik.
"Çok güzel olmuşsun." Dedi hiç beklenmedik bir anda. Hafif gülümseyerek "Te... teşekkür ederim." Nereden çıkmıştı. Dün akşamdandır aklımı kemiren soruyu sormalı mıyım? Evet. Kararımı vermiştim. "Dün akşam whatsapp profilini baktım da soyadın Yaman'dı. Poyrazla bir akrabalığın var mı?" kafasını yoldan ayırmadan cevap verdi. "Evet Poyraz benim kuzenim." Asena doğru söylüyormuş. Önce inanmak istemedim ama şimdi inanıyorum. "Peki seni cenazede göremedim. Neden gelmedin ki?" Sana ne kızım belki araları iyi değildi. Ama arası iyi olmazsa bile kuzeni sonuçta bir cenazesine gelir. "Evet, ben yurt dışındaydım. Ve bana haber vermediler. O yüzden zaten bunun için herkese kızgınım." Neden haber vermemiştiler ki? Sorduğum sorunun cevabını aldıktan sonra yol boyunca sessiz kaldık. Arabanın yavaşladığını fark ettiğimde yaklaştığımızı anladım. Araba tam durduğunda Sinan arabadan inerek benim kapımı da açtı. Hafif gülümseyerek arabadan indim. Sinan kapıyı kapattıktan sonra yanıma geldi. Yavaş adımlarla bara doğru ilerliyorduk.
Dışarıyı loş bir ışıkla aydınlatmıştılar. Kapıda iki korumanın beklediğini fark etmek çok zor değildi. Çünkü ikisi de benim iki katım.
Koridora girdiğimizde dışarıdan pek bir farkı yoktu aynı loş ışık burayı da aydınlatıyordu. İçeri girdiğimizde daha iyi bir aydınlatıcı vardı içeride. Yüksek müzik sesinden kendi sesimi bile duyamıyordum. Yavaş yavaş ilerlerken bir şeye çarpıp yere düştüm. Ayağı kalkıp bana çarpan kişiye baktığımda o buradaydı. Yine o.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya || Tamamlandı ||
Misterio / SuspensoVazgeçmiştim artık. Hayallerimden, hayatımdan, umudumdan vazgeçmiştim. Dağılmıştım bir günde. Sevdiğim adam. hayatımı verdiğim adam gitmişti. Dayanılmaz bir hal almıştım. Herkes benim için endişelenmeye başlamıştı. Kendime zarar vereceğimi düşünüyor...